20 Ekim 2015

Hz. Peygamber kırmızı çizgimizdir

 Geçtiğimiz hafta çok fazla gündem olamasa da bir Karikatür krizi yaşadık. 90'lı yılarda Avrupa'da Hz. Muhammed'e hakaret için çizilmiş olan sözde bir karikatür Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Kadın İşleri Müdürlüğü tarafından “Küçük yaşta evliliklerle mücadele” adı altında bilboardlara asıldı. Aslında ortada “Şecaatin arzederken Merd-i Kıpti sirkatin söyler” meselesinden bir adım ötede değillerdi.

Pedofili ile mücadele adı altında, Peygambere hakaret amacıyla kullanılmış bir karikatür yıllar önce şiddetli tepkilerle karşılaşmışken, bu gün yeniden hem de İslam'ın kalbi sayılan 5 şehirden biri olan Diyarbekir'de bilboardlarda asılmış olması zull'dür.

Diyanet-Sen ve Mazlumder'in hızlı açıklamaları ve girişimleri sonucu Yenişehir Belediyesi afişleri kaldırdığını ilan etse de, Diyarbekir halkı o melun afişleri çoktan indirmişti bile… Tepkiler dinmeyince bu afişten sorumlu olan şahıs görevden alındı, belediye eş başkanları yazılı bir açıklamayla halktan özür dilediler.

Diyarbakır Peygamberler ve Sahabeler kenti olarak, Peygamber hassasiyeti üst düzeyde bir kent. Bu özelliği daha önceki dönemlerde 1 milyon kişilik “Peygambere saygı” mitingleriyle de göstermişti, zaten. Adı ve siyasi düşüncesi ne olursa olsun bir Diyarbekir'li için Peygamber'in adı geçince akan sular durur, bu defa da durdu.

Ne yazık ki bazı kişilerin zihinlerinin arka planında düşmanlık olunca bazen böylesi aptalca işler çıkabiliyor. Oysaki Peygamber müminler için analarından, babalarından, varlıklarından daha değerlidir. Hem sahabe ne diyordu “Anam, babam sana feda osun ya Resulallah” bu feda bugün hala yüreklerimizde canlı duruyor, kimsenin şüphesi olmasın. Anamız, Babamız, Canımız ve varlığımız sana feda olsun Ya Resulallah! Diyoruz, demek için bekliyoruz.

Peygamber, Müslümanlar için o varlık sebebidir. O, Müslümanlar için kırmızı çizgidir. Müslümanlar Ona sahip çıkmak için bugüne değin çok şeylerini feda etmişlerdir, bu feda gelecekte de olmaya devam edecektir. Kur'anda Allah'ın  “Peygamber mü'minlere kendi canlarından daha yakındır” (Ahzab: 6) ifadesi varken buna Amenna deyip karşılık vermeden durabilecek tek bir mümin yoktur.

Bugün aynı şekilde Allahın resulunü severken Zeyd İbni Desinne'nin örneği bize örnek olmaktadır. İslâm' ı öğretmeleri için muallim heyeti isteyen Huzeyl kabilesi, gönderilen 6 kişilik muallim kafilesini hunharca katletmişlerdi. İçlerinden Zeyd İbn'ud-Desinne' yi satmak için esir olarak götürmüşlerdi. Babasını öldürdüğüne karşılık olarak öldürmek için onu Sayfân İbn-i Ümeyye satın aldı. Öldürmek üzere karşısına diktiği zaman Ebû Süfyan alaylı bir tavırla kendisine şöyle soruyordu:

– “Sana Allah'ın adını vererek söylüyorum Ya Zeyd, söyle, şimdi senin yerine Muhammed' in elimizde olup O'nun boynunun vurulmasını ve sende ailenin yanına dönmeyi istemez miydin?”

Zeyd ona şöyle cevap verdi:

– “Vallahi ben ailemin yanındayken Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâm'ın ayağına bir diken batmasına bile razı olamam!” dedi.

Ebû Süfyan, beyninden vurulmuşçasına haykırdı:

– “Muhammed' in ashabının Muhammed'i sevdikleri kadar arkadaşları tarafından sevilen bir kimse görmedim.

Vallahi aynı canlılıkla Paygamberi seviyoruz. Herkes aklını başına almalı. Mü'minlerin Allaha verdikleri ahit “Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.”(Ahzab Suresi 33/23) ilk günkü gibi sıcak bekliyor.

Biz Allahı ve Resulunü seviyoruz. Sevgimiz var olduğumuz müddette devam edecek, kimsenin şüphesi olmasın.

Allah ve Resulünü sevenlere selam olsun…