İstanbul'un en kalın ve aslında geçilmesi en zor suru burasıydı
Günümüzde ayakta kalan tek kapı olan “Yanıkkapı “ nın bulunduğu yerde bir zamanlar Barboros Hayrettin Paşa ile Preveze’de savaşan Andrea Doria’nın doğduğunu biliyor muydunuz? Azapkapı Çeşmesi’nin karşısındaki Şifa Hamamı’nın yanından girip yukarı doğru yüründüğünde sağda yer bir giriş kapısı bulunmaktadır. İşte bu kapının olduğu yerde Andrea Doria’nın doğdu yer olarak bilinmektedir. Yanıkkapı, Galata surlarından geriye kalan tek kalıntıdır. Bu kapının bir ehemmiyeti de Doria (D’Oria) ailesine ait kitabeyi taşıması. Yani Preveze Deniz Savaşı’nda Haçlı donanması amiralinin ailesi. Şu anda elimizde sadece bu kitabe yer almaktadır.
İSTANBUL’UN EN KALIN SURLARI BURADA
Nasıl ki İstanbul’u çevreleyen ve İstanbul’u İstanbul yapan
“surlar varsa” aynı şekilde Galata’yı Galata yapan da onun meşhur kalın
surlarıydı. Evet, Galata surları o kadar kalındı ki Bizanslılar bu surları
geçememişler daha doğrusu geçmeye teşebbüs etmemişlerdir…
NEDEN GALATA SURLARI BU KADAR KALIN?
Galata; M.S. 330’da , o zaman “Deutera Romi” (İkinci Roma) adıyla anılan
Konstantinopolis’in, 13. idari bölgesi yani resmi adıyla “Regio Sycena” dır.
Cenevizliler, 1204 Latin İstilası üzerine Konstantinopolis’teki yerlerini Venediklilere
kaptırmışlardı ve 13. yy’da karşı yakada, Galata bölgesine yerleşmeye
başlamışlardı. Şehri Latinlerden geri alarak tekrar Bizans idaresini kuran
İmparator VIII. Mihael (hükümdarlığı 1261-1282) 1260’ta imzalanan ve 1261’de
tekrar onaylanan Nif (Nimfaion -bugünkü Kemalpaşa-) Antlaşması ile
Cenevizlilerin Bizans’ta ticaret loncası, saray, kilise, hamam, fırın, ev,
dükkân yapmalarına izin veriyor, konsolosluk hukuk tanıdıktan başka serbest
ticaret yapmalarını da öngörüyordu. Ama daha sonra Cenevizliler, bir karışıklık
yaratmaya hazırlandıkları öğrenilince Bizans’tan kovuldular ve 1267’de sadece Galata’da bir yerleşme izni
elde edebildiler. Cenevizliler, 1303-1352 yılları arasında, rakipleri
Venediklilerin baskısını neden göstererek kendilerine ayrılan bölgenin etrafını
hendekle çevirmek suretiyle Galata Surlarını inşa etmişlerdi.
BİZANSILAR HİÇBİR ZAMAN BU SURLARI GEÇEMEDİLER
Ceneviz dönemindeki Galata Surları, Haliç ve İstanbul Boğazı
tarafından deniz ile sınırlanmıştı. Surlar Azap Kapı’daki ilk havuz gözünden
itibaren Şişhane’ye çıkıyor, buradan Galata Kulesi’nin etrafını çevirerek
Tophane’ye kadar uzanıyordu. Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii’nin iç
tarafından sahil boyunca Karaköy’e gelen sur duvarı, buradan kıyıyı takip
ederek Azapkapı’da, öbür duvarlara kavuşuyordu. Kara surları ve surlar önündeki
15 metre genişliğe sahip hendeklerden oluşmaktaydı. Surlar; yaklaşık 2 metre
kalınlıkta olup 2800 metrelik çevresi ile yaklaşık 37 hektarlık (0,37 km²) bir
alanı çevrelemekteydi. Tahkimatın son şeklini alması ile birlikte Galata sur
içinde beş bölgeye ayrılmış, böylece mahalleler arasında geçişler mevcut
kapılarla sağlanarak her mahalle bağımsız savunulabilmiştir. Galata Surları,
bölgede bulunan mevcut antik ve Doğu Roma devri yapılarına ait taşlar kullanılarak
inşa edilmiştir ve kara tarafının baş kulesi de Galata Kulesi’dir.
VE OSMANLI SURLARI YIKIYOR
İstanbul kuşatması sırasında
Galata Cenevizlileri tarafsız kalmayı kabul ettiler. Cenevizliler, Bizans
dönemindeki gibi bağımsız özerk idarelerini fetihten sonra da sürdüreceklerini
umuyorlardı. İstanbul’un Fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet (II. Mehmet)
buradaki limandan vazgeçmemekle birlikte payitahtının karşısında Batı
Hıristiyan devletlerinin kontrolünde güçlü bir kalenin varlığını istemedi.
Cenevizlilerin tarafsız kalma önerisine rağmen kaleyi teslim ettiklerinde Fatih
Sultan Mehmet onların İstanbul kuşatması sırasında Bizans’a gizlice yardım
ettiklerini ileri sürerek özerkliklerini tanımadı. Fatih Sultan Mehmet kara
surlarını yer yer yıktırmıştır. Galata Surları’nda II. Mehmet’ten sonra bilinen
en köklü yıkım, şehremanetinin (belediye) altıncı dairesi tarafından 1864’ten
sonra gerçekleştirilmiştir. Surların, 19. yy’ın ortalarından itibaren büyüyen
ve gelişen Galata’da ulaşımı zorlaştırmaya başlamasıyla VI. Daire Belediyesi,
1863 tarihli bir iradeyle; surların yıkılmalarını emretmiş ve yıkımla elde
edilen malzemenin ve oluşan arsaların mezat yoluyla satılmasının belediyeye
önemli bir gelir getirilmesini öngörmüştür. Nitekim 1864 yılından itibaren
surların yıkımına başlanmıştır. Yine 1864’deki alınan diğer bir kararla da sur
çevresindeki hendeklerin doldurularak kapatılmasını sağlanmıştır. Bu çalışmalar
1864 yılında yoğun olarak başladıysa da surların tamamen yıkılması 19.
Yüzyıl’ın sonuna kadar belli aralıklarla devam etmiştir.
Günümüze yalnızca Galata Kulesi ile mahalle aralarında çok küçük bir kısmı ulaşmıştır.