İstanbul'un tarihi semtleri
Günümüzde ülkemiz nüfusunun hemen hemen beşte birini barındıran ve yaklaşık 140 ülkeden daha kalabalık olan İstanbul şehri, tarihte günümüzdeki sinirleri ile algılanmamıştır. Budan bir 50 sene önce Üsküdar'da oturan birisi bir sebeple tarihi yarımada olarak adlandırılan bölgeye gitmek istese “İstanbul'a gidiyorum” derdi. Bu durum Beşiktaş, Sarıyer hatta Bakırköy bölgesi halkı icin de aynıydı.
Osmanlı’nın klasik döneminde İstanbul denilince günümüzde
sur içi olarak adlandırılan bölge anlaşılırken, Eyüpsultan, Galata ve Üsküdar'a
Bilâd-ı Selâse
denilmekteydi. Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda ise İstanbul sadece
Avrupa yakasından oluşmaktaydı ve Üsküdar ile Çatalca ayrı birer vilayet
konumundaydı.
Şimdi geçmişe bir pencere açıyor ve birkaç hafta boyunca kadim
İstanbul'un semtlerinin isimlerinin nereden geldiğini anlatmaya çalışıyoruz.
Eminönü: Eminönü Yeni Camii ve Mısır Çarşısı'nın
olduğu bölge olup, ismini Osmanlı zamanında bu bölgede bulunan Gümrük
Eminliği’nden almıştır. Bölgede Roma zamanında Neorion Limanı bulunmaktaydı.
Eski devirlerden beri liman olarak kullanılmış olması yüzden hanlar ve çarşılar
hep bu bölgede kurulmuştur. Tarihin her devrinde büyük kalabalıkların ticaret
için buluşma mekânı olmuştur. Günümüzde de ticaretin kalbinin attığı bu semt 2008
senesine kadar Eminönü Belediyesi ve Eminönü Kaymakamlığı'na da ismini
vermiştir.
Bahçekapı: Eminönü'ne komşu olan bu semt adını Porta
Neorin adındaki bir sur kapısından almıştır. Roma zamanında Yahudiler’in bu
bölgede oturmasına izin verilmiş ve bölgeye burada yasayan Yahudilerden ötürü
Porta Judeca yani Yahudi Kapısı da denilmiştir. Osmanlılar zamanında bölge Çıfıt Kapısı
ve Bahçekapı adlarıyla anılmıştır. Roma zamanında Haliç’e gerilen zincirin bir
ucunun bağlı olduğu kule bu bölgede bulunmaktaydı. Kulenin Arpacılar Caddesi
üzerinde olduğu sanılmaktadır. Sultan Birinci Abdülhamid Türbesi ve Dördüncü
Vakıf Han gibi eserler bu bölgede bulunmaktadır.
Sirkeci: Bölge Roma döneminde şehrin en yoğun
limanlarından Prosforion Limanı'na ev sahipliği yapmaktaydı. Limanın üst
kesimine Strategion denilmekteydi ve bu kelimenin Sirkeci olarak Türkçeleştiği
düşünülmektedir. Bu liman zamanla önemini yitirmiş ve cürufla dolarak
kullanılmaz hale gelmiştir. 1865 yangını sonrasında bölgede bulunan sur
yıktırılmış, 1872 senesinde ise Rumeli Demiryolunun bölgeye kadar uzatılması
ile istasyon buraya kurulmuştur. Günümüzde bölgede bulunan Sirkeci Garı ise
1890’da Büyük Postane olarak bilinen Posta ve Telgraf Nezareti binası 1909’da
hizmete açılmıştır.
Sarayburnu: Romalı tarihçi Yaşlı Plinius’a göre
Sarayburnu mıntıkasına milattan 1100-1300 sene kadar önce Trak kabilelerinden
bazıları gelerek Lygos ve onun komşusu olan Semistra adında iki yerleşim
kurmuşlardı. Bu iki yerleşimin günümüz İstanbul'unun çekirdeğini oluşturduğu
kabul edilmektedir. Daha sonra ise milattan önce 685 tarihi civarında
Megara'dan komutanları Bizas önderliğinde gelen antik Yunanlı yerleşimciler de
ayni bölgede yerleşmişler ve bölge bir çekim alanı haline gelmiştir. Roma
döneminde ise bu bölge Aya Demetrios olarak bilinirken, Fatih Sultan Mehmed’in
Topkapı Sarayı’nın temellerini bu bölgede atması ile birlikte zamanla
Sarayburnu olarak anılmaya başlamıştır. Topkapı Sarayı ve Gülhane Parkı bu
bölgede bulunmaktadır.
Cağaloğlu: Cağaloğlu semti ismini Sultan III. Mehmed
zamanında dokuz ay kadar sadrazamlık ve değişik zamanlarda on yıl kadar
kaptanıderya olarak görev yapmış olan Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'nın 16. yüzyılda burada yaptırdığı saray
ve hamamdan sonra almıştır. Bu semt Topkapı Sarayı’na yakinliği sebebi ile
devlet ricali tarafından yaşamak icin tercih edilen bir mıntıka olmuştur. 18.
yüzyılla birlikte sadaret makamı ve devletin yönetim yeri olan Bâbıâlî’nin
burada kurulmasıyla önemi daha da artmıştır. 1870’lerden itibaren bir nevi Türk
matbuatının merkezi haline gelmiş ve bu durum 1990lara kadar devam etmiştir.
Günümüzde pek çok yayınevi faaliyetlerine bu semtte devam etmektedir.
Sultanahmed: Sultanahmed için İstanbul'un kalbi desek yanlış
olmaz. Roma zamanından beri İstanbul’un tarihine yön veren bu semt 532 de
gerçeklesenNika Ayaklanması’ndan 1919 Sultanahmet Mitingine kadar pek
çok tarihi olaya şahitlik etmiştir. Roma döneminde burada bulunan hipodrom
yüzünden Osmanlılar bölgeye Atmeydanı adını vermişlerdir. Sultanahmed Camii’nin
yapılmasından sonra bölge Sultanahmed olarak anılmaya başlamış ve günümüze
kadar bu isimle anılagelmiştir. Sultanahmed bölgesi zengin tarihi dokusu ve
birbirinden önemli tarihi yapıları ile yerli ve yabancı turistlerin
İstanbul'daki bir numaralı uğrak noktasıdır, Bölge Ayasofya ve Sultanahmed
Camiileri, İbrahim Paşa Sarayı, Atmeydanı’nda bulunan dikilitaşlar, Alman
Çeşmesi ve Yerebatan Sarnıcı ile herkese görsel bir şölen sunmaktadır.