21 Haziran 2018

Her şeyim var fakat hiçbir şeyden zevk almiyorum diyen birine!

Her zaman olduğu gibi yine aynı mekanda birkaç dostla bir araya gelmiş ve çayı çayhaneyi sohbetin bahanesi kılarak şahane bir muhabbet etmiştik. Muhabbetimize şahit olan mekân müdavimlerinden bir beyefendi yanımıza gelerek:
- Hocam sizi bir sorum olacak, bana birkaç dakikanızı ayırır mısınız? deyince ona;
- Hay hay.. Ne demek… Buyrun, dedim.
Kahramanımız ara sıra aynı mekanda bir arada bulunuşumuzdan aldığı cesaretle bana şu soruyu sordu:
- Hocam benim hayatta her şeyim var ama hiçbir şeyden zevk almıyorum.
Doğrusu böyle bir soruyla ilk defa karşılaşmıştım. Olsun, hayat sürprizlerle dolu değil miydi?

Mezkur şahsın ilginç, ilginç olduğu kadar da mühim sorusuna vermeye çalıştığım cevaptan bazı bölümleri köşemiz marifetiyle ilgililerin istifadelerinize arz edeyim, dedim. 

İnsanın hayatta sahip olduğu dünyevi şeyler oranında hayatından aldığı haz ve zevkin azalması problemi modern zamanda tavan yapsa da bu problem insanlık tarihi kadar eskidir. Maalesef insanların çoğu huzuru, mutluluğu, neşeyi, zevki, hazzı ve lezzeti bir çok şeye hatta her şeye sahip olmakta arıyor.

Yukarıda saydığımız şeyleri her şeye sahip olmakta arayanlar, onları bu vakte kadar bulamadılar, bundan sonra da asla bulamayacaklar.

Bizim irfanımızda huzurun, mutluluğun, neşenin, hazzın, zevkin, lezzetin kaynağı her şeye sahip olma ihtirasında değil bilakis hiçbir şeyi sahiplenmeme ve hiçbir şeyin maliki olmadığını idrak etme erdemindedir.

Mevlana'ca söyleyecek olursak “Ey hayatında haz, zevk ve lezzet arayan kişi bilmez misin ki mü'mine rahat yoktur. Dünya hayatı bir çilehanedir. Öyleyse sen elindeki hazzı, zevki, lezzeti dünya pazarında satıver de onların yerine biraz aşk, çile, yokluk alasında hak katında rahmet bulasın.”

Elimizde bulunan nimetlere zahmetsizce sahip olmak maalesef bizi o nimetler hakkında çoğu zaman derin bir gaflete düşürüyor sahip olduğu nimetlerin kadir ve kıymetlerinden gafil olanlar o nimetlerin kazandıracağı zevk ve lezzetten mahrum olanların ta kendisidir. Şayet insanın canından aziz bildiği bir davası, gayesi ve ideali yoksa sahip olduğu hiçbir şey onu huzurlu ve mutlu etmeyecektir.

Ben hiçbir şeyden zevk ve lezzet almıyorum hiçbir şey beni mutlu etmiyor, diyen bir insan içindeki aynaya bakmamış ve maalesef kendisini tanıyamamıştır.

Hayatta kendisini keşfedip bilenlerin sahip oldukları hiçbir şeyde zevk ve lezzet bulmamalarının imkanı yoktur.

Kendisine verilen nimetleri Rahman'ın birer emaneti olarak bilmeyenler, sahip oldukları şeylerin şerrinden asla emin olmayacaklarıdır.

Ezanı duymayan ve o kutlu çağrıya uymayan, başını aşkla secdeye koymayan kalbi Allah'ın zikriyle tatmin olup doymayan bir insan dünyanın tamamına bile sahip olsa hayatından zevk ve lezzet alalabilir mi?

Çalışmadan kazanan, düşünmeden konuşan, yürümeden varan, hasret çekmeden kavuşan bir kimse nerede ve nasıl mutlu olur?

Yoksula varmayan fakire vermeyen, yetimi görmeyen, mazlumu sevindirmeyen, acıyı dindirmeyen birisinin hayatına zevk ve lezzet niye uğrasın ki…

Sahip olacağı şeylerin şevkinden mahrum olanların sahip oldukları şeylerin zevkine mazhar oldukları görülmüş şey midir?

Sahip olduğu nimetlerle yetinmeyi bilinmeyenlere sahip olacakları hiçbir şey kesinlikle yetmeyecektir.

Her şeyim var fakat huzurum yok diyen insan, aslında benim hiçbir şeyim yok demektedir. Son söz ona sahip olan neden mahrumdur, ondan mahrum olan neye sahiptir.