VF kat sol
VF kat sağ

30 Aralık 2015

İhanetiniz “yöntem farkıyla” örtülmez beyler!

Cumhuriyet Başsavcılarının PKK'nın siyasi bileşenlerine yönelik hamlelerini alkışlıyoruz, hak da ediyorlar bu alkışı. Peki kimin bileşeni olduğunu bilmediğimiz özyönetim ve özerkliği yöntem farkıyla fantazileştiren anlayışları kim soruşturacak? Mesela savcılar Ensar(i)oğlugillerle, “Öcalan'dan antibiyotik üreten gerizekalılara” da dokunacak mı?

Hür ve demokratik bir zemin olan parlamentoda siyaset yapma imkanı varken, kan ve şiddetin egemen olduğu bir dili desteklemenin elbette bir yaptırımı olmalıydı.

Haliyle; önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti.

PKK'nın siyasi bileşenlerinden Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) “özyönetim” diye höyküren terörün bir başka bileşeni HDP'nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve DTK Eş Genel Başkanı Hatip Dicle hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar”a ilişkin maddeleri kapsamında soruşturma başlattı.

Bu gelişmenin şoku atlatılamadan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan geldi ikinci hamle. Başsavcılık, DTK Kongresi'ndeki “özyönetim” açıklamaları nedeniyle Selahattin Demirtaş hakkında soruşturma açıldığını duyurdu.

Diyarbakır ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıklarının PKK'nın siyasi bileşeni örgütlerin yöneticileri ile ilgili “özyönetim” açıklamalarına dair başlattığı soruşturmalar, ister istemez AK Parti'deki kripto “damarın” yaklaşımını hatırlattı.

Bunlardan AK Parti'ye yakın görünen gazeteci taifesini defaatle yazdım. Hedef olmak, ötekileştirilmek, ekranlarda rezerve maruz kalmak pahasına yazdım hem de.

Bir de bunların siyasi uzantıları var maalesef.

Bugün Cumhuriyet Başsavcılarınca, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” kapsamında açılan soruşturmalara konu ifadeleri, ellerine geçirdikleri her fırsatta dile getiriyorlar üstelik…

Mesela 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'den Ağrı milletvekili adayı gösterilip 1 Kasım için aday gösterilmeyen Mazlum-Der Başkanı Yılmaz Ensaroğlu…

Ensaroğlu, Başbakan Davutoğlu'nun başdanışmanı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “bitti” dediği Çözüm Süreci'nden sorumlu başdanışmanı deniliyor üstelik.

Hani şu AK Parti içindeki İslamcı kamuflajlı “Kürtçü” tayfanın bir tarafına Abdullah Öcalan'ı oturtarak yeniden kurmak istediği ve buna dair algı operasyonuna başladığı masadan sorumlu başdanışman.

Öyle zannediyorum; “Devlet Öcalan'ın kapısını çalmalı” diyenler ve “Öcalan sürecin antibiyotiği olur” diyenlerle birlikte kotaracaklar bunu da.

Yoksa, 3 Nisan 2013 günü yaptığı açıklamada, “PKK'nın yok edilmesi, Kürt sorununun köklü çözümü anlamına gelmemektedir. Çünkü PKK, bölgede yaşanan terör, göç gibi sorunların nedenleri değil sonuçlarıdır…” ifadelerini kullanan Yılmaz Ensaroğlu'nun terörle mücadelede kararlı olduğunu söyleyen bir Başbakan'ın yanında hem de Çözüm Süreci denilen ucube süreçten sorumlu sıfatla ne işi olabilir?

Ki aynı Ensaroğlu, tıpkı Demirtaş ve diğerleri gibi “özyönetim” ve “özerkliğin” tartışılabileceğini savunan anlayışın mensubu.

Bir diğeri de AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu…

21 Aralık 2015 günü yaptığı konuşmada, AK Parti'nin “demokratik özerklik” ve “özyönetim” taleplerini tartışabileceğini ama “yöntemin bu olmadığını” söyleyen Galip Ensarioğlu'na cevap niteliğindeki açıklamalar Cumhurbaşkanlığından geldi.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “ayrılma, bölünme, işte öz yönetim, kanton yönetim vesaire gibi fantezilerin de demokratik olgunluk içesinde hareket eden toplumlarda bir karşılığının olmadığını ifade etmek isteriz” sözleriyle nokta koydu bu tartışmalara.

Zannetmeyin ki özyönetim ve özerklik gibi fantaziler sadece Ensaroğlu ve Ensarioğlu ile sınırlı. Hükümete yakın medyaya da bu fantazilerle nefes alabilenler hakim. Parti içerisinde yabana atılamayacak sayıdalar…

Ve son olarak; Türkiye'nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın kimi hükümlerine Erdoğan döneminde koyduğu şerhde esneme olabileceği iddiaları pas geçmeyelim. Hükümet kaynakları da bu esneme için Başbakan'ın özellikle parti içinden yoğun bir prese tabi tutulduğunu söylüyor.

Bu gelişmeler bir kenarda dururken, Cumhuriyet Başsavcılarının PKK'nın siyasi bileşenlerine yönelik hamlelerini alkışlıyoruz, hak da ediyorlar bu alkışı. Peki kimin bileşeni olduğunu bilmediğimiz özyönetim ve özerkliği yöntem farkıyla fantaziye dönüştüren anlayışları kim soruşturacak?

Savcılar, mesela Ensar(i)oğlugillerle “Öcalan'dan antibiyotik üreten gerizekalılara” da dokunacak mı? Ya devleti Öcalan'ın kapısını çalmaya mahkum gösterenlere?

Zira biliyoruz ki; İhanet, “yöntem farkıyla” örtülmez beyler…

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir