İsrail'in Filistin politikaları: Yahudileştirme, geri dönüş hakkı ve apartheid
İsrail, 1948'de kurulmasından bu yana Filistin topraklarını Yahudileştirme, Filistinlilerin geri dönüş hakkını gasp etme ve Filistinlilere karşı apartheid uygulamaları sürdürme gibi politikaları izleyerek Filistinli halkın kendi topraklarında özgür ve eşit bir şekilde yaşama hakkını elinden almaya çalışmaktadır.
Yahudileştirme
İsrail'in Yahudileştirme
politikaları Filistin topraklarını demografik, coğrafi ve kültürel olarak
Yahudileştirmeyi amaçlamaktadır. Bu, İsrail’in Filistin topraklarında
gerçekleştirdiği politikaların temelini oluşturan önemli bir kavramdır.
Demografik, coğrafi ve kültürel boyutlarda Yahudileştirme çabaları
Filistinlilerin topraklarından uzaklaştırılmasını, toprak isimlerinin
değiştirilmesini ve Yahudi kültürünün baskın hale gelmesini amaçlamaktadır.
Demografik Yahudileştirme
Filistin topraklarını Arap nüfustan arındırarak tümüyle Yahudilerin yaşadığı
bir bölge haline getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla İsrail, Filistinlilerin
topraklarından sürülmesi, göç ettirilmesi ve öldürülmesi gibi yöntemlere
başvurmuştur.
Coğrafi Yahudileştirme Filistin
topraklarının isimlerinin değiştirilmesi dahil Arap aidiyetinden çıkarılarak
tümüyle Yahudi toprağı haline getirilmesi çalışmalarını içermektedir. Bu amaçla
İsrail Filistin şehirlerine, köylerine ve sokaklarına Yahudi isimlerini
vermektedir.
Kültürel Yahudileştirme ise
Filistin topraklarının Arap-İslam kimliğinin tümüyle yok edilerek yerine tam bir
Yahudi kültürel kimliği hakim kılınmasını hedeflemektedir. Bu amaçla İsrail,
Filistin topraklarında Yahudi dini ve kültürel kurumları inşa etmekte,
Filistinlilerin kendi kültürlerini ve geleneklerini yaşamalarını
engellemektedir.
Günümüzde İsrail'in yerleşim
politikaları ve Filistin topraklarında genişleyen yerleşim birimleri
Yahudileştirme politikalarının devam ettiğini göstermektedir. Uluslararası
toplum bu politikaların barış sürecini zorlaştırdığını ve Filistin halkının
haklarını ihlal ettiğini belirtmektedir. Bu durum Orta Doğu'daki siyasi
gerilimi artırmakta ve süregelen çatışmaların çözümünü zorlaştırmaktadır.
Geri Dönüş Hakkı
Filistinlilerin geri dönüş hakkı
1948'de İsrail'in kuruluşu sırasında evlerinden ve topraklarından sürülen
Filistinlilerin kendi topraklarına geri dönme hakkıdır. Bu hak BM Genel
Kurulu'nun 1948 tarihli 194 sayılı kararı ile tanınmıştır. Ancak İsrail bu
kararı uygulamayı reddetmiş ve Filistinlilerin geri dönüşünü engellemek için
çeşitli politikalar uygulamıştır. İsrail uluslararası kararlara rağmen
mültecilerin geri dönüşüne engel olmaktadır. Bu durum Filistin meselesindeki
çözümsüzlüğün ve süregelen insanlık dramının bir göstergesidir.
Bu politikalar arasında
Filistinlilerin topraklarına geri dönmelerini zorlaştıran yasalar,
Filistinlilerin geri dönmeleri durumunda kendilerine tazminat ödemeyi reddetme,
Filistinlilerin geri dönmeleri durumunda onları vatandaşlıktan çıkarma ve
Filistinlilerin geri dönmeleri durumunda onları güvenlik gerekçesiyle tehdit
etme gibi uygulamalar bulunmaktadır. Geri dönüş hakkı barışçıl bir çözüm için
önemli bir unsurdur ve İsrail'in bu konuda uluslararası hukuka uyması ve
Filistinlilere adalet sağlaması gerekmektedir.
Apartheid
İsrail'in Filistinlilere karşı
uyguladığı ayrımcı politikalar zaman zaman apartheid olarak
nitelendirilmektedir. Apartheid terimi Güney Afrika'daki ırk ayrımcılığı
rejimini tanımlamak için kullanılsa da günümüzde İsrail'in Filistin
politikalarına da atıfta bulunmaktadır.
Apartheid bir ırksal grubun diğer bir ırksal grup üzerinde hakimiyet
kurmak, bu hakimiyeti sürdürmek ve sistematik olarak onlara baskı yapmak
amacıyla işlediği insanlık dışı eylemler olarak tanımlanmaktadır.
İsrail, Filistinlilere karşı
uyguladığı politikalar ile Yahudilere ve Filistinlilere yaşamın hemen hemen her
alanında farklı muamele etmekte, ayrımcı yasal rejimleri sürdürmekte ve
uluslararası hukuka aykırı davranmaktadır. Bu durum, İsrail'in apartheid uyguladığını
gösteren önemli bir göstergedir. Filistinlilere yönelik uygulanan politikaların
ırk ayrımcılığına dayalı olduğu ve uluslararası hukuka aykırı olduğu iddia
edilmektedir.
Uluslararası toplum, İsrail'in bu
politikalarının insan hakları ihlallerine yol açtığını, ayrımcılığa dayalı
olduğunu ve Filistinlilere eşit haklar tanınması gerektiğini belirtmektedir.
İsrail'in bu konudaki politikaları barışın sağlanmasını engellemekte ve
bölgedeki istikrarı tehdit etmektedir.
Güncel Gelişmeler
Bugün halen devam eden Gazze
savaşı haricinde de İsrail'in Filistin politikaları son yıllarda daha da
sertleşmekteydi. İsrail, Filistin topraklarında yerleşim faaliyetlerini hızlandırırken
Filistinlilerin direniş hareketlerini de daha sert şekilde bastırmaya
çalışmaktadır. Bu çerçevede İsrail 2023 yılında, Batı Şeria'da 1.500 yeni
yerleşim birimi inşa etme planını açıkladı. Bu plan uluslararası toplum
tarafından şiddetle kınandı. Ayrıca İsrail, Filistinlilerin direniş
hareketlerini bastırmak için Batı Şeria'da sokağa çıkma yasakları, ev yıkımları
ve tutuklamalar gibi uygulamaları yoğunlaştırdı. Bu uygulamalar Filistinliler
arasında büyük öfke ve hayal kırıklığına yol açtı.
Gelecek Beklentileri
İsrail'in ırkçı ve kibirli politikaları
Filistin-İsrail sorununun çözümünü zorlaştırmaktadır. İsrail Filistinlilere
karşı uyguladığı baskıcı politikaları sürdürmeye devam ederse Filistinlilerin
direniş hareketleri daha da sertleşecektir. Bu durum bölgedeki gerginliğin
artmasına ve çatışmaların daha da şiddetlenmesine yol açabilir.
Filistin-İsrail sorununun
barışçıl bir şekilde çözülebilmesi için İsrail'in Filistinlilere karşı
uyguladığı baskıcı politikalardan vazgeçmesi ve uluslararası hukuka saygı
duyması gerekmektedir.