VF kat sol
VF kat sağ

02 Eylül 2015

İstanbul'da feyizli bir tekke :Aydınoğlu tekkesi

Eminönü ilçesinde eskiden ''Salkımsöğüt''olarak anılan semtte, Hocapaşa Mahallesinde, Alemdar ve Hüdavendigâr Caddelerinin kavşağında bulunan bir Hâlveti- Kâdiri tekkesidir.

Bugün sadece bahçesinin bir bölümü kalan Aydınoğlu Tekkesi, Saçlı Emir Tekkesi, Hasan Ünsî Efendi Tekkesi, İzzî Efendi Tekkesi ve Salkımsöğüt Tekkesi gibi birçok isimle anılmakta olan her ne kadar bir âsitane tekkesi olmasa da çoğu şeyhlerinin seçkin kişilikleri ile ve özellikle de Şeyh Mehmed Bedreddin İzzî Efendi'nin meşihatı döneminde (1893-1920) İstanbul'un en verimli tasavvuf merkezlerinden birisi olmuştur. 

II.Bayezid dönemi ulemâsından ve tekkenin meşâyihinden Tebrizli Muhyîddin Muhammed Efendi'nin lakabına izâfen bu dönemde tekke Tebrizli Muhammed Efendi'nin buraya yaptırdığı zaviye nedeniyle Saçlı Emir Zaviyesi adı ile zikredilmeye başlanmıştır.Tekkeye adını veren,burada şeyhlik yapan,semahanesine minber yaptırarak mescid haline getiren,ayrıca bahçesine şadırvan ve cümle kapısının yanına çeşme de yaptıran Aydınzâde Mehmed Efendi'nin lakabına nisbeten sonraları Aydınzâde  ya da ''Aydınoğlu Tekkesi'' diye tanınır olmuştur. Aydınzâde Mehmed Efendi'nin bir seyahat vesilesiyle şeyhlikten ayrılmasından sonra meşihat makamına geçen Hasan Ünsî Efendi uzun süre burada tam bir inziva hayatı yaşamış, sağlığında iken kendisinin yaptırdığı tekke haziresindeki türbeye defnolunduğu için de Hasan Ünsî Efendi'nin yaptığı işler ve verdiği emeklere binaen  tekke ''Hasan Ünsî Tekkesi'' adı ile de anılmıştır.1893-1920 yılları arasında tekkenin şeyhliğini yapan Mehmed İzzi Efendi meşihatı sırasında büyük emek ve çaba göstererek önce onarttığı ve sonra genişlettiği, b döneminin ilim,irfan ve tasavvuf merkezi haline getirdiği için onun adıyla ''İzzî Efendi Tekkesi'' adıyla da şöhret bulmuştur.

Mehmed İzzî Efendi'nin ölümünden sonra, Şems Osman Efendi'nin yanında sülukûnu tamamlamasına rağmen irşadını Mehmed İzzî Efendi'den alan Turşucuzade Şeyh Sadeddin Süheyl Efendi postnişin olmuştur. Kısa bir süre sonra, Turşucuzâde Şeyh Sa'deddin Süheyl Efendi'nin ölümü üzerine eski İttihât ve Terâkki mensublarından Ubeydullah Efendi buraya şeyh olmak için çaba göstermiştir. Şems Osman ve Mehmet İzzî Efendi'nin yanında hiçbir zaman bulunmayan ve bunlarla hiçbir alakası olmadığından yine Şems Osman'ın halifelerinden Ispartalı Hafız Bekir Sıdkî Necmeddin Efendi şeyh olmuş, tekke ve zaviyelerin kapatıldığı tarihe kadar ayin icrasına riayet etmiştir.

Tekkenin tarikat silsilesi ise, Kutub Şeyh Ahmed Efendi'nin şeyhliği döneminde Halvetîyye tarikatının Karabaşîyye koluna, Şeyh Aydınzâde Mehmed Efendi'nin şeyh olması ile Kadirîliğe, Hasan Ünsî Efendi'nin şeyhliğe geçmesi ile Halvetîliğin Şabânîyye koluna, Şeyh Köstendilli Muhyîddin Efendi'nin posta geçmesi ile yine aynı tarikatın Cerrâhîye koluna, son olarakta Şeyh Mehmed Bedreddîn İzzi Efendinin postnişin olmasıyla Kadirîliğin Enverîyye-Üveysîyye koluna intisab etmiştir.

Bizzat tekkeye de ismini veren Aydınzâde Mehmed Efendi (Ö.1683) semâhanesine minber koyarak burayı mescid haline getirdiği, ayrıca buraya bir şadırvan ve cümle kapısının yanına da bir çeşme yaptırdığı Aydınoğlu Dergâhı meşâyihinin bilgisi,görgüsü ve tevazusuyla ve konumu itibarıyla önemli bir tekke olarak tarihteki yerini almıştır. Bu dergâhta şeyhlik yapan meşâyih,t itiz bir tarikat asalet ve kibarlığı ile tanınmış alim ve mutasavvıf şahsiyetlerdir.1684 yılında şeyh olan Hasan Ünsî Efendi ömürlerinin sonuna kadar tam kırk sene inziva halinde şeyhlik yapmıştır.Onun zamanında Aydınoğlu Tekkesi bir dersane , tam bir ilim ve irfan yuvası halini almıştır. Hasan Ünsî henüz 20 yaşındayken Ayasofya'da Beyzavî tefsiri okutmaya başlamıştır. Salı günleri de verdiği mesnevi dersleri ile meclisine ulemadan birçok insan intisab etmeye başlamıştır.

