28 Aralık 2018

Hükumet para yaratabilir mi?

Modern ekonomi hafızasını yitirmiş, kurulu borç yapısı içe çöküş sürecine girmiştir. Bu çöküşün önlenmesi, sistemin işleyiş ve kurgulanışı gereği mümkün değildir. Artık bu iktisadi kuramların bugüne kadar halka refah düzeyini kazandırmadığı gibi, halkı zirve borçlanmaya taşımış ve çöküşe doğru götürmüştür.

Dışarıdan borç transferleri ile kötü gidişatın kapatılmaya çalışılması, gelecek nesillerin geleceklerini şimdiden ipotek altına alıyor. Bizim bu yazımızda ifade edeceklerimiz hükumetimize ana hatları ile bir çok çözüm önerimizden bir yol gösterme niteliğindedir. Uygulanan  politik tercihlerin dışında alternatif bir model kuramına geçiş süreci olarak taşıyacak çalışmanın, ön tanım niteliğindedir.

Hükumetimizin yaptığı iyi güzel şeyler yada yapmadığı şeyler üzerinde durmaktan ziyade, sorun kaynağına sistemsel bakılması gerektiği inancını taşıyoruz. Milyonlarca insanın aç sefil ve evsiz olarak yaşamlarıa devam etmek zorunda kalmalarının nedeni; tercih edilen ekonomik kuramlar olup, bu kuramların panzehiri olacak model kurulmalıdır. Bugün bu modeli kurmak isteyen iradenin önünde hiç bir engel yoktur. Kararlılık gösterildikten sonra; Ortodoks ekonomi kurallarını benimsemeyen ekip çalışması ile model sisteme geçilmelidir.

Bunun en güçlü ayağı da seçilmiş milli iradenin yapmak istediği  tüm milli, yerli ve istihdam oluşturacak  üretim esaslı projelerle  hükumete nasıl para yaratacağı konusudur.

 Şu anda gördüğümüz para yaratma süreci yine bankalara havale edilmiş olup, birinin  alacak ipotekleri, birinin borçları ile yeni para yaratma sürecinde bankaların hizmetine veriliyor. Hükümet banka finans sistemine bağımlı hale getirilmiştir. Milli iradenin tam tecelli edebilmesi için finans sisteminin kontrolünden çıkıp tam bağımsız karar sürecine girmesi gerekir. Bu bağımlılığın kopartılması, faizlerin önce  çok yüksek bir ivmeyle düşürülmesi, sonra terk edilerek kaldırılmasına kadar bir sürece kapı açacaktır.

Seçilmiş milli irade ekonomik programını faizci finans sisteminin kredi verme olanaklarını besler nitelikte sürdürürse, kendi düşmanını kendisi besleyecektir. Faize karşı olmak faizci sistemin önce beslendiği sistematik yolları kapamakla mümkündür. Bu kanalları kapatamıyorsanız, KHK ile ikincil bir alternatif yerel kalkınma bütçesi oluşturulup, yerel  yönetimlerle genel bir planlamayla, üretim fabrikaları o yöredeki halkı kolektif ortaklıklarla üretimin içine almalı. Merkezi planlama ile; yerel uygulama, kolektif halk ortaklığı şeklinde fabrikalar oluşturulmalı.

Şimdi gelelim  dananın kuyruğunun koptuğu yere.

Hükümet ülke çapında bir kalkınma seferberliği için bu parayı nereden bulacak?

Düşünelim diye bir soru soralım; Bankalar nereden buluyor bu parayı?

Merkez Bankasından. Sadece  oradan mı? Bankaların diledikleri gibi para yaratma güçleri var.

Ya merkez Bankası nereden buluyor!?

Neden insanlarımıza proje karşılığında üretim destekli para verilmiyor? İşte bunu engelleyen düzeneğin yasalarına dokunamıyorsanız, KHK ile faizci sisteme gol atabilirsiniz.

Hükümet vergiyi kimden buluyor topluyorsa bu parayı da onlardan bulacak. Ancak yatırımların gerçekleşmesi, istihdamların oluşması için bu parayı yaratma gücünü, üretimi gerçekleştirecek eşit paydaşlar olan; yerel yönetim, müteşebbis ve emekçiler olmak üzere kamu gücü olarak verilecek. Bunun nasıl olması gerektiği teknik bir konu olup geçiyoruz.

 Her fabrika oluşum süreci aynı anda bir parasal değeri de oluşturacak. Her üretim çıktısı aynı eş zamanlı olarak parasal üretimi de sağlayacak. Böylece  üretilmenin önündeki sermaye maliyetini dayatan faizci banka düzeneğine mahkumiyet kaldırılarak; üretim projesi aynı zamanda gerçekleşirken kendini finanse edecek. KHK ile yasal düzenlemesi yapılarak ülkenin her yerinde ithalatı azaltıcı kırıcı güç olarak uygulanarak cari açığın kapatılmasına katkı sağlayacaktır.  Cari açığınızın kapanması üretim gücünüzden ileri geldiği için, borçlanma modelini terk ederek bütçe açığını da kapatacaksınız.

Yani bankaların yarattığı faizli parayı, faizsiz olarak reel ekonomide üretim paydaşları yaratacak.  Hükümet para vermeyecek sadece KHK ile yasal düzenlemeyi sağlayacak. İşi yapacak olanlara, çalışacak olanlara, tüketecek olanlara ‘' üretim içerikli sermaye'' yeni finans modeli olarak verilecek. Bunun için Merkez Bankasının yarattığı paraya gerek yoktur.

 Bu  modelin proje bazlı tatbik edilmesi, yerel yönetimlerin organizesinde kolektif halk ortaklığı şeklinde yapılandırılacak. Böylece Üretimin banka bağımlılığı kırılmış olacak. Bankadan bağımsız hale getirilmiş bir  üretim geometrik şekilde  katma değer  üreterek ülkenin ekonomik  ihtiyaç ve kalkınma programına uygun biçimde modellenecektir.

Selam ve dua ile...

Yunus EKŞİ