10 Ağustos 2020

İÇİMİZE DERT DOLAR

Şahsen yazdıklarım birkaç sevenim dışında fazlaca dikkate alınmayıp, sesimiz yetkililerce pek duyulmuyor olsa da, memleketin iyiliğini isteyen bir yurttaş olarak, ekonomi alanında son hadiseler gönlümüzü sızlatmıştır. Bu sebeple uyku tutmayınca bizde karınca misali elimizden geleni yapıp birkaç satır yazabilmeye çalıştık. Allah niyetimizi kabul etsin.

(Şunu da belirteyim on yıllardır dolar almadım. Dolarım yoktur.)

Doların istenmeyen yükselişi karşısında tek çare eldeki rezervlerle dolar satmak veya faizleri yükseltmek mi? Kapitalist ekonomi modeli, kendi öğretilerini benimsemiş uzmanlara başka bir çare sunmuyor maalesef. Ancak sistemin zincirlerini kırıp, gözlerimizin önüne örülmüş ağları yırtabilirsek düşünce ve çare özgürlüğümüze kavuşabiliriz.

Evvela yapmamız gereken düşünce devrimi ile öğretilmiş çaresizlikten kurtularak yapabileceğimize inanmamızdır. Tabii ki burada en temel rol kanun yapıcılara ve yetki sahiplerine düşüyor.

Ben âcizane tüketim ve konfor kuruma odaklı düşünce yapısını terk ederek devrim niteliğinde bir atılımla orta vadede güçlü dönüşümlere ulaşabileceğimize inanıyorum.

Memleketin dolara olan ihtiyacını azaltacak temel bazı önerilerimi özetlemeye çalıştım.

Önerilerimin temel düşüncesi küreselleşme karşısında milli köklerimizi güçlendirmeye yöneliktir. Kök güçlü değilse küreselleşme fırtınasıyla başa çıkmak pek mümkün gözükmüyor. Daha nereye kadar yabancı yatırımcıdan medet umacağız?

1- Sade hayat ve kişisel üretim modeli teşvik edilmeli.

2- En çok ithal ettiğimiz ürünlere bağımlığımızı azaltmak için evvela teknolojinin müşterisi olmaktan vaz geçilmeli. Teknoloji aşkı yerine minimum gereklilik yeterlidir.

3- Yerel kimlikler güçlendirilip işbirliği düzeni kurulmalı.

4- Yerel halkın yerel markalar oluşturması ve yerel markalara desteği sağlanmalı.

5- Geri dönüşüm ekonomisi güçlendirilmeli ve tamir atölyeleri çoğaltılmalı.

6- Milli markalar önce yurt içinde güçlenmeli.

7- Milli markalar arası işbirliği bağları kurulup küresel piyasada güçlü şirketler/markalar kurulmalı.

8- Kaliteli ve yenilikçi/icatçı kadrolar oluşturabilmek için usta- kalfa- çırak modeline dönülmeli.

9- Devlet bazı alanlarda kamulaştırma yapmalı.

10- Devlet üretime dâhil olmalı ki enflasyonu üzerindeki kontrolü güçlensin.

11- Bankaların piyasada belirleyici aktör olması engellenmeli. Vatandaşı ve üreticiyi bağımlılıktan kurtarmalı.

12- Gerçek para olarak yaratılan altın, gümüş gibi madenlerin kâğıt paranın yerini alması için gerekli alt yapı oluşturulmalı.

Bütün bunlar serbest piyasa kurallarına aykırı gözükebilir. Ancak yine serbest piyasa kuralları içinde de bu dönüşümü gerçekleştirmek mümkündür. Gerçi serbest piyasa kuralları ayet değildir. Bilimsel de değildir. Olmazsa da olur. Küresel liberalizmin dayatmasıdır.

Allah Ayasofya Camii'nin zincirlerini kırmayı nasip ettiği gibi kendi zincirlerimizi de kırabilmeyi nasip etsin. Âmin.