12 May 2024

İstanbul'un tarihi semtleri (25)

  

Yazılarımıza verdiğimiz bir haftalık istenmeyen aranın ardından kaldığımız yerden devam edeceğiz. İki hafta önce sizlere Aya kapı semtini tanıtmış ve Miralay Nazım Bey Caddesi ile Abdülezel Paşa Caddesi’nin kesişiminde bulunan ve Ayakapı Hamamı olarak da bilinen Atik Valide Sultan Hamamı önüne kadar gelmiş ve gezimizi sonlandırmıştık. Bu hafta caddenin karşısına atlayıp Fener Semtini sizlere tanıtmaya gayret edeceğiz.

Fener: Atik Valide Sultan Hamamı önünde bulunan trafik ışıklarından karşıya geçip Abdülezel Paşa Caddesi boyunca yürümeye devam ediyoruz. Fener adı orta devir Yunancasında bulunan ve Fener anlamına gelen Fanarion kelimesinden türemiş olup, daha sonraki dönemlerde Fanari şekline dönüşmüş ve Türkçe’ye de Fener olarak geçmiştir. Bu mıntıka 1955’e kadar kahir ekseriyetle Rumların ikamet ettiği bir mıntıka halindeyken 6-7 Eylül 1955 olaylarından ve 1963 ve 1974 Kıbrıs harekâtlarından sonra Rum nüfusun başta Yunanistan olmak üzere çeşitli ülkelere gitmesiyle semtteki Rum ekalliyetin ekseriyette olması özelliğini kaybetmiştir. Günümüzde eskisi kadar çok olmasa da bazı Rum aileler bu bölgede ikamete devam etmektedirler.

Yürüdüğümüz tarafın solunda Haliç Deniz Surları’nın kalıntıları bizlere yer yer merhaba demekte. Yılların verdiği yorgunluk ve çevre halkının vurdumduymazlığı yüzünden büyük çoğunluğu yok olmuş olan tarihi surların kalan kısımlarının koruması için acil ve kapsamlı bir restorasyon gerekmekte. Sura bitişik ve restorasyonu yapılmış başka bir Taşoda ise sanat etkinlikleri için kullanılmakta. Yaklaşık 50 metre sonra sol taraftan gelen bir sokak Abdülezel Paşa Caddesine katılıyor. Bizde bu sokaktan içeri dalıyor ve meraklı gözlerle bahtımıza ne çıkacak diyerek keşfe başlıyoruz.

İçine daldığımız sokağın tabelası hemen gözümüze çarpıyor: Sadik Ahmet Caddesi. Caddeye adını veren Doktor Sadik Ahmet, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan kadim Osmanlı şehri Gümülcine’de 1947 senesinde doğmuş, çocukluğu ve gençliği aynı şehirde geçmiş, bütün tedrisini orada tamamlamış ve üniversite için seçtiği tıbbiyeyi Ankara’da tamamlamış ve uzmanlığını Selanik'te vererek doktor olmaya hak kazanmış biridir. 34 ay askerlik ve bir yıl zorunlu doktorluk hizmetini Yunanistan'ın değişik yerlerinde tamamladıktan sonra, doğup büyüdüğü baba ocağı Gümülcine'ye doktorluk yapıp, kendi hemşerilerine faydalı olmak düşüncesi ile geri döner. Yunanistan o günlerde de aynı bugün olduğu gibi Batı Trakya'da yasayan Türk ve Pomak halkın varlığını kabul etmemekte ve bu iki grubu da Müslüman Yunanlı olarak adlandırmaktadır.

Sadik Ahmet’in Gümülcine'ye geri döndüğü sıralarda Yunan hükûmeti Türkler’e ait arazileri zorla kamulaştırmakta ve 6-7 Eylül 1955 olaylarını bahane ederek yaklaşık 1998’e kadar 50 bin Türk'ü vatandaşlıktan çıkarması ve Lozan’da kendilerine verilen azınlık haklarının kısıtlanması üzerine 1985’te Batı Trakya Türkleri’nin sesini dünya kamuoyuna duyurmak için bir imza kampanyası başlattı. Kısa surede 15 bin imza sayısına ulaştı fakat bu is başına dert açtı. Önce tutuklandı, tutuklanıp serbest kalınca Selanik'te dağıttığı bildiriler yüzünden 30 ay hapis cezasına çarptırıldı.1989 seçimlerinde bağımsız milletvekili seçildi, fakat vekilliği iptal edilmek suretiyle kendisi engellenmeye çalışıldı.

