İlk

-Ruzname; Kelime Günlüğünden-

Muhtemelen bu yazı ilk kelimesiyle yetinmeyip daha fazla kelimeye odaklanacak. Zira gündemin göndermelerini tek bir kelimeye yüklemek mümkün değil. Fakat kabul edilmeli ki ilk kelimesi bugünlerdeki haleti ruhiyeler için önemli bir kapıyı aralıyor.

Korona ya da teknik isimle “Covit 19” virüsü bir ilk.

İlk kez böyle bir şey oluyor, ilk kez kitle halinde ortak kaderin parçası olduğumuzu hissediyoruz.

İlk kez kitleler halinde ölümle sınanma meselesiyle yüzleşiyoruz. Dünyada insanları eştileyen ölümün aynı biçimde ve yakın zamanda gerçekleşmesi ihtimalini düşünüyoruz ilk kez.

İlk kez bana mı yoksa sana mı diye düşünemediğimiz, bildiğimiz her şeyi ters yüz eden bir bilinmezliğin parçası oluyoruz. 

İlk kez paranın kaderin karşısındaki acizliği dünya ahalisi çapında kabul görüyor ve parayı/gücü elinde tutan mutlu azınlık kendini bu kadar aciz hissediyor.

İlk kez dünyadaki her bir fert kendini, sürekli çekiştirip durduğu, dedikodusunu yaptığı kıyamete bu kadar yakın hissediyor.

Kürreden zerreye sarsılıyoruz ilk kez.

İlk kez mabetlerde toplanamıyor, birlikte ibadet edemiyoruz.

İlk kez Kâbe'yi bomboş seyrediyoruz.

İlk kez bir eşikten geçerken bunun bedelini hayatımızla ödeyebileceğimiz ihtimaliyle yüzleşiyoruz.

İlk kez dünyayla ve birbirimizle bu kadar mesafeliyiz, birbirimize dokunmak değil yaklaşmak bile tedbir ihlali sayılıyor.

İlk kez insan orucundayız, sevdiklerimizle aramızda görünmez setler var.

İlk kez bizim için dünyada kesin ve net bir sınır çiziliyor; kesin ve net olarak bildiğimiz o üç metrekarelik alanda kurguluyoruz hareketlerimizi, işimizi gücümüzü, hayatımızı.

İlk kez kendimize seçtiğimiz özgürlüklere gem vuruluyor.

İlk kez yalnızca kendini düşünmek bu kadar ayıplanası bir şey oluyor ve bencillik hor görülüyor.

İlk kez dünya “bana ne” deyip gidemeyeceğiniz kadar küçük.

İlk kez başkalarına da kendimiz kadar acıyoruz, hastalık karşısında hepimiz kendimizi masum ve çaresiz hissediyoruz.

İlk kez başkaları hakkında kesilen ahkâmlar, ukala söylemler bu kadar havada kalıyor, kabul görmüyor, dikkate alınmıyor.

İlk kez kitle halinde güçlü bir empatinin parçası oluyoruz.

İlk kez haklı ve haksız diye ayrımların peşine düşmüyoruz; dünyanın bir ucundakiyle yanıbaşımızdakilere olan merhametimiz birbirine ilk kez bu kadar yakın.

***

İlla ki bu durum bir yere varacak ama varılan yer, eski yer olmayacak…

Bütün bu sesli ve sesiz hesaplaşmalarda, hayatta kalacağını garanti görüp kendi putlarını, iktidarlarını, iddialarını en onursuz şekilde, insan hayatının en önemli gündem maddesi olduğu şu günlerde çıkar hesaplarının en incesiyle kaos tasarısına atfen kalem oynatanların hali nicedir?

Yarına çıkacağı ihtimali, bir ömre nispeten hiç olmadığı kadar düşükken vazifesine, borcuna, kul hakkına dair sorumsuz davrananların ve sadakatsizlik sergileyenlerin hali nicedir?

Herkesin kendini kızağa çektiği ve en azından bir parça daha aciz hissettiği şu günlerde  “hayatta kalma” ihtimaline karşı zulüm gardını düşürmemek ve güçlü görünmek pahasına kibrini, merhamet, edep ve haysiyet yoksunluğunu diri tutmak için gayret edenlerin hali nicedir?

İnsanlarla devam eden kimi diyaloglar, sosyal medyadaki lakaytlık, dünya hallerinden kimi kesitler, dehşete düşüren ve yaşanılan bütün ilklere karşı duyarsızlaşmayı ortaya koyan ahir zaman ibretlikler değil de nedir?

Bu zamanlar kayda geçmesi bakımından önemli.

Kalem ehli, zamandan notlar çıkarmalı. Cereyanları gözlemlemeli, sebepleri ve sonuçları kayıt düşmeli, eşit mesafeden ve kendi çıkarını düşünmeden değerlendirmeli. Sıradanlığın aşıldığı, sair'in saltanatının yıkıldığı zamanlarda kalemin dürüst hafızasına muhtacız.

Zamanın sorumluluğunu taşıyoruz. Hayatta kalsak da kalmasak da bu değişmiyor.

Bütün çabamız, eğitimin, tecrübenin, tekâmülün aksamaması için olmalı. İnanan için bugünle dün arasında fark vardır ama bugünle yarın arasında fark yoktur. Bugün için duyulan endişe yarın için de duyulmalıdır. Yıkım değil inşa için…

İlla ki bu durum bir yere varacak ama o yer, eski yer olmayacak…

Bütün bu ilklerin, hayatımızın, dünyanın, nimetlerin, insanlığımızın kıymetini bilmeye ihtiyacımız var.

***

Künye: Eski Türkçeden günümüze gelen bir kelime olan ilk, zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı; herhangi bir şeyin en önde olanı, önce geleni; birinci olarak, en başta anlamlarına gelir. (TDK Türkçe Sözlük)