15 Ekim 2016

Irak mutlaka parçalanacak

Filistin Devleti, ABD planı
11 Eylül 2001 darbesi”ni, Filistin'in “devlet” statüsüne kavuşturulması maksadına bağlı Amerikan siyasetine bir mukabele ve gözdağı olmak üzere Siyonistlerin gerçekleştirmiş bulunduğu gerçeği, bugün kalburüstü her Amerikan siyasî şahsiyeti tarafından bilinmektedir. Fakat resmî ağızdan bu gerçeğin izhar olunmasını beklemek beyhûdedir. Zira bu takdirde Amerika'nın ödemeye mecbur kalacağı bedel, her türlü tasavvurun üstündedir. Bu ülkenin siyâsî ve iktisâdı hayatının bir numaralı hâkimi Siyonistlerdir.

Amerika, tecâhül-i ârifâne, yani bilip de bilmemezlikten gelme yolunu tutmaya mecburdur. Fakat bu durum, ilânihâye devam edemez. Şimdiki halde perde arkasında ve bir Soğuk Harp suretinde başlamış olan Yahudi-Amerikan karşıtlığı yakın bir gelecekte su yüzüne çıkacak ve Amerikan siyasetinin buna göre yeniden şekillendiği görülecektir.

Bu gelişme Türkiye'yi, Ortadoğu'da rahatlatacak ve -ihtimal- kolaylıkla bir süper güç haline getirecektir.filistinde araplar ve turkler

Uzağa gitmeden, daha geçenlerde futbol sahasında kazandığımız bir başarının dünyanın en az elli ülkesinde Türkiye'dekine benzer bir heyecan husule getirdiğini hatırlamak, Türkiye'nin başka milletler üzerinde tarihten gelen te'sir ve itibarını anlamak hususunda kâfidir, sanırız. Türkiye'nin bu itibarı kullanmasının yakınlığı ve manevî karşıtlık sebebiyle AB'yi tedirgin edebileceği halde, böyle bir şey Amerika için mevzubahis değildir. O, yalnızca ekonomik menfaat sâikıyla hareket eder. Bu keyfiyeti, Ortadoğu'da zaafa uğratan İsrail faktörü artık devreden çıkacaktır.

Zannımızca Amerika'yla birlikte hareket etmek hususundaki tereddütler geçmişteki tatbikatların zihinlerde husûle getirdiği te'sir sebebiyledir. Yakın bir gelecekte vâkî olacak zikrettiğimiz değişikliği nazar-ı dikkate almayanlar, Türkiye'yi büyük bir bedel ödemek mecburiyetinde bırakmış olacaklardır. Türk siyasetinde faal bütün yerlilerin bu noktayı teemmül etmeleri gerektir.

Yahudiler, nasıl 19. asır nihayetleriyle, 20. asır başında “süper güç'lük vasfını kaybetmeye başlayan İngiltere'den, bu vasfı iktibâsa namzed gördükleri Amerika'ya intikal etmişlerse, bugün de Amerika'dan Çin'e intikal etmeye başlamışlardır. Çünkü Çin, dünyanın gelecekteki patronluğuna aday görünmektedir. Bunun gerekçesini burada zikretmek de mevzumuz harici olmakla birlikte, Amerika'nın Afganistan'a yerleşmek hususundaki musırâne hareketlerinin temel sâikının bu olduğuna işaret etmekle iktifa edelim. Burada sanayide inkişaf etmiş olan bir milyar nüfuslu Hindistan'ın kontrol edilmesi gayesini de göz ardı etmemeliyiz.

Siyonizmin, Yahudi-Amerikan çatışması neticesinde bundan sonraki hedefi Amerika'yı ayakta tutan birtakım büyük şirketleri çökertmek ve Amerika Birleşik Devletleri'ni kabil olduğu nisbette üçe-beşe bölmeye çalışmaktan ibaret olacaktır.