Vekilliği düşürüldükten kısa bir süre sonra yaptığı bir konuşmasında kullandığı Türk kelimesi Sadik Ahmet’in yeniden başının ağrımasına yol açmış ve kendisi Yunanistan'da yasayan Türk yoktur denilerek hapsedilmiş, cezanın bir kısmını yattıktan sonra gerisini para cezası olarak ödemek suretiyle bu durumu başından savuşturmaya çalışmıştır.

Ertesi sene Yunanistan'da hükûmet düşmüş ve erken secime gidilmek durumunda kalınmıştı. Bu durum Sadik Ahmet için de yeni bir başlangıç yapabilmesi anlamına geliyordu. Seçimlere yeniden bağımsız olarak girmiş ve secim sonucunda ise sevenleri ona mecliste Yunan devletine karşı tek başına muhalefet olma yetkisini vermişti. O, davasını herkese ulaştırmayı kendine vazife edinmişti. Bu durum ise partileşme ile sağlanabilirdi ve o da öyle yaptı. Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi adını verdiği siyasi oluşumu hayata geçirdi ve parti başkanı seçildi.

Yunan devleti bu tek kişilik muhalefete halkın teveccühünü kırmak için 1993’te yaptığı anayasa değişikliği ile siyasi partilere baraj uygulamasını getirdi. Koyulan % 3'luk baraj Yunan nüfusunun %1.50 sine tekabül eden Müslümanlar’ın partisini meclis dışına itti. Vekil olması kedisine yapılan baskı ve yıldırma politikalarına bir son vermedi. Aksine Batı Trakya sorununu dünya çapında dillendirmesi kendisinin istenmeyen kişi haline getirmeye yetti. 1995 senesinin 24 Temmuz günü hala nasıl olduğu aydınlatılamamış bir trafik kazası sonrasında doğduğu ve hayatını vakfettiği Gümülcine'de hayata gözlerini yumdu. Böyle cesur ve gözü pek bir dava adamı olan Sadik Ahmet’in Yunan devletince çeşitli cefalara uğramasında ve şüpheli bir şekilde ölümünden sonra isminin bu caddeye verilmesi tabii ki bir tesadüf değil.Kısa hayat hikayesini burada sizlerle paylaştığımız Sadik Ahmet’in adı olumunun hemen ardından Yunan devletine bir ikaz ve protesto mahiyetinde Rum Patrikhanesinin bulunduğu caddeye verilmiştir.

Caddeden içeri doğru yürüdüğümüzde sol tarafta beliren büyük yapı Maraşlı Rum İlkokulu'dur. 1901’de inşa edilen okul binasının yapımı tüccar Yorgo Maraşlı tarafından finanse edilmiş olup, mülkiyeti Maraşlı Vakfına aittir. Günümüzde öğrencisi bulunmayan okul âtıl bir halde beklemektedir. Eski günlerdeki çocuk cıvıltılarını özlere bir halde sanki “Yok mu beni kurtaran” diye haykırmakta. Bakanlık, mülkiyeti bir vâkıfta olan bu âtıl okul binasını çevre semtlerin okul ihtiyacını karşılamak için harekete geçmeli ve 123 yaşındaki bu tarihi binanın kaderine terk edilmesinin de önüne geçmeli diye düşünüyoruz.

Okulun antik Yunan eserlerinin modern bir kopyası görünümde olan kapısı dışında dış cephesinde bir süslemesi yoktur. Okulun karşısında yapılmış olan sıra evler okulun vakfına akar olarak yapılmış olup yine Yorgo Maraşlı tarafından yaptırılmıştır ve Maraşlı Evleri olarak bilinmektedir. Bu evler restore edilmiş olup gayet iyi durumdadırlar. Karşı çaprazda ise Ortodoks dünyasının kalbi diye nitelenen Fener Rum Patrikhanesi bulunmaktadır.

Yazımızı bu hafta burada nihayete erdirirken, Fener Rum Patrikhanesinin kısa tarihini ve Fener semtinin devamına nasip olursa gelecek haftaki yazımızda devam edeceğiz. Şimdilik kalın sağlıcakla...