VF kat sol
VF kat sağ

15 Nisan 2016

Hukukukun üstünlüğü ve olağanüstü hal uygulamaları

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinin ertesi Amerikan Başkan'ı Obama, Türkiye'deki basın özgürlüğü hakkındaki derin endişelerini dile getirmiş. Obama'nın açıklamasının üzerine hemen atlayan çevreler tarafından yine Erdoğan'ın yönetiminin hukuku ihlal ettiği, gazetecilerin siyasi saiklerle haksız yere yargılandığı ve "hukukun üstünlüğü" ile ilgili alışıldık, bildik sloganlar atılmaya başlandı. Türkiye'de "sol" buna ilaveten büyük çatışmaların yaşandığı Sur, Cizre, Nusaybin gibi bölgelerde devletin olağanüstü hal durumu uygulamalarına başvurduğunu, hukuki açıdan insan hakları ihlalleri yaptığını, bölge halkını yerinden yurdundan ederek başka bölgelere sürdüğünü, çözüm sürecine biran önce geri dönülmesi gerektiğini söyleyerek bir önceki koroya destek olmaya devam etti. Bu koro "Doğan medyası/CHP/paralel yapı/sol/HDPKK/PYD sözde "baskı altına alınmış" medyada ortak bir şekilde sloganlarını tekrarlarken halk, her gün TV'de Türk bayrağına sarılmış dizi dizi tabutları askerlerin sırtlarında taşıdığını izliyor ve bu şehitlerin cenazelerine içi kan ağlayarak katılıyor.

Olağan üstü hal meselesi modern bir meseledir. Ortaçağ'da böyle bir mesele yoktu. Hukukun ortak iyi için askıya alınmasının gerekebileceği fikri Ortaçağ düşüncesine yabancıydı. Dante, Roma'nın egemenliğini dünyada hukuk yoluyla elde ettiğini kanıtlamaya çalışsa ve ona göre hukuk olmaksızın ortak iyiliği elde etmek mümkün olmasa da Dante böyle söylüyor diye dediği gibi olmuş mudur? Buna cevap vermek tarihçilerin işi. Biz siyasi tarihe baktığımızda şunu görürüz: Ortaçağ'da hükümdar zaten Tanrı yasası hariç yasadan bağışık olduğu kadar egemen, yani hükümdardı. Uyulması gereken asıl yasa hukuk yasaları değil, Tanrı yasasıydı. Doğal hukuk dahi özünde İlahi olandan kaynaklanıyordu.

Olağanüstü hal, Ortaçağ insanlarının değil, modernlerin icadı; modern demokratik hukukun bir sonucu. Ünlü politolog Carl Schmitt tek cümlede güçlü bir şekilde vakayı tarif eder: "egemen olağanüstü hale karar verendir." Batı'nın ileri demokrasilerinde olağan üstü hal defalarca ilan edilmiştir, hatta olağan üstü halin sürekli kılındığı haller - Nazi Almanya'sı gibi- bile vardır. Sayın Obama kendi ülkesinin tarihine şöyle bir baksaydı meseleyi incelemeye Abraham Lincoln'ün köleliği kaldırmak için kurduğu diktayla başlayabilirdi. İç savaş tehlikesi baş gösterince Lincoln postaya bile sansür getirmiş, ihanetle suçlananların ivedilikle hapsedilmesine, üstelik askeri hapishanelerde hapsedilmesine cevaz vermiştir. Obama'nın selefi Başkan'lardan Woodrow Wilson'un onay verdiği ve yürürlüğe soktuğu 1917 tarihli casusluk yasasından isterseniz hiç söz etmeyelim de Obama bozulmasın. Selefleri Roosvelt de Bush da savaşı bahane ederek kongreden üst düzey yetkiler talep etmişler ve bunları almışlardır. Sayın Obama da böyle yetkilere sahip olmaksızın Amerika'nın derinlerine kök salmış müslümanlarla başa çıkamaz, onlarla uğraşamaz. Zaten son basın hakları raporuna göre ABD medyası ona özgürlükler konusunda pek iyi bir not da vermemiş.

Sadece ABD değil, buna benzer durumlara Avrupa'nın süper demokrasilerinde de rastlarız. Mesela İsviçre ne kadar demokratik bir ülkedir ama gelin görün ki 1914'de İsviçre Federal Meclis'i  Federal Konsey'e ülkenin güvenliği için özellikle de yabancılara karşı yurdun bağımsızlığını güvence altına almak için sınırsız yetki vermiştir. Almanya Weimar Anayasası'nın hükümet darbesini yasalaştırdığı ve olağan üstü hal durumunu Nasyonal Sosyalistler'in iktidarı boyunca sürekli kıldığı yerdir. İtalya'da deprem bahanesi de dahil olmak üzere kargaşaları, isyanları ve soygunları bastırmak üzere defalarca olağan üstü hal ilan edilmişken, frankofon solcularımızın pek sevdiği Fransa terörle yüz yüze geldiğinde bugün bile olağan üstü hal ilan edebiliyor. İngiltere kadar demokrasinin beşiği ve yazılı bir anayasası bile olmayan bir ülke yine de martial law, yani askeri yasa adındaki yasasıyla sıkıyönetimi mümkün kılabiliyor. Mülteci meselesi Batı demokrasilerinin temel meselesi haline geldiğinde, Batı ülkelerinin demokratik düzenlerini Nasıl kolayca askıya alacaklarını hepimiz önümüzdeki günlerde göreceğiz, hatta şimdiden, sınırlardaki mültecilerin dramında görüyoruz.

Ey Obama, hem kendi ülkene hem de Avrupa'ya dönüp bir bak ve ülkene bu kadar uzak, başka bir kıtada casuslukla  suçlananları savunmadan önce en iyisi sen tekrar bir düşün!