Hasan Ünsî Efendi zamanında sarayda birçok kere vaaz etmişlerdir. Bu sırada has oda, hazine ve enderundan birçok kişi kendisine biat etmişdir. Hacı Şeyh İbrahim Efendi, Şeyh İbrahim Has Efendi, Şeyh Muhammed Garib Efendi, Şeyh Çekmeceli Mahmud Efendi, Şeyh Abdullah Kefevî gibi pek çok talebe yetiştirmiştir. Hasan Ünsî Efendi hayatlarında iken kendisinin yaptırdığı tekkede bulunan türbeye defnedilmiştir.Daha sonraları burada şeyh olan Mehmet İzzî Efendi türbenin tezyîninde, yeniden imar edilmesi için çok çalışmıştır. Ayrıca tekkede bulunan Hasan Ünsî türbesinin bakımı ve diğer işlerinin yapılması için Hasan Ünsî vakfının da kurulduğu görülmektedir.

Tekkenin en önemli meşâyihinden Mehmed Bedreddîn İzzî Efendi, son memuriyet görevi olan Şehremaneti Meclis-i İdâre Başkâtibliğinde iken Üsküdar'da Debbağlar mahallesinde evinin yakınında oturan zamanın büyük mutasavvıf ve şairlerinden Kâdiriyye tarikatının Enveriyye kolunun kurucusu olan Şems Osman Nureddîn Efendi tanışmış ve bundan sonra hayatında büyük değişiklikler olmuştur. Mehmed İzzî Efendi sık sık Şems Osman Nureddîn Efendi ile görüşmeye başlamıştır. O zamana kadar tamamen sûfiliğin dışında bir meşrebe sahip olan Mehmed İzzî Efendi, Şems Osman'ın hoşgörüsü ve tevazusuna hayran olmuş, birdenbire meşrebini değiştirerek derin bir sevgi ve saygı ile ona bağlanarak,39-40 yaşlarında iken 17-18 sene süren devlet hizmetinden emekliliğini isteyerek, bundan sonra tamamen kendisini hocasına adayarak, tasavvufun esiri olduğunu görüyoruz.1883 yılında hocası ve piri Şems Osman Nureddin Efendi Bursa seyahati dönüşünde Mehmed Bedreddin İzzî Efendi'nin Üsküdar Debbağlar Mahallesindeki evinde 18 gün kalmıştır.

Bu ziyaret hocası ile olan ilişkisini daha da artırmasına vesile olmuştur.. Kısa zamanda tarikatın adâb ve terbiyesini kavrayan Mehmed İzzî Efendi, hocası Şems Osman Nureddîn Efendi'nin feyziyle tasavvuf yolunda yetişmiş,1886 yılında hocasından irşad ve icazet yetkisini almaya nail olmuştur. Hocasının vasiyeti ve zamanın Şeyhülislamı Cemaleddin Efendi'nin ısrarı ile de 1893 yılında Eminönü ilçesinde eskiden Salkımsöğüt diye anılan semtte, Hocapaşa Mahallesinde Alemdâr ve Hüdavendigâr Caddelerinin kavşağındaki Aydınoğlu Tekkesinin postnişini olmuştur.

Mehmed Bedreddîn İzzî Efendi, tekkenin durumunun harap olmasından dolayı ilk zamanlarda Üsküdar- Debbağlar Mahallesinde Aziz Mahmud Hüdaî Dergâhı yakınındaki evinin bir köşesini dergâh yaparak Enverîyye-Üveysîyye geleneğine göre tasavvuf icrâsına ilk olarak burada başlamıştır. Mehmed Bedreddin İzzî Efendi 1894 depreminde harab olan tekkeyi yeniden yapmak için büyük bir emek ve çaba göstermiştir.Onarımdan sonra Mehmet İzzî Efendi, Üsküdar'daki evinden Aydınoğlu Tekkesi'ne taşınmış ve ömrünün sonuna kadar burada kalmıştır. Evinin bir köşesini dergâh yaparak vermiş olduğu tasavvuf derslerini, saliklerin terbiye ve eğitimini artık Aydınoğlu Tekkesi şeyhi sıfatı ile burada devam etmiştir.  

