28 Şubat 2016

İlk dosya konum “intihar” dı

İstanbul'da çalışmaya başladığım ilk gazetenin Genel Yayın Müdürü odasına çağırıp biraz muhabbetten sonra “ Mademki kendine güveniyorsun sana bir görev vereceğim. Bunu başarırsan yapamayacağın, altından kalkamayacağın haber olmaz” dedi.

Yaşım genç. İstanbul'da da yeniyim.  Heyecanlandım kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Çünkü bu dosya çalışması benim için hem ilk hem de bir sınav gibi olacaktı.  Genel Yayın Müdürünün ağzından çıkacak sözlere kilitlendim bir anda.  O benim aksime  oldukça rahattı. “Bu vereceğim görev seni korkutmasın. Acele etmeden çalış” dedi. Biraz çekinken bir şekilde “konu nedir” diye bildim.

Sayın müdürüm konuştukça işimin gerçekten zor olacağını düşündüm. İntihar eden fakat kurtulanları bulup onlarla, röportaj yapmam isteniyordu. Hiç düşünmeden tamam dedim.

Tecrübeli bir muhabirin ancak yapabileceği bir dosya konusunu tereddütsüz kabul etmiştim. Boğaz köprüsünden, apartmanlardan, viyadüklerden atlayıp kurtulan 11 kişiyi kısa bir sürede tespit etmiştim.  Ev ve telefon adreslerine de ulaşarak zorda olsa hepsini röportaj yapmaya ikna etmiştim. Bilinçli olarak röportajları evlerinde yapmıştım. Ev ortamlarını ve en önemlisi de evdeki aile içi iletişim durumunu görmek istemiştim.  Şu an geriye dönüp baktığımda müthiş bir gazetecilik örneği sergilediğimi görüyorum. Günümüzde maalesef emek verilerek yapılan özel haber sayısı çok az.

Evde konuşmama rağmen başka bir odada baş başa konuşuyorduk. Hepsinin ortak yönü maalesef sevgisizlik, sahipsizlik, değer görememe ve inanç zayıflığı. Göz yaşına boğulanlar olmuştu. Bu dosyamızı psikolog, eğitimci ve uzman görüşleriyle de destekleyerek bir kitap haline getirmeyi düşünüyorum inşallah.

Bu konuya nereden mi geldim. Eline iğne batsa acıdan kıvranan, en küçük hastalık için doktor doktor gezen insan nasıl olurda kendi canına kıyacak duruma gelir.

Doğduklarında mutluluğa boğulduğumuz çocuklarımızın yaşı ne olursa olsun üzerlerinden sevgimizi ve ilgimizi asla eksik etmeyelim. Artık kocaman oldular diyerek bir köşeye çekilmeyelim. Bizlerin köşeye çekildiği gün, bir başkasının çocuklarımızın algı alanına girdiği gün olabilir. Mutlaka hata yapacaklardır. Affeden ve yol gösteren olalım.

Nişanlıyken muhabbete doymayanlar maalesef evlendikten sonra muhabbetlerin giderek azaldığını daha sonra yok olduğuna şahit oluyoruz. İlginin ve iletişimin olmadığı bir evden huzur beklemeyin.  

Suç örgütlerinin hedef kitlesi ailelerinden ve toplumdan dışlanan, horlanan ve birçok sebeple nefret duygularıyla büyüyen gençlerin- kişilerin olduğunu unutmayalım.