17 Ekim 2018

İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Basına Gizli Demeci

17 Ekim 1938: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın Basına Gizli Demeci 

Atatürk'ün sağlığına ilişkin resmi raporun yayınlandığı ilk gün olan 17 Ekim'de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, İstanbul'da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, yazılmamak koşuluyla, ‘Atatürk'ün her an ölebileceğini'  bildirmişti.

 Nadir Nadi, bu açıklama sahnesini anılarında şöyle anlatıyor: Bakan ne diyecek önceden biliniyordu. Atatürk'ün ölmek üzere bulunduğunu haber verecekti. Böyle nazik günlerde gazetecilere düşen tarihi görevi hatırlatacak, her türlü tahriklerden kaçınılmasın öğütleyecek, Atatürk ile ilgili sağlık raporlarının yorumsuz olarak yayınlanmasını isteyecekti. Meraksız bakışlarla Şükrü Kaya'yı dinledik. Atatürk'ü her an kaybedebileceğimizi söylediği zaman, doğrusu salonda pek bir üzüntü havası da esmedi. Hastalığın affetmez türden olduğu aylardan beri duyuluyordu. O günlerde Babıali'nin çenesini Atatürk'ten sonra kim Cumhurbaşkanı olacak? Dedikodusu  yoruyordu. (Koçak,2013:177) 

17 Ekim 1950:  İlk Türk Tugayının Kore'ye Çıkması

 General Tahsin Yazıcı komutasındaki 4500 kişilik bir tabur Kore'ye gönderilmişti. Askerlerimiz Kore'ye Birleşmiş Milletler kararı ile gönderilmişti. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Kore Yarımadası, ideolojik bakımdan birbirine karşıt iki farklı devlet arasında bölünmüştü.

25 Haziran 1950'de bu iki devlet: Komünist Kore Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ile Kore Cumhuriyeti (Güney Kore) arasında savaş başladı. Bu gelişme üzerine ABD'nin girişimiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olağanüstü toplanmış ve üyesi olan ülkeler tarafından yürütülecek çalışmalara katılmaya davet edilmiştir.

Bu davete 25 Temmuz 1950 günü aldığı bir Bakanlar Kurulu kararı ile icabet eden Demokrat Parti'ce kurulmuş Türkiye Hükümeti, ilk aşamada Kore'ye 4.500 kişiden oluşan bir askeri birlik gönderme kararı almıştır. 

17 Ekim 1962: Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in Siyasi Af Kanunu'nu İmzalaması

 27 Mayıs 1960 Darbesini yapan generaller Demokrat Partililerin bir kısmını idam etmiş bir kısmını da hapislere doldurmuşlardı.

Gazeteci Lütfi Akdoğan o günleri şöyle anlatıyor: Meclis'te güçlü olan  Adalet Partisi, Yassıada mahkumları konusunda affın bir an önce çıkarılması için baskı yapıyordu. Bu duruma tahammül edemeyen Başbakan İnönü, 30 Mayıs 1962'de istifa etti, böylece CHP-AP koalisyonu da bozuldu.Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, 2 Haziran 1962'de hükümeti kurma görevini yeniden İsmet Paşa'ya verdi. Paşa, çok kötü şartlar içinde AP ile ikinci koalisyon kabinesini kurdu. Aradan aylar geçmesine rağmen, Meclis ve ordu durmadan kaynıyordu. (Akdoğan, 2011: 202 )

İsmet Paşa, bir yandan siyasi aftan yana gözüküyor, bir yandan da “Askerlerin işe çok tepkili baktığını Ragıp Gümüşpala'ya ileterek” (Toker,1992:42) iki rol birden oynuyordu.

 Affın ardından 258 Yassıada hükümlüsünün tahliyesi başladı.