ABD en iyi “partner”
-Amerika'nın öteden beri Ortadoğu'da temerküz eden enerji kaynaklarını kontrolü altına almak istediği malûmdur. Ancak bunu Suudi Arabistan misalinde olduğu gibi yerli bir partner (ortak) bulmadan yapması imkânsızdır. Türkiye stratejik mevkii, tarih mirası ve yetişmiş insan sayısı itibariyle Amerika için en ideal partnerdir. Buna Türkiye'nin geleceğini müstakbel menfaati için tehlikeli gören İsrail engel olmakta ve bu faktör gerek bizde ve gerekse Amerika da-ki tereddüt ve iradî tutuklukların sebebini teşkil etmekteydi. Siyonizm, âdeta bir kara kedi gibi Türk-Amerikan menfaatlerinin Ortadoğu'daki paralelliği arasına girmiş ve gelişmeleri kendi menfaati istikametine tevcih hususunda mâhirâne bir rol oynamıştı. Fakat-bu durum yakın bir gelecekte değişeceğinden Türkiye'nin Amerika'yla, beraber hareket etmesi müstakbel menfaati açısından son derece de verimli olacaktır.

-Amerika'nın Ortadoğu siyasetinde en yakın bir zamanda gerçekleşeceği anlaşılan hareketlerinden biri de Irak operasyonudur. Irak, Musul Meselesi dolayısıyla bizim için hayatî ehemmiyeti haiz bir ülkedir. Türkiye'nin burada yukarıda izah edildiği üzere “tarihî hakları” mevcuttur.

Türk siyasileri taraftar olsalar da, olmasalar da bu iş gerçekleşecektir. O halde buna bîgâne kalmakla elde edilebilecek hiçbir şey yoktur. Ama taraftarlık bize, Musul üzerindeki tarihî hataları telâfi şansını bahşedebilir.

ecevit

Bugün Türkiye'de mevcut hükümeti çökertmek istikametindeki hareketin temek saiki budur. Azınlığa düşmüş bugünkü hükümet Irak konusunda ABD ile anlaşmazsa yakın bir gelecekte, Irak'taki Amerikan operasyonuna taraftar olacak bir hükümet kurulacak ve o hükümet Musul'dan sağlanacak avantajlarla itibarlı hâle getirilecektir. Tıpkı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasıyla, Ecevit'in yıldızının parlaması hadisesi gibi, bu defa da yeni bir kadronun itibarlı bir hale getirilerek seçimden birinci parti olarak çıkması sağlanacaktır.
Şimdilik siyasi partilerden bu muhtemel sonucu kavramış olarak görünen birinin lideri, muhtemel bir Irak operasyonu sırasında başbakan olmak istediği beyanıyla Amerika'ya göz kırpmaktadır. Bize göre önümüzdeki seçimlerden sonra teşekkül edecek iktidarı büyük nispette şu tarihî gelişme belirleyecektir ve bundan dolayı kuvvetle muhtemeldir ki, Türkiye'de beklenen seçim Irak Operasyonu'ndan sonraya kalacaktır.

Musul Meselesinin geleceği

Irak yakın bir gelecekte mutlaka parçalanacaktır. Bu artık yıllarla değil, aylarla ölçülecek bir hâdisedir. Zannımızca Amerika yukarıda izah edilmiş olan 1983 yılındaki plan üzerinde yürümektedir.

Böyle bir operasyondan Kuzey Irak'taki Kürtler'in müstakil bir devlet olarak çıkma ihtimalini derpiş ederek, bu operasyona karşı tavır almak, Türkiye için yanlıştır. Doğru olan, hududu, Misak-ı Millî'ye göre düzelterek Kürtlerle birlikte Kerkük Türklüğünü de içine almaktır. Kuzey Irak'taki Kürt siyasî oluşumunun bertaraf edilebilmesi için en müessir çare budur.

Musulda ilk petrol kesfi
Musul'da ilk petrol keşfi

Bunun yanı sıra özbeöz malımız olan Musul petrollerini, Amerika ile birlikte işleterek Türkiye'nin mâkûs talihi değiştirilmelidir. Bunu başaranlar, Türk siyasetinde Süreyya yıldızı gibi parlayacaklardır. Çünkü bu ülkede açlık tahammül sınırını çoktan aşmış bulunmaktadır. Böyle bir oluşum için, bir süper gücün menfaatiyle paralellik şarttır.