Aydınoğlu Tekkesi statü itibariyle bir asitane olmasa da özellikle Şeyh Mehmed İzzî Efendi'nin meşihâtı döneminde hem dini, hem de sosyal bir müessese olarak yığın yığın mahsuller veren, kültür ve edebiyatı, musikiyi, folkloru, karekteristik hususiyetleri, incelik ve güzellikleri başta gelmek üzere bütün gelenekleriyle İstanbul'un en önemli tekkelerinden birisi olmuştur. Tekkelerin son yıllarında bu tekkede kalabalık bir mürit ve muhip topluluğun yanı sıra diğer tarikat mensuplarından âlimlerden şairlerden, müelliflerden ve musîki üstadlarından birçok kişinin, kâmil ma'nası ile derviş yetiştiren bu feyizli dergâhda toplandığı bilinmektedir.

Tekkenin müdâvimleri arasında son dönem Osmanlı devlet adamlarından Mehmed Ali Ayni Bey, Sefine-i Evliya adlı eseri ile tanınan Ürgüblü Osmanzade Hüseyin Vassâf Bey, İstanbul Ansiklopedisi Aydınoğlu Tekkesi maddesinin yazarı M.Baha Kahyaoğlu,ünlü biyografi yazarı İbnü'l Emin Mahmud Kemal Bey,Üsküdarlı Şair Talat Bey, bunlardan bazılarıdır. Mehmed İzzî Efendi'nin terbiye ve irşâd devresi, tam yirmi sekiz sene dergâhtan hiç çıkmamak suretiyle seleflerinin çoğundan daha fazla devam etmiştir.

Şahsındaki 'ulviyetin tesiri ile burayı mecmuâ-i uşşak denilecek hale getirmiştir. Bu müddet zarfında herkes tarafından sevilip sayıldığı başta Enver ve Talat Paşa olmak üzere pek çok Osmanlı devlet adamı ve Bâb-ı 'ali mensupları tarafından hayır duasına mazhar olmak için sık sık ziyaret edildiği bilinmektedir.  Mehmed İzzî Efendi'nin ölümünden sonra, Şems Osman Efendi'nin yanında sülukûnu tamamlamasına rağmen irşadını Mehmed İzzî Efendi'den alan Turşucuzade Şeyh Sadeddin Süheyl Efendi postnişin olmuştur. Kısa bir süre sonra, Turşucuzade Şeyh Sadeddin Süheyl Efendi'nin ölümü üzerine eski İttihât ve Terâkki mensublarından Ubeydullah Efendi buraya şeyh olmak için çaba göstermiştir.

Şems Osman ve Mehmet İzzî Efendi'nin yanında hiçbir zaman bulunmayan ve bunlarla hiçbir alakası olmadığından yine Şems Osman'ın halifelerinden Ispartalı  Hafız Bekir Sıdkî Necmeddin Efendi şeyh olmuş, tekke ve zaviyelerin kapatıldığı tarihe kadar burada şeyh olarak kalmıştır.  Bekir Sıdkî Efendi'de gördüğü bir rüyaya haseben saat tamiri bahanesiyle geldiği Üsküdar'a gelerek rüyasında kendisine gösterilen yıllarca aradığı Osman Şems Efendi'ye hemen intisab etmiş ve yanında yaklaşık 5-6 yıl hizmet ederek sülûkunu tamamlayıp icâzet almıştır.

Bekir Sıdkî Efendi Osman Şems Efendi'nin hizmetine girdikten sonra onun her türlü hizmetini de görmeye başlamıştır. Bekir Sıdkî Efendi de tekke ve zaviyelerin kapandığı 30 Kasım 1925 tarihine kadar burada Şems Mehmed İzzî Efendi döneminde yapılan ayinleri icra etmiş ve onun döneminde de burası vasfını korumuştur.Son dönem tekkelerle ilgili bilgiler veren kaynaklarda bu tekkenin ayin günleri Cuma günü olarak gösterilmişse de, son zamanlarda  burada haftada dört kere olmak üzere gerek Kadirî gerekse de Halvetî –Şabanî ayini icra edildiği bilinmektedir.

Tekkede Pazar günü öğle namazından, Pazar gecesi yatsıdan sonra Cuma ve geceleri namaza müteakip, haftada dört defa Şabani ve Kadiri ayini yapılır, hem ayakta hem de oturarak zikredilir, Halvetilere ve Kadirilere mahsus olan şekilde devranlar oluşturulurdu. Bu ilim ve irfan yuvası tekke, tekke ve zaviyelerin ilgasından sonra bakımsız bir hale gelmiş, perişan olmuştur.1960 yılına kadar Mehmed İzzî Efendi'nin 1893 depreminden sonra büyük himmet çaba ve emek göstererek tekkede yeniden imar ettiği semahane, mescid, derviş hücreleri, büyük ve küçük selamlık, harem odaları, kahve ocağı, minaresi bakımsızlığa ve ilgisizliğe rağmen ayakta iken,1960 yılında bu kavşakta yapılan yol genişletme çalışmaları bahane edilerek, bunların tamamı yıktırılmıştır. Günümüzde Aydınoğlu Tekkesinden kalanlar Hasan Ünsî Türbesi, hazire, şadırvan ve yıktırıldıktan sonra geriye çekilerek yeniden inşa edilmiş olan ihata duvarıdır.                 .