İnsanlığın kurtuluşu için çile çekenler 1
İnsanlığın kurtuluşu için çile çeken Allah’ın resullerinin hayatları ders alınacak olaylarla doludur. Allah, bu olayları bize aktarıyor ki insanlar olarak biz aklımızı başımıza alıp dünyada yaşadığımız sürece ayaklarımızı denk atalım; sağlıklı, mutlu olalım ve ahirette de kazançlı çıkalım. Çünkü insan olarak bizim hedefimiz; dünyada mutlu olmak ve ahirette de Allah’ın ödüllerini kazanmayı hak etmektir.
Kerim kitabımız, Hz. Yusuf’un
başından geçen olaylarla ilgili alınacak derslere dikkatimizi çekmektedir. Hz.
Yusuf’un dilinden ve şairin dizelerinden dinleyelim:
Çok çetin oldu edeplilik sınavımız
o anda,
Nefsimizle sınandık evlat olduğumuz
sarayda!
Eğer Rabb’imin rahmeti olmasaydı o
anda,
Kötülüğe bulaşmış, kanmış gitmiştim
ona!
Yırttı arkadan, yakalamak için
gömleğimizi,
Çıktı karşımıza tam o sırada
hanımın beyi!
Hz. Yusuf evlatlık olarak büyüdüğü
sarayda çok zor bir durumla karşı karşıya kalıyor ve büyüdüğü evin hanımı onu
iffetsizliğe çağırıyor. O da kadına şunu söylüyor: “Beni besleyip büyüten, bana
iyi davranan efendime nasıl hainlik ederim. Sizin bu isteğinizi yerine
getirirsem hem efendime hainlik etmiş hem de Allah’a karşı bir suç işlemiş
olurum.” Eğer Allah, rahmetiyle ona yardım etmeseydi, o da kadının isteğine
uyar kötülüğe ve fuhşa bulaşmış olurdu. Allah’ın resullerinin bir yönü de insan
olmalarıdır. Bu nedenle eğer Allah onları maddi ve manevi olumsuzluklardan
korumazsa onlar da yanlış yapabilirler. Yani resullerin ismet (günahsız) sıfatı
Allah’ın korumasıyla olmaktadır.
Durumu kurtarmak için yardım istedi
eşinden:
Dedi: “Eşine kötülük edenin cezası
olmalı zindan!”
Hz. Yusuf, kadının elinden
kurtulmaya çalışırken kadının beyi o sırada içeri girer. Kadın hemen suçunu
örtbas etmek; saray yaşayışının onurunu kurtarmak; böyle bir aşağılık duruma
düşmemiş olmak - en azından böyle görünmek için - için kocasına şunu söyler:
“Eşine kötülük edenin cezası zindana atılmak olmalıdır.” diyerek kendini temize
çıkarmaya çalışıp Hz. Yusuf suçsuz olduğu halde; ona iftira edip
cezalandırılmasını istemekten çekinmez. Ancak kadın bilmez ki Allah Hz. Yusuf’a
(mazluma) yardım edecek ve Hz. Yusuf’u temize çıkarıp ona makam verecektir.
Aziz, karısının bu sözünü önemsemez ve karısının mı, evlatlığının mı suçlu olduğu
konusunda şüpheye düşer. Yani karısının söylediğinin inandırıcı
olmayabileceğini düşünür.
Çıktı o sırada akrabalarından bilge
biri,
Kolaydır, suçluyu bulmanın yolu
dedi:
“Yırtılmışsa arkadan gömlek
eşinizdir suçlu,
Önden yırtılmışsa gömlek; suçludur
delikanlı!
”Kim kaçmış, kim yakalamaya
çalışmış sırtından!
Gördü uzman yırtıldığını gömleğin
tam arkadan!
Uzman olan akrabaları, azize
dönerek; merak etmeyin şimdi kimin suçlu olduğunu anlarız.
Adam, gömleklerini inceledi ve şunu
söyledi: Efendim, bakın gömlek arkadan yırtılmış; bu da bize delikanlının
kaçtığını; hanımının da onu arkadan yakalamak için gömleğine asıldığını ve
gömleği yırttığını gösterir. Kadının kocası ve akrabası olan bilge adam,
gömleğin arkadan yırtıldığını açıkça görünce kadının suçlu olduğu ve
delikanlısını kovaladığı kanıtlanmış oldu.
Dedi kocası: “Bu siz kadınların
tuzağıdır;
Gerçekten de sizin tuzağınız çok
büyüktür!”
Kocası durumu anladı ve şunu
söyledi: “Yusuf, sakın bundan söz etme! Hanım, sen de büyük bir günah işlemişsin,
günahından tövbe et, bağışlanmanı dile!”
Başladı dedikoduya şehrin sosyete
kadınları:
“Delikanlısının nefsini istemiş
azizin karısı!”
“Aşkından yüreğinin zarı çatlamış
olmalı,
Aklı gitmiş başından, kadın
çıldırmış besbelli!”
Bunu duyan şehirdeki yüksek sosyete
kadınları azizin karısını ayıplamaya ve küçümsemeye, kınamaya başlamakla
birlikte kendileri de saraydaki bu delikanlının güzelliğine ilgi duymaya
başladılar. Hz. Yusuf’un güzelliğinin karşısında hayran kaldıkları için ondan
yararlanmaya çalıştılar ve bu amaçla sataştılar.
İnşallah, önümüzdeki hafta aynı
konuda yazımıza devam edeceğiz.