08 Ocak 2018

Hedef Diyanet mi?

Diyanet İşleri Bakanlığı'nı hakkında, “sübyancılığa destek vermek” iftirasıyla, yoğun bir algı operasyonu sürdürülüyor.

Bazı il ve ilçelerde de müftülüklerin önünde eylemler yapılmış. Bazıları müftülükler yerine çarşı camilerine gelerek eylemden mahrum kalmışlar. Daha önce müftülükle hiçbir işleri olmayan birçoğu da cep telefonlarındaki yol tarifi ile bulmuşlar adresi. Neyse öyle bir yaygara koparıyorlar ki; işi bilmeseniz zannedersiniz, diyanet 9 yaşındaki kızları toplamış toplu nikâh töreni yapmış.

Kuran-ı Kerim'de, Hadis-i Şeriflerde, Ömer Nasuhi Bilmen gibi muteber fıkıh âlimlerinin kitaplarında iman, ibadet, hacc, ticaret, evlilik, çocuk eğitimi, kadın–erkek sahabelerin faziletleri, zekât, ölüm, yolculuk gibi hayata ve topluma dair pek çok konu varken hiçbirini merak etmezler. Ancak özellikle ve kasıtlı olarak cımbızlanmış, anlam operasyonuna uğratılmış birçok şartı ve detayı olan nikâh meselesinin, sadece ergenlikle ilgili kısmi bir hükmünü, ağza alınmayacak çirkin niyetlerle birleştirip iki farklı olayı sanki aynı şeymiş gibi bir algı oluşturabilmek için, bir kaşık suda fırtınalar koparma gayretine düşerler. Yaman hırsız ev sahibini bastırır hesabı, aslında diyanet üzerinden tribünlere oynamak, kalplere fitne tohumları serperek İslamiyet'e saldırmaktır bu.

Allah muhafaza bir insan bu adamlara göre İslamiyet'i tanımaya kalksa:

Vikinglerin Arap versiyonu, kadınlara ve çocuklara her türlü kötülüğü kendine hak kabul eden zorba erkeklerin dini diye düşünecektir.

Bu adamlar Müslümanların İstanbul'da, Bağdat'ta, İspanya'da, Balkanlarda, Kafkasya'da, Hint yarımadasında, İslam medeniyetinin ulaşabildiği her yerde yaptıkları bu kadar cami, çeşme, han, hamam, köprü, kervansaray, vakıf, kütüphane, rasathane gibi büyük eser ve hizmetleri, barış ve huzur dolu asırlar süren İslam idarelerini görmezler.

Şuanda bile dünyanın dört bir yanındaki mazlumun imdadına, önce İslami vakıfların ve ağırlıklı olarak Türkiye'nin koştuğunu da anlamazlar, asla kabul etmezler.

* İnternetteki porno sitelerin yasaklanmasına karşı çıkanlar,

* Kürtaj denilen, anne karnındaki bebeğin öldürülme vahşetinin yasaklanmasına, bir canın katledilmesini umursamadan “benim bedenime karışamazsın” diyerek, rahat rahat zina edebilmek adına itiraz edenler,

* Pizzagate gibi skandallara, Vatikan'ı çalkalayan, Avrupa'da, Amerika'da sanat, spor, eğitim camiasını altüst eden sübyancılık olaylarına kulak tıkayanlar,

* Birkaç senedir türeyen yetenek, ses, dans yarışması gibi televizyon yapımlarında ilkokul çağındaki kız evlatlarımızın, yarı çıplak kıyafetlerle yaptıkları müzikli dansları, medenilik olarak değerlendirip, yetenek diye coşkuyla alkışlayanlar,

* Avrupa, özellikle Almanya'da ve çok övülen İskandinav ülkelerinde, on binlerce çocuğun kaybolduğu, çalındığı resmi makamlarca doğrulandığında bile hiç sesini çıkarmayanlar.

* Karma eğitim ve okullarda batının çarpık ahlak yapısını aşılayan popüler kültürün hâkimiyetine yol veren politikalar yüzünden meydana gelen binler cinsel taciz olayından, sadece siyasete çekebilecekleri veya İslami çağrışımda bulunabilecekleri 3-5 tane olayla ilgilenip, diğerlerinde üç maymunu oynayanlar,

* Modern hayat tarzı diyerek kapitalist iş dünyasında ve bütün sektörlerde kadınları da emek piyasasına sunarak, sadece cinsel değil, fiziksel ve psikolojik baskılara maruz kalmasına çanak tutanlar,

Şimdi sütten çıkmış ahlak bekçisi oldular.

Ve İslam evlilik dışı ilişkilere zina diyerek, her türlü taciz ve tecavüzü yasaklamışken,

Zinaya yaklaşmayın diyerek, teşhirciliği, sarkıntılığı, üstü örtülü ince göndermeler yapmayı bile men etmişken,

Kadınlar üzerinde her türlü baskıyı kaldıran, evin geçimi ve çocukların iaşesi gibi büyük sorumluluklarla birlikte ev işleri, anne babaya bakma gibi konularda dahi onları mecbur tutmayan; mehir hakkı, ilim öğrenme hakkı, eş seçme, miras hakkı gibi pek çok hak ve fıtratına göre özel kolaylıklar, muafiyetler, ince hükümler getirmişken,

Kız çocuklarından utanılarak toprağa gömüldüğü bir toplumda, kızı Hz. Fatma'yı omuzlarına alıp neşe içinde Mekke sokaklarında gezdiren,

Kadınların hiçbir söz hakkı olmadığı bir toplumda   “Rızaları olmadan kızlarınızı evlendirmeyin!” diye buyurarak birçok zulme son veren bir Peygamber'in ümmetiyken,

Yine de, dün dar giyilen kot pantolonları eleştiren bir hoca efendi, bugünde diyanet üzerinden, yarında bulacakları başka bir malzeme ile İslamiyet'i sapkın bir din olarak gösterebilmek için kudurmuş bir iştahla çalışıyorlar/çalışacaklar.

Bunun yerine keşke “Kendileri ile huzur bulasınız diye size kendi (cinsi)nizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve rahmetinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum suresi 21) ayetini tefekkür edip ibret alabilselerdi. Ancak ayetteki son cümlede de belirtildiği gibi bunun için düşünen bir topluluk olmak gerekiyor.