01 Temmuz 2016

İHH bildirisinden fitne çıkmaz!

Mavi Marmara gemisiyle Gazze'ye gitmek istemiş ama bunu bazı nedenlerle başaramamış insanlardan biriyim.31 Mayıs 2010 günü Medine-i Münevvere'den baskını canlı yayınla izlerken yüreğimden bir parça kaybetmiş biri olarak hala içim yanar. En yakın arkadaşlarımdan bazılarının o gemide olması, onlardan uzun süre haber alamamış olmanın ve aralarından Ali Haydar Bengi kardeşimin şehid olması yüreğimi hep yakmıştır.

Son altı yıldır, İsrail birazda Mavi Marmara olayını bahane ederek özellikle Gazze'de hayatı yaşanmaz hale getirmiştir. Defalarca görüştüğümüz Filistinli önde gelenler bunu bize ifade etmişlerdir. Kiminle görüşsek “inşallah Türkiye şu İsrail ile anlaşır artık” diyorlardı. Son birkaç aydır bu anlaşman olacağına dair bilgiler gelmeye başlayınca ve Halit Meşal'in Türkiye'ye gelerek Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmesi ardından yine Cumhurbaşkanının Filistin Cumhurbaşkanı Mahmut Abbas ile görüşmesi bu anlaşmanın yakın olduğunu gösteriyordu.

iHH, hem Türkiye hem İslam âlemi için önemli görevler ifa etmiş bir kurum. Bosna savaşı ile başlayan serüveni sayesinde onlarca İslam ülkesine hem yardımlarımızın ulaşmasında hem de Moro gibi ülkelerde barış görüşmelerinde aktif rol oynamış olması onu bizim için daha da önemli kılmıştır. Ama asli görevi “insani yardım” olmuştur. Devletin her kademesinde destek görmüştür. Özellikle Mavi Marmara olayında devlet onların gemi çıkışı nedeniyle devlet politikasını dahi değiştirmiştir.

Geçtiğimiz 5 yıllık süreçte Ortadoğu'da ve dünyada taşlar yerinden oynamış durumda. Vekâleten yürütülen bir dünya savaşı halen devam etmekte, süreçte Türkiye, İsrail'le, Suriye, Mısır ve Rusya ile ciddi sıkıntılar çekmeye başlamıştır. Savaşın daha ne kadar devam edeceği de hala belirsizliğini korumaktadır. Sürdürülebilirliği artık imkânsız görünen noktada Türkiye'nin artık bazı ülkelerle stratejik olarak dahi olsa barış yapması gerekliliği ortaya çıkmıştı. Türkiye bunu yapmak zorunda kaldı. İHH'nın bir bildiri yayınlaması ve Türkiye'yi eleştirir üslupla yapılacak bir antlaşmaya karşı çıkması doğal bir tavır olarak görülebilir. Ama kendisi için dış politikasını dahi değiştiren bir devlete karşı bunun ötesinde tavır takınılması anlaşılır bir durum değildir, olamazda. Sayın Cumhurbaşkanın geçtiğimiz gün “giderken dönemin Başbakanına mı sordunuz?” çıkışının temelinde artık yürütülemez bir politikanın sonuna gelinmiş olunmasının ve antlaşmanın yapılması zorunluluğuna gelinmiş olunmasının izleri okunurken, “dün neden barışmıyorsunuz diyen birilerinin, bugün neden barışıyorsunuz” demelerinin samimiyetsizliğinin izleri altında bir mücadele sürdürülüyor.

Hudeybiye Antlaşması İslam tarihi için bir dönüm noktasıdır. Hazreti Peygamber “Hudeybiye Antlaşması”nı imzalarken sahabeden bir kısmı bu antlaşmanın şartları nedeniyle sanki Hazreti Peygambere darılmış gibi tavır sergilemişlerdi. İhrama bürülü oldukları halde antlaşma nedeniyle o yıl Umre yapamayacakları için üzgündüler. Kimse ihramdan çıkmıyor, Medine'ye dönülmesi gerektiği halde dönüş hazırlıkları başlamıyordu. Hazreti Peygamber canı sıkkın halde Hazreti Aişe'nin çadırına geçti. Hiç konuşmuyordu. Hazreti Aişe durumu sormadan Hz. Peygambere, “Efendim kimseye bir şey demeden Kurbanınızı kesin ve saçınızı traş edin ve ihramdan çıkın onlarda aynısın yapacaklardır” demiş ve Resulullah ta böyle yapmıştır. İşte İslam tarihinde Müslümanların aleyhine görünse de böyle bir anlaşma yapılmıştır, ama sonuçları çokta hayırlı olmuştur.

İHH içindeki hassasiyetten dolayı bir çıkış yaptı, bir açıklama metni imzaladı ve yayınladı. Doğru veya yanlış tartışılabilir, eleştirilebilinir. Ama bu açıklama üzerinden fırtına koparmak biz Müslümanlara yakışmaz. Bir arkadaşımız İHH'nın kendi birimlerine gönderdiği bir mesajı paylaşmıştı, paylaşım sitelerinin birinde:

“Değerli kardeşler son Türkiye / İsrail anlaşması ile ilgili, sosyal medya Facebook, twiter vs. Hiçbir mecrada hiçbir şekilde söz dalaşı, cevap verme, laf yetiştirme tutumu içerisine girmiyoruz inşallah.

İHH'nın hiçbir hesabından da hiçbir şekilde bir cevap verilmeyecek, yeni bir söz söylenmeyecek…

Gün sabır ve namaz ile Rabbimize iltica ve dahi hiçbir fitne girişiminin malzemesi olmama vaktidir.

İşimize, yalnızca işimize aşk ve şevk ile, heyecanla sarılmaya devam ediyoruz inşallah…

Bu konuda tüm kardeşler üstün gayret ve dikkat göstermeli. Eğer İHH'ya ait başka gruplarınız da var ise bu mesajı paylaşabilirsiniz. Rabbim hepinizden razı olsun inşallah.”

Şeklindeydi… Bu şekilde duyarlılık gösterilirken buradan fitne ortamına atlamak hiç birimize yakışmaz vesselam, varsa bir sorun zamanla çözülür. Elinizdeki benzin bidonlarını bırakın artık… Buradan fitne çıkmaz…