19 Şubat 2017

İsrail vahşetinin arkasındaki Mesih planı nedir?

Tarihin dönüm noktaları hep bu topraklarda oldu. Kim bilir, belki bu durum milyonlarca yıldır devam ediyordur. Oysa Batılı tarih okumalarına göre en fazla 4-5 bin yıl önce insanlar mağaralarda boş boş çizimler yapıyordu. Hakikatin bu olmadığı er ya da geç elbette ortaya çıkacak.

 Filistin ise kaosun son 100 yıldır devam ettiği mahzun bir coğrafya. 20. yüzyıl, çatışmaların durmadığı ve hesapların tam ortasında Kudüs'ün yer aldığı bir yüzyıl oldu. Amerika'nın yeni Kralı Tramp'ın tahta geçişi vesilesiyle Siyonistlere verdiği sözlere bakılacak olursa Kudüs önümüzdeki süreçte daha fazla konuşulacak.

 İsrail'in vahşi terör eylemleri aslında dinsel hüviyete büründürülmüş ve tahrif edilmiş “tapınak rüyası” nedeniyledir.  Sürekli çatışma ve gerilim hali,  Mescid-i Aksa'yı yıkarak yerine Süleyman Tapınağı'nı inşa etmeyi ilahi bir görev bilen Mesiyanik Siyonizmin savunucuları için inançlarının doğruluğunu kendilerince ispat edebilmelerinin olanağıdır. Kudüs ve çevresinde, özellikle şimdilerde Gazze'de olanlar İsrail tarafından politik bir savaştan öte Tanrının sözünün doğru olup olmadığı üzerine bina edilen saldırılardır.

 Kudüs'te akan kanın gerekçesini sözüm ona “Mesih'in gelişini hızlandırmak” ve “Tanrıyı kıyamete zorlamak” adına yapılan çalışmalar oluşturuyor. Bu çalışmalar ise Süleyman Mabedi'nin yeniden inşa edilmesinde odaklanıyor. Esasen bugün Mesiyanik Siyonistlerin iddia ettikleri gibi Hz. Süleyman (a.s.)'ın inşa ettiği bina Siyon mabedi değil, tevhid inancı üzere bina edilmiş bir mesciddi. Dindar Siyonistler ve Evanjelikler, tarihinde iki defa yıkılan Süleyman Mabedi'ni, kaostan düzen meydana getirerek yeniden inşa etmek istiyor. Çünkü onlara göre Mesih'in yeniden gelişi bu mabedin inşasına bağlı. Ama mabedi yeniden inşa etmek o kadar kolay değil. Zira mabedin inşasına giden yol, Mescid-i Aksa'yı da içinde barındıran Harem-i Şerif'in yıkılmasından geçiyor.

 Bu yıkımın dünyayı “Üçüncü Dünya Savaşı”na sürükleyebileceği iddia ediliyor. Eğer başlarsa bu son savaşın kimyasal silahlarla yapılacağı kesin. Bu konuda Müslümanlar olarak hassas davranmak zorundayız. Kudüs'ü ve Kudüs'te yapılanları her daim gündemimize almak zorundayız. Dünya savaşlarının hemen arifesinde olup da dünyanın gidişatı ile ilgilenmemek büyük vebaldir. Türkiye'de Mirasımız Derneği gibi bu konu özelinde çok önemli çalışmalar yapan bir yüz akımız var ancak kamuoyu tehlikenin farkında değil.

 Bölgeyi ve dünyayı bu inanılmaz sıcak atmosfere sokan kabalacılar tarafından yazılan Mesih Planı, “Büyük İsrail Krallığı Projesi”nin ana haritasını oluşturuyor. Siyonistler için Mesih Planı'nın gerçekleşmesi demek, Yahudilerin ebedi dünya hâkimiyetine erişmesi ve yeni bir dünya demek. Onun içindir ki Siyonistlerin bu uğurda kurmadıkları gizli örgüt, kullanmadıkları uluslararası teşkilat kalmadı. Bu amaç için İncil ve Tevrat'ı bile çarpıttılar. Hatta kendi ideallerine hizmet eden bir mezhep yani Protestanlık'ı kurmayı bile başardılar.

 Siyonistler, İsrail topraklarının Tevratsal sınırlarını gösteren Arz-ı Mev'ud, yani sözde vaat edilmiş topraklara sahip olmak için hummalı bir çalışma içindeler. 1982 yılında yapılan Dünya Siyonist Kongresi'nde kararlaştırılan ABD'nin Irak'a saldırısı, kendilerine tarihi bir fırsat sundu. Arz-ı Mev'ud üzerinde bulunan ülkelerin zayıflatılması öncelikli hedefleridir. Bu ülkelerin en başında Türkiye geliyor. Suriye'de olanlara ve bizim son günlerde yaşadıklarımıza bir de bu gözle bakmakta fayda var.

 Özellikle Suriye'de olanlara baktığımızda önümüzdeki yıllarda çok daha fazla acıya, üstelik daha yakından şahit olacağımızı düşünebiliriz. Toprak ayaklarımızın altından kayıyor ve zaman daralıyor. Bu konuyu ele almaya devam edeceğiz nasipse.

SEYYAH KİME DENİR?

 İlk çıktığım seyahat yedi yıl sürdü. 1000 fersahtan fazla yürüdüm, sonra saymayı bıraktım. Bahreyn'den çıkıp Mısır'a kadar yürüdüm, sonra yaya olarak Suriye'ye gittim. Ramallah'tan Şam'a, Şam'dan Antakya'ya, Antakya'dan Tarsus'a geçtim ve oradan Humus'a geri dönüp Rakka'ya gittim ve oradan da Irak'a gitmek üzere gemiye bindim. Bütün bunları yaptığımda henüz yirmi yaşımda bile değildim. 

(Ebu Hatim er-Razi, Yıl 890)

 

MESAJLAR

 

  • Roma, bilinen tarihin en vahşi sahnesidir. Sadece Traianus onuruna düzenlenen oyunlarda en az 5 bin insan ve 10 binden fazla da hayvan kolezyumda katledilmişti.

 

  • Kimyasal tarım ve melez tohumlama, toprağa ve Rabbimizin diğer emanetlerine büyük zararlar veriyor.

 

  • Kirli sudan kaynaklanan nedenlerle 11 Eylül'de Amerika'da ölen insanların 8 katı kadar insan “her gün” ölüyor. Kimin umrunda?

 

DİL KÖŞESİ

 

  • Türkiye Türkçesindeki “gelmek” sözcüğü Türkmen Türkçesinde de “gelmek” iken Azeri Türkçesinde “galmak”, Özbek Türkçesinde “kelmak”, Uygur Türkçesinde “kalmak”, Kırgız Türkçesinde “kelü” ve Kazak Türkçesinde “kelüv”dür.

 

  • Osmanlı Türkçesindeki “fırka " kelimesini Fransızcadaki "parti" kelimesi ile değiştirince Türkçeleştirdik zanneden zavallılara kıymet vermeyin.

 OKUNASI KİTAPLAR

 

  • İlerlemenin Kısa Tarihi, Ronald Wright
  • İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog - Galileo Galilei
  • Ortaçağ'da İslam ve Seyahat, Bir Alim Uğraşının Tarihi ve Antropolojisi – Touati Hourai