İfade -5 / Kelimenin Diyeti

-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-

Kelimeleri konuşurken de yazarken de yerinde kullanmak, manasına uygun bir amaç uğruna sarf etmek, aşağılamamak icap eder. Sıradanlaşabilirler, sessizleşebilirler, silikleşebilirler, ama yersiz ve değerinin altında ifade için sarf edildiklerinde sözün sahibinde de muhatabında da beklenmedik hasarlar bırakırlar.

Şeref Akbaba bir yazısında “Kelimelerin âhını almayalım” diyor. Akbaba’nın söyleyişinde bu var bir bakıma. Aşağılanmış, itibarsızlaştırılmış kelimenin âhı…

Eğer kelimelere yeteri kadar değer vermemişseniz, manasını önemsememişseniz, yozlaştırmışsanız önce sözünüz, sonra düşünceleriniz bozulur ve en sonunda düşüncelerinize nüve olan özünüzle aranıza ahvali değersizleştiren bir perde giriverir. Özüyle arası bozuk olanın sözü de bozuktur diğer taraftan. Testi içindekini sızdırır, diye boşuna söylenmemiştir.

Bir toplulukta kelimenin bir dile yerleşmesi günümüzde çok hızlı gibi görünse de aidiyet hüviyetini kazanması yıllar/yüzyıllar alır. Kelimenin öz manası ile doğru şekilde ilişkilendirilmesi, bunun süregelmesi, taşıdığı birden çok manaya uygun şekilde çok çeşitli içeriklere hizmet etmesi bilginin devamlılığı, ilmin doğru çoğalması ve gündelik iletişim adına çok önemlidir. Yazım şekli ve denetimi ise doğru kullanılmasını yaygınlaştırır.

Ferdin ise kelimeyle topluma nazaran daha farklı bir iletişimi vardır. Öz ve söz devamlı ahenk arayışındadır. Ahenk bozulduğunda hem zihinde hem de duygularda bir gerilim başlar. Bu ise ya kişinin sarf ettiği söze tâbi olması ya da özünün lisanına uygun biçimde sözünü sarf etmesiyle sonlandırılabilir.

Olumsuzluk yani kötü söz yayılmacı bir yol izler. Olumsuz beyanın içeride meydana getirdiği bozgun, olumlunun direnişinden daha baskındır. Üstelik muhatabının da insicamını bozar. Muhatap bu bozguna karşı direniş donanımına sahip değilse kısa sürede kimyası da bozulabilir.

Söz hangi mesele için sarf edilmiş olursa olsun, çıktığı yerin bir yansımasıdır. Bu yerde ise kişinin kendindekini dış etkenlerle mezcedişinden meydana gelmiş bir harman mevcuttur. Bazen dış etkenler tarafından güdülenmiş, zihin ve duygu birikiminin zıddı bir beyanı dile getirilmiş olabilir. Bu zorakilik ise sonu gelmedikçe bitmeyecek gerilime gebedir. Ya da daha kötüsü olur, kişi zamanla söylediğine inanmaya başlar.

Söz/kelime sarf edilir, dolayısıyla kelime tekrarlanan bir sarfiyattır. Sarfiyat yani harcama, tüketimin en önemli eylemidir. Harcama (para, malzeme, akak) yapıldıktan sonra karşılığında alınan her ne ise değerini karşılayabilir, değerinin üzerine çıkabilir veya altına düşebilir. Yani harcanan harcanmıştır; karşılığında alınmış olan ise harcanandan dışında başka bir şey elde etmeyi sağlamıştır.

Bu durumda söz/kelime de konuşulurken ve yazılırken devamlı ve durmaksızın harcanmaktadır. Hangi durumda ve ne için harcanırsa harcansın, harcanma sebebinin mahiyeti önemlidir. Bu bakımdan kelimeler işe ve oluşa sebebiyet veren niyetin belki az belki çok, belki tam belki yarım beyanıdır.

Harcanan kelimenin karşılığının ne olabileceği, niyetle de sarfiyat biçimiyle de ilgilidir. Hem kişinin kendinde hem de muhatapta yankılanan ve onda uyandırdıkları, bu kelime sarfiyatının karşılığıdır. Değerinin üstünde karşılanırsa niyetin sebebine hizmet etmiştir, değerini bulmuşsa dengeyi yakalamıştır, değerinin altına düşmüşse hem denge kaybolmuştur hem de bu hasarın bir bedeli/diyeti/vebali vardır.

Kelime bizler için en önce bir varlıktır. Onun da diğer bütün varlıklarla olduğu gibi iletişimimiz ölçüsünce üzerimizde hakkı bulunmaktadır. Bedenimiz niyetlerimizi, zihnimizi ve duygularımızı yansıtır. Kelimelerin sarf edilmesi için insan bedeni aracıdır. Üstelik bu aracılığı ile kelimelere ses, renk ve görüntü kazandırır. Tonlama, sıralama gibi etkenlerle sonsuz ihtimallerle yorumlayabilir. Bu yorum, insanın hayattaki varoluşunun en kıdemli yansımasıdır. Dolayısıyla kelimelerin üzerimizde hakkı vardır.

İnsanın kelimeyle ilişkisi her ne kadar maddi ortamlar ve aracılar gerektirse de maneviyatla ilgilidir. “Gayriihtiyari” ya da tasarlanmış olması bir şeyi değiştirmez. Kelimeler, gözle görülmeyen ve dışarıdan kolay hissedilmeyen maneviyatın sesidir, rengidir, görüntüsüdür.