İKİ MAĞARA: SEVR ve GARA
İnsanlık tarihini değiştiren olaylar sadece şatolarda, saraylarda değil bazen de mağaralarda yaşanır. Mağaralar bilirim, içinde cennetten bahçeler kurulmuştur, mağaralar bilirim içinde yiğitler alçakça vurulmuştur. Bugün size iki farklı mağaranın, tarihin akışını nasıl değiştirdiğini ve nasıl değiştireceğini yazacağım.
Müslümanların Medine’ye hicret
etmesi üzerine Hz. Muhammed’in de oraya gidip Müslümanların başına geçmesinden
endişelen müşrikler Peygamberimizi öldürme kararı aldılar. Kureyş’te bulunan
her kabileden bir gencin katılacağı bir grup Hz. Muhammed’i öldürecekti. Bunu
haber alan Peygamberimiz, bir plan yaparak Mekke’den ayrıldı. Yanında ise dünya
ve ahiret yoldaşı ve dostların en güzeli, Hz. Ebu Bekir vardı. Müşriklerden
kaçarak Sevr mağarasına sığındılar.
Masum ve mazlumların umudu,
Allah’ın kutlu elçisi, soğuk ve ışıksız Sevr’in misafiri olmuştu. Sevr, nasılda
mahcup, nasılda mağrurdu. Zira bir mağaranın payına düşebilecek en güzel
yazgıydı, Muhammed’i misafir etmek. Gül kokusunu hapsetti soğuk duvarlarına ve
en şerefli misafirini vermedi İslam’ın düşmanlarına. Hz. Ebu Bekir’in, onları
takip edenlerin kendilerini bulacağından endişelendiği bir anda Hz. Muhammed
ona korkmamasını, Allah’ın onlarla birlikte olduğunu ve kendilerine mutlaka
yardım edeceğini söyledi. Allah’ı Teala, Kuran-ı Kerimde bu durumu şöyle
anlatmaktadır; “Siz peygambere
yardımcı olmasanız da önemli değil. Nitekim inkârcılar onu, iki kişiden biri
olarak yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti: Hani onlar
mağaradaydılar; arkadaşına "Tasalanma! Allah bizimle beraberdir"
diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin
göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale
getirdi. Allah’ın sözü ise en yücedir. Çünkü Allah mutlak galiptir, hikmet
sahibidir” (Tevbe / 40).
Resul-i Ekrem ve Hz. Ebu Bekir,
Sevr mağarasında üç gece kaldılar ve Sevr, en kıymetli misafirlerini Allah
düşmanlarına vermedi. Tarihin kırılma anlarından biriydi o mağarada yaşananlar.
Bu yüzden sonsuza dek şerefle anılacak ve taşta olsa sevgi duyulacak bir mekân
oldu, Sevr mağarası.
Ülkemiz için tarihin kırılma anlarından
biri, henüz birkaç gün önce yaşandı. Bir mağarada 13 vatandaşımız hain terör
örgütü PKK tarafından katledildi. Çocukları ve kadınları dahi haince katleden,
alçaklıkta herhangi bir sınır tanımayan ve sonu yaklaşmakta olan bu katiller, canımızı
yaktılar, hem de çok. Ve işte yine bir başka mağara Gara, tarihin seyrini
değiştiriyor. Devletimiz masum vatandaşlarının, askerinin ve polisinin öcünü
almak için intikam yeminleri ediyor. Ve kahraman ordumuz zaferlerle bilenmiş
pusatını hainlerin kalbine saplıyor.
İnanıyor ve umuyorum ki, neredeyse
40 yıldır süren terörle mücadelemiz çok uzak olmayan bir gelecekte nihayete
erecektir. En çok güvendikleri ve kendilerini güvende hissettikleri inlerine
dahi girilen alçaklar yerle yeksan olacaklar. Rabbim İslam’ın son ordusuna yeni
zaferler nasip edecek ve şehitlerimizin kanı, kederli ailelerin intikamı yerde
kalmayacaktır.
Zamanın ve mekânın gerçek sahibi O’dur.
O dilerse, soğuk ve ışıksız mağaralardan nice kuruluş ve kurtuluş müjdeleri
yayılır. Sevr, içinde yeryüzünün incisini sakladı ve İslam’ın kuruluşunu
müjdeledi, Gara, bağrındaki şehitlerimizle ve artık üzerinde dalgalanan al
sancağımızla, ülkemizin hain terör örgütünden kurtuluşunu müjdelesin inşallah.
Şehitlerimize rahmet, kederli
ailelerine sabırlar diliyorum. Peygamber efendimiz Sevr mağarasında, dostların
en sadık ve güzel olanına “Üzülme, Allah
bizimle beraberdir” demişti. İnanıyor ve güveniyoruz ki, Allah müminlerle,
masum ve mazlumlarla beraberdir ve intikam alanların en hayırlısıdır. Rabbim
kahraman güvenlik güçlerimizi, şehitlerimizin ve tüm masumların intikamına
vesile eylesin.
Vesselam…