Türkiye gibi siyaseten küçültülmüş bir ülkenin en haklı davasını bile bir süper güce paralel düşmedikçe halli fasl edemeyeceği aşikârdır. Biz bunu yıllarca evvel “Musul Meselesi ve Irak Türkleri” isimli eserimizin genişletilmiş beşinci basımını nihayete erdirirken şu satırlarla ifade etmiştik:

“Musul Mes'elesi ve Irak Türklerinin geleceği Türkiye'nin geleceğine sıkı sıkıya bağlıdır. Alem-i İslâm'ın liderliğinden zorla istifa ettirilmiş olan Türkiye, bugün -bütün menfi şartlarına rağmen- millî, dînî ve tarihî şahsiyetine dönüş hareketi içindedir. Rusya'nın dağılması karşısında hazırlıksız yakalanan Türkiye, ister istemez kabuk çatlatmakta, Batı kulu idarecilerimiz bile kendilerini “Adriyatik'ten Çin şeddine kadar'' edebiyatına itibar etmek mecburiyetinde hissetmektedir.

Diğer taraftan, Âlem-i İslâm'da başsızlığının yetmiş yıldan beri ne felaketlere sebep olduğu ortadadır. Türkiye'nin terk ettiği liderlik makamı, yetmiş yıldan beri boştur. Eğer Türk Milleti bir gün geriye, yani tarihî misyona dönecek olmasaydı, kader O'nun yerine yeni bir tayin yapar ve Alem-i İslâm'ın liderliğini boş bırakmazdı.

Amerika'ya paralel yürümek mi? Zaten böyle bir durum olmasa, Türkiye bugünkü hududlarının dışına dönüp bakmaya bile cesaret edemezdi. Eğer bu sakim alışkanlık yıkılabiliyorsa ne süretle olursa olsun! Yahudi menfaati için küçültülmüş olan Türkiye'nin bir süper güce paralel düşmedikçe -hiç olmazsa bir müddet daha- en küçük hakkını bile kurtaramayacağına misal Kıbrıs'tır!

Osmanlı mirasının gayr-i âdil ve Siyonizmin menfaatine göre taksimi, asla payidar olamayacaktır. Ortadoğu'daki sıkıntılar ve istikrarsızlığın ilk meyvesi, Irak'ın parçalanması olacaktır. Zira tarihte hiçbir zaman bu nâm ile bir devlet mevcud olmamıştır. Irak'ın kapı önüne gelmiş olan parçalanma gerçeğini görmeli ve o gün için hazırlanmalıyız. Devlet ve millet olarak Musul ile gerektiği kadar alâkadar olduğumuz asla söylenemez!

Tuhaftır ki, bugün fuhuşla, rüşvetle sarsılan ahlâkî yapımızı, hiç olmazsa iktisâdı imkanlarla kurtarmayı kimse düşünmüyor? 1200 dolar milli gelir ortalamasıyla Türkiye resmen açtır. Bırakalım da bu sütbesüt Türk toprağının serveti, silah tüccarlarının kasasına akmaya devam mı etsin?

Yıllardan beri böyle bir davanın mevcûdiyetinden Türk Milleti'ni haberdar etmemiş olan müteselsil hükümetler gibi, bugünkü yazan, çizen, konuşan insanlar da bu elim kayıptan tarih önünde mesül olacaklardır!!. Dâvayı millete mâl etmedikçe, bir yere varamayız!..
Biz şuna inanıyoruz ki, Türk idarecileri her ne kadar gölgelerinden korkarlar ve Osmanlı mirasını reddederlerse etsinler, gelişen hâdiseler bu sakım tutumun değişmesini ânbeân mecbûrî hâle getirmektedir. Bunun için düşmanlarımız kâfidir, işte Bosna-Hersek, isterlerse alâkadar olmasınlar!.. Düşmanın faaliyeti Osmanlı mirasına sahip çıkmaya, bakınız Türkiye'yi nasıl icbâr ediyor!..
Musul da bir Osmanlı mirasıdır.

O da Kürt mes'elesine bir panzehir olarak ister istemez ele alınacaktır!.. Madem ki Irak'ın siyâsî bünyesi bu kadar hırpalanmıştır. Irak Türklüğü'nün kurtuluş esbâbının dâhil ve hâriçte günbegün olgunlaşması önlenemez!
İşte bugün, bu satırlarda ifadesini bulan, o beklenen gündür!.. Bunun mânâsı Irak'ın bir “Saatli Bomba” olduğu ve bu bombanın patlama ânının çok yakın bulunduğu gerçeğidir.

Devamı yarın...