İmrenmek

-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-

Hastalık/salgın ayarlı hayatlardan kesitlerin takibini yaparken, İtalyan yönetmen Francis Ford Copolla'nın Fatiha Suresi'nin mealini aktardığı ve bu mealin insanlığı ne kadar ilgilendirdiği hakkındaki konuşması, Korona salgınının başlangıcından itibaren paylaşılan birçok görüntü arasında kenara ayırdıklarımdan oldu.

Copolla'nın konuşması, 5 Aralık 2015'de Marrakech Uluslararası Film Festivali'ndeki konferansından bir kesit. O tarihlerde yeterince fark edilmedi. Müslümanların gündemine taşınması, hastalığın toplumlara yaşattığı dalgalanma sonucu, her geçen gün İslam'dan etkilenen veya Müslüman olanların sayısındaki artış sayesinde oldu.

Yine de Copolla'nın Fatiha Suresi'ni anlatmasını ve İslam'a yönelik övgüsünü etkileyici bulup bir kenara ayırmam, salgın sebebiyle kendimizi çaresiz hissetmemiz ya da yılın ilk yarısında Korona sebepli ölümlerin sarsıntısıyla Batılıların Müslümanlaşma eğilimiyle ilgili değildi. Beynelmilel bir ortamda, yüksek sanat talipleriyle bir aradayken o dünyada yer bulması zor bir din algısından söz etmek ve yetinmeyip övmesine duyduğum imrenmeden ve bu hareketinin neticesinde hiçbir eleştiriye maruz kalmamasını etkileyici bulmamdandı.

Türkiye'de yapılan kimi film festivallerinde büyük ödül almış bir yönetmeni, sahnede ötekileştirmek ve küçük düşürmeye kalkışmak gibi açmazlarla karşılaştırınca Copolla'yı müdahalesiz konuşturan ortam daha önemli hâle geliyor. Bizdeki ama bizden olmayan ötekileştirici zihniyet, Copolla'yı aynı ödül sahnesinde İslam sempatizanı cümlelerle ağırlamak durumunda kalsaydı nasıl bir tavır takınırdı? İşte bu merak edilesi bir şey.

İlkini 1972'de çektiği The Godfather: Baba film serisiyle tanıyor dünya Copolla'yı. Bu tür filmleri sevin ya da sevmeyin, her çevreden kabul görerek sinema eleştirmenlerinin ve izleyicilerin ortak övgüsünü alarak, zor yakalandığı bilinen bir takdirin sahibi oldu. Yönetmenin içinde yaşadığı toplumdan yola çıktığı, psikososyal göndermeleri güçlü bir mafya filmidir Baba.

Hem İtalyan hem de Hollywood sinemasına ayar getiren bir yönetmen olarak herkesin bildiği bir iş ortaya koymak, ticari sinemanın yükseldiği bir devrede kolay iş değildi. Bu çok yönlü saygınlık, Copolla'yı sinema dünyasında tekil bir otoriteye dönüştürüyor demek aşırı sayılmaz. Camiadaki yeri, kolay bükülemeyen bileğiyle söylemde özgürleşme ve düşündüğünü istediği gibi ifade etme ayrıcalığına sebep olmuş ki Batı medyasının istediği zaman sudan sebeplerle de olsa “işini bitirmek” istediği birini herhangi bir rezalete ortak etmesi düzeneğinden payını almadı en azından.

Kapsamlı uluslararası sanat organizasyonları, kimi fikrî oluşumların gösterilmesi ve anlaşılması için önemlidir. Ne yazık ki özellikle son çeyrek yüzyılda insan fıtratına ters ve insanlığı çileden çıkaran fikirleri benimsetmek üzere çok büyük festival ve benzer organizasyonlar yapıldı. Salgına rağmen bu türden kapsamlı uluslararası sanat organizasyonlarının sürdürülmesi için özel gayretler devam ediyor. İnsanları kural tanımazlığa ve infiale meyleden fikrî güdümlemeler kalabalığında, iyi ve güzel birkaç cümle elbette gerektiği kadar dikkate alınamıyor. O iyi ve güzel şeyleri söylemek için, çirkin ve kötünün yürüdüğü yoldan yürümek gibi bir açmazla boğuşmalısınız üstelik. Bu türden yürüyüşlerin fedakârlık mı yoksa büyük tuzaklar için bir potansiyel bir ava dönüşme yolculuğu mu sorusunun zannımca kesin bir cevabı henüz yok. Her halükârda bir sırat temsili gibi geliyor bana. Düşersen yanarsın…

Bir süredir dünya düzensiz bir tansiyonun esiri. Tehlikeli siyasetin, soğuk ve sıcak çatışmaların, matruşkavari devlet yapılanmalarının sarmalındaki dünyada, gerçek ve kurgunun ayrışmazlığında, perdede gerçekliğin temsili kurgular üreten toplum kahramanı Copolla'nın, sıratın neresinde durduğunun belki de hiç farkında olmayarak Allah'ın kelamına gönderdiği selam, en azından imrendiriciydi. Pazarlıksız, sade, tantanadan uzak, maksadı hasıl eden cinsten…

***

Künye: İmrenmek, beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak; Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek anlamlarına gelmektedir.