04 Kasım 2021

​İNEK

Bizde seni kendi halinde yaşayan, kimselere zararı dokunmayan, tek amacı insanlar için et ve süt vermek olan masum bir hayvan olarak bilirdik. Meğerse gizli işler peşinde koşup, ozon tabakasını delmek ve insanlığın sonunu getirmek için uğraşırmışsın. Geç olsa da hakikati gördük ve senin gizli emellerini öğrendik, İnek!

 

Gün geçmiyor ki tuhaf bir haber gündemi meşgul etmesin. Medya araçlarıyla insanların algıları şekillendirilmesin. Kendilerini dünyanın sahibi ve düzenleyicisi olarak gören küreselcilerin yeni hedefleri inekleri yok etmek. Gerekçeleri ise ineklerin metan gazı çıkararak ozon tabakasına zarar vermeleri ve dünyanın sonunu getirecek olmaları.

 

Bu bir akıl tutulması mı yoksa bugüne kadar fark edilmemiş bilimsel bir hakikat mi birazdan öğreneceğiz. Şimdiden bu görüşün arkasına takılıp “ineklere ölüm”, “kahrolsun inek faşizmi” “ineksiz bir dünya” sloganları, modern başkentlerde dillendirilmeye başlandı bile. Zavallı inekler, başlarına geleceklerden habersiz kırlarda ve ovalarda otlamaya devam ediyorlar.

 

Bugüne kadar hayvan popülasyonunun yoğunluğu veya ineklerin çıkardığı gazlar nedeniyle ölen birilerini duymadım. Gaz sıkışması yüzünden patlayan bir ahır da bilmiyorum. Ama metropollerdeki hava kirliliğinin insan ölümlerinin sorumlusu olduğuna dair haberlere tüm haber kanallarından ulaşabilirsiniz.

 

Tuhaf olan başka bir çelişki ise bu tezleri ortaya atan insanların ozon tabakasına en fazla karbondioksit salınımını yapan ülkelerde yaşıyor olmaları ve kendi ülkelerinin dünyayı kirleten politikalarına karşı bir eleştiri getirmemeleri. Climate Trace isimli çevre örgütünün verilerine göre dünyaya en fazla karbondioksit salınımı yapan üç ülke sırasıyla Çin (% 26,16), Amerika (% 12,65) ve Hindistan (% 7,25). Aynı araştırmanın en fazla hava kirliliğine yol açan sektörlerle ilgili verilerine göre, en fazla kirliliğe yol açan üç sektör sırasıyla, Enerji (% 27,04), Üretim-İmalat (% 18,77) ve Ulaşım (% 14, 17) (https://www.climatetrace.org/inventory#sector).

 

EPA’ya (United States Environmental Protection Agency) göre ortalama bir binek araç (otomobil) yılda 4.6 ton karbondioksit yayıyor. Havaya tonlarca karbondioksit salan otomobiller, uçaklar, gemiler, fabrikalar, enerji santralleri, kömür madenleri, geri dönüşüm tesisleri ve arıtma tesisleri değil inekler küresel ısınmanın suçlusu öyle mi? Kusura bakmayın ama buna inanmıyoruz ve asıl niyetinizin ne olduğunu biliyoruz. 

 

Nath (2011) araştırmasında Twigg (1979; 1986) tarafından öne sürülen görüşleri inceler. İnsanların besin tercihlerini yapısalcı bir şekilde analiz eden Twigg’e (1986) göre, cinsellikle kırmızı et tüketimi arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Tüm kültürler için geçerli olmasa da et tüketimi ile erkeklik davranışları arasında bir ilişki bulunmaktadır (Twigg’den aktaran, Nat, 2011). İnekler üzerinden yürütülen bu algının asıl amacının insanların beslenme ve üreme sağlığını bozmak olduğunu düşünüyorum. Küreselcilerin dünya nüfusuna dair takıntılarını da biliyorsanız işin arka planını anlamış olursunuz.

 

Tek amaçları dünyanın daha temiz ve yaşanılır bir yer olmasını sağlamak olan sevgili iyi niyetli küreselcilere tavsiyem, şayet bu tavırlarında samimi iseler ineklerden önce dünyadaki araç sayısını, enerji tüketen elektronik alet sayısını, fabrika sayısını, nükleer santrallerin sayısını azaltsınlar. Allah’ın kâinatta var ettiği ekosistemi ve dengeyi bozmak için uğraşmasınlar.

 

Yazıma bir ayetle son vermek istiyorum. Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruyor; “Sizin için hayvanlarda da alınacak ders vardır. Size onların karınlarında oluşan nesneden içiriyoruz; onlardan sağladığınız başka birçok fayda da var, onlardan yiyecek sağlıyorsunuz. Onların üzerinde ve gemilerde taşınıyorsunuz” (Mü'minûn Suresi- 21-22).

 

 Vesselam…