İNEK
Bizde seni kendi halinde yaşayan, kimselere zararı dokunmayan, tek amacı insanlar için et ve süt vermek olan masum bir hayvan olarak bilirdik. Meğerse gizli işler peşinde koşup, ozon tabakasını delmek ve insanlığın sonunu getirmek için uğraşırmışsın. Geç olsa da hakikati gördük ve senin gizli emellerini öğrendik, İnek!
Gün geçmiyor ki tuhaf bir haber gündemi
meşgul etmesin. Medya araçlarıyla insanların algıları şekillendirilmesin. Kendilerini
dünyanın sahibi ve düzenleyicisi olarak gören küreselcilerin yeni hedefleri
inekleri yok etmek. Gerekçeleri ise ineklerin metan gazı çıkararak ozon
tabakasına zarar vermeleri ve dünyanın sonunu getirecek olmaları.
Bu bir akıl tutulması mı yoksa bugüne kadar
fark edilmemiş bilimsel bir hakikat mi birazdan öğreneceğiz. Şimdiden bu
görüşün arkasına takılıp “ineklere ölüm”, “kahrolsun inek faşizmi” “ineksiz bir
dünya” sloganları, modern başkentlerde dillendirilmeye başlandı bile. Zavallı inekler, başlarına geleceklerden habersiz
kırlarda ve ovalarda otlamaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar hayvan popülasyonunun
yoğunluğu veya ineklerin çıkardığı gazlar nedeniyle ölen birilerini duymadım.
Gaz sıkışması yüzünden patlayan bir ahır da bilmiyorum. Ama metropollerdeki
hava kirliliğinin insan ölümlerinin sorumlusu olduğuna dair haberlere tüm haber
kanallarından ulaşabilirsiniz.
Tuhaf olan başka bir çelişki ise bu
tezleri ortaya atan insanların ozon tabakasına en fazla karbondioksit
salınımını yapan ülkelerde yaşıyor olmaları ve kendi ülkelerinin dünyayı
kirleten politikalarına karşı bir eleştiri getirmemeleri. Climate Trace
isimli çevre örgütünün verilerine göre dünyaya en fazla karbondioksit salınımı
yapan üç ülke sırasıyla Çin (% 26,16), Amerika (% 12,65) ve Hindistan (% 7,25).
Aynı araştırmanın en fazla hava kirliliğine yol açan sektörlerle ilgili
verilerine göre, en fazla kirliliğe yol açan üç sektör sırasıyla, Enerji (%
27,04), Üretim-İmalat (% 18,77) ve Ulaşım (% 14, 17) (https://www.climatetrace.org/inventory#sector).
EPA’ya (United States Environmental Protection
Agency) göre ortalama bir binek araç (otomobil) yılda 4.6 ton karbondioksit
yayıyor. Havaya tonlarca karbondioksit salan otomobiller, uçaklar, gemiler,
fabrikalar, enerji santralleri, kömür madenleri, geri dönüşüm tesisleri ve arıtma
tesisleri değil inekler küresel ısınmanın suçlusu öyle mi? Kusura bakmayın ama
buna inanmıyoruz ve asıl niyetinizin ne olduğunu biliyoruz.
Nath (2011) araştırmasında Twigg (1979;
1986) tarafından öne sürülen görüşleri inceler. İnsanların besin tercihlerini
yapısalcı bir şekilde analiz eden Twigg’e (1986) göre, cinsellikle kırmızı et
tüketimi arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Tüm kültürler için geçerli olmasa
da et tüketimi ile erkeklik davranışları arasında bir ilişki bulunmaktadır
(Twigg’den aktaran, Nat, 2011). İnekler üzerinden yürütülen bu algının asıl
amacının insanların beslenme ve üreme sağlığını bozmak olduğunu düşünüyorum.
Küreselcilerin dünya nüfusuna dair takıntılarını da biliyorsanız işin arka planını
anlamış olursunuz.
Tek amaçları dünyanın daha temiz ve
yaşanılır bir yer olmasını sağlamak olan sevgili iyi niyetli küreselcilere
tavsiyem, şayet bu tavırlarında samimi iseler ineklerden önce dünyadaki araç
sayısını, enerji tüketen elektronik alet sayısını, fabrika sayısını, nükleer
santrallerin sayısını azaltsınlar. Allah’ın kâinatta var ettiği ekosistemi ve
dengeyi bozmak için uğraşmasınlar.
Yazıma bir ayetle son vermek istiyorum. Yüce
Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruyor; “Sizin için hayvanlarda da alınacak ders vardır. Size onların
karınlarında oluşan nesneden içiriyoruz; onlardan sağladığınız başka birçok
fayda da var, onlardan yiyecek sağlıyorsunuz. Onların üzerinde ve gemilerde
taşınıyorsunuz” (Mü'minûn Suresi- 21-22).
Vesselam…