10 Ağustos 2018

İnşaat, tarım, sıcak para: Ekonomi nasıl düzelecek?

Ekonomik sıkıntının büyüklüğü ortada. Bende bu konuda kısa sürede ekonomiyi oldukça rahatlatacağını düşündüğüm birkaç önerimi yazmak istedim. Sonuçta fakülte mezunuyum. İşletme bölümü diplomasına da sahip olduğumu, “Neden ekonomiye de girdin?” diye soracaklara, peşin bir cevap olarak belirteyim.

Önceliği inşaat sektörüne dayanan bir ekonomik büyümenin elbet bir gün durulacağını anlamak zor değildi. Üstelik birde borçlanmaya dayalı bir finansal anlayış, piyasaların riskini büyütmekteydi.

Rant dediğimiz az emekle çok para beklentisi, üretim anlayışımızı da tüketim anlayışımızı da bozdu.

Diğer sosyal değişim faktörlerinin de etkisiyle neredeyse hepimiz kendi çapımızda bir israf ve gösteriş trendi yakaladık.

Eğer algımızın ve davranışlarımızın bozulduğunu kabul etmez isek ve inşaat sektörünü kurtarma, borçlanmayı devam ettirebilmeye yönelik çareler ararsak hiçbir zaman gerçek çözüm bulumayız. Belki felaketin gecikmesi, ancak gecikmeyle birlikte gerçekleşeceği zamanki yıkımının büyümesi sağlanabilir.

Mevcut durumda konut fiyatları ve kiralar çok yükseldi. Satışlarda durma noktasına geldi. Hem üretici hem de tüketici şikâyetçi. İnşaatçıların beklentisi ise evlere şenlik. Gayrimenkul yatırım ortaklığı derneği (GYODER) vatandaşın çekeceği kredi faizinin yüzde 8'ini devlet karşılarsa piyasanın canlanacağı, önerisinde bulunmuş.

Geleyim kendi önerilerime. Türkiye'de konutta üretim o kadar çok oldu ki, talebinde daralması ile mevcut olan arz fazlası daha da arttı. Uzmanlara göre 2 milyona yakın konut fazlalığı oluştu. Şuanda hiç konut yapılmasa sırf İstanbul'da 2 yıl satışı karşılayacak kadar konut mevcut. Konutların satılmaması ise pek çok şirketin iflas etmesi manasına geliyor.

Devlet büyüklerime ve ekonomi yönetimine sesleniyorum. Ülkesini seven şu küçük sese kulak verin. Artık ekonominin lokomotifi değişmelidir. İnşaat sektörü değil, tarım üretimi ekonominin gövdesini oluşturmalıdır. İnşaatçılar tamamen iflas bayrağını çekmeden sektör değiştirmeli ve elde kalan konutlar ekonomiye kazandırılarak devlet için sıcak para sağlanmalıdır.

Devlet, kendi arazileri üzerinde en az iki büyük tarım kenti için proje oluştursun. Bu büyük tarım kentlerinin yönetimi için hisselerinin önemli bir kısmı devlete ait olacak şekilde anonim şirketler kurulsun. Sonra, inşaatçılar ve isteyen herkes için, konut karşılığı ortaklık hissesi verileceği ilan edilsin. Devletten para çıkmadan bütün fazla konutları devlet devralmış olsun.

Bu proje ile:

  • Devlet kasasından hiç para çıkarmadan milyonlarca konutun sahibi olacaktır. Sonra bu konutları, çok uygun bir şekilde 15-20 bin TL peşinat ve 300-500 TL taksitlerle, , hem de yarı fiyatına vatandaşa satışa sunabilir. Böylece çok uygun olduğu için yastık altındaki birikimler ve banka mevduatları ekonomiye kazandırılır. Oluşacak talep patlamasıyla, ilk etapta devletin bütçesine milyarlarla ifade edebileceğimiz sıcak para girişi sağlanır. Sonrada her ay düzenli olarak sıcak para akmaya devam edecektir.  Ayrıca piyasadaki konut fiyatları ve kira bedeli hızla düşeceğinden, vatandaşın rahatlamasıyla birlikte inşaat sektöründe ki şişkinlikte inmiş olacaktır.
  • İnşaatçılar iflas etmekten kurtarılmış olacaktır ve yeni iş alanları neden tarım olmasın? Kendileri bu işle ilgilenmek istemeseler bile, büyük tarım şirketlerine hissedar olarak sermayelerini kurtarmış olacaklardır. İsteyenler 2 sene bekleyerek kar payı almaya başlayabilir. İsteyenlerde, bu senetlerin satışı için oluşturulan özel borsada, hisselerini nakite çevirebilirler. Bu borsa sayesinde tarım hisselerine yatırım yapmak isteyen yabancı sermaye ülkeye giriş yapacaktır.
  • İnşaat sektöründen ayrılan istihdam gücü ise tarım kentlerine yönlendirilebilir. Zamanla özel ve devlet ortaklı yeni tarım kentleri projelendirmek mümkündür. Bu tarım kentlerinin bazılarında geleneksel tarım, bazılarında ise bir süre daha modern tarım teknikleri tercih edilebilir. Sürdürülebilir tarım ve mimari öne çıkarılmalıdır. Tarım kentleri için araştırma ve üretim geliştirme enstitüleri kurulmalıdır.
  • Tarım kentlerinde, birkaç sene içinde yüz milyonlarca tonluk ürün çıktısı beklenebilir. Doğal gaz ve petrol ihracatçısı ülkelerle, doğal gaz ve petrole karşılık sembolik düşük ödemeler ile tarım ürünü takasına dayalı, üretim teknolojisi ihracatçısı ülkelerle de yine aynı şekilde tarım ürünü takasına dayalı ticaret başlatılmalıdır. Tarım şirketlerinin üretim planlaması bu ülkelerin talebine göre yapılarak karlılık beklentisi yükseltilebilir. Hem böylece ülkemizin döviz stoğu da katlanarak yükselecektir.
  • Bu proje ile birlikte sadece göçmenlerin çalıştığı tarım kentleri de kurularak sosyal bir krize dönüşmek üzere olan mülteci sorunu da çözülecektir. Üstelik devlet elindeki konutlardan bir kısmını satışa sunmayarak, kadın sığınma evleri, yetimhaneler, yurtlar v.b. sosyal projelerde de kullanması mümkündür.
  • Bankacılık sektörü de bu projeden oldukça etkilenecektir. Kredilere olan talep düşeceği için faizlerde inecektir. Bankalar faize dayalı yüksek kazançlar beklemek yerine, öz sermayelerini arttırmak ve reel sektöre yatırım yapmak zorunda kalacaklardır.

 

Biliyorum ki bu önerim, sayfalar sürecek ayrıntılı açıklamalar gerektiriyor. Ben en güzel şekilde özetlemeye çalıştım. Elbette Allah daha doğrusunu bilir.

 

Diğer “israf ve gösteriş vergisi” üzerine olan daha küçük önerimi ise bir sonraki yazıya erteliyorum. İstiyoruz ki memleket kalkınsın ve insanımızın huzur içinde yaşamasını Allah nasip etsin. Âmin.