İştiyak

-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-

Teşvik ve iştiyak şevk kökünden geliyor. Şevk aşırı heves ve istek anlamı taşıyor. Teşvik heveslendirmek ve şevklendirmek demek. İştiyak da büyük bir heves ve istek duymak demek. İştiyak, bir sebeple kişide uyanan şevkin olgunlaşmış, amacını bulmuş, belirginleşmiş, eyleme dönüşmüş hâli.

Hedefe her geçen gün daha karmaşık yollardan koşulan bir dünyada, bir günün bir günü tutmadığı gündemler arasında kolayca tekdüze oluveriyor hayat akışları. Teknoloji çağında yaşayıp sıradanlaşma ve tekrar sarmalından yakasını kurtarabilenler pek az. Yakayı kaptırmamak için zihnî ve kalbî bir direnç gerekiyor. Bu öyle basit bir iş değil. Kendi ağırlığından fazla bir basınçla atmosferde nefes alıp veren insanın en temel ihtiyacı nefesi bile tehlikeye düşmüşken üstelik hiç değil. Nefes bu derece tehlikede değilken bile akıntıya kapılmamak, insani yönleri diri tutmak, merhamete ve müspet düşünüşe yönelik ihtiyacı devamlı tazelemek epey güç işti.

Dünyada varlığı ve kişiyi sürükleyebileceği akıbeti bilinen bir hastalıkla yaşamak, sıradanlığı ve buna bağlı tekdüzeliği ve ataleti aşma savaşlarında güç kaybı yaşatıyor. İç kaleyi korumak zorlaşıyor. Dış surların kolayca aşılabilir olduğu bilgisi artık onu da kuşattı. İç kale, dışa bağımlı ve koruma katmanlarına muhtaç olduğunu biliyor. Üstelik surları güçlendirmeye dair sayısız tavsiyeden hangisi ne kadar işe yarar, henüz bilmiyor. Günümüz nesilleri, bu kadar büyük bir dalgayla boğuşma tecrübesini ilk kez yaşıyor ve akıntıya kürek çekmenin mümkün olmadığı noktaları ve anları yeniden keşfediyor.

Su ve sabun, dezenfektanlar, kolonyalar, maskeler, siperler, evler… Hastalığa karşı silahlanırken, teyakkuz hâlindeyken bulunması mecburi mühimmat hepsi de. Zira bir savunma hâlidir yaşadığımız. İhmale gelmeyen, uyurken dahi zihnimizi terk etmeyen bir savunma hâli… Bunca sarf edilen zihnî ve bedenî güç, sıradan günlerde daha insan olmak/kalmak için dünyanın türlü hâllerine gerilen kalkanları da zayıflatmış olabilir. Önceliği nefesini kurtarmak olan bir kimsenin içinde birçok inşaat durmuş ve ekim alanları nadasa bırakılmış olabilir.

İç kaleyi sarsan ve endişeye düşüren bilumum olay, imtihandır. İmtihan ise en çok iştiyakımızı sınar. Aslında bu hayattan ne istemeyekteyizdir ve beklentimiz nedir? Her imtihan bize hep bunları yeniden gözden geçirme ve yenileme fırsatı verir. Ta ki iştiyak da tekâmüle kavuşuncaya kadar. Her imtihan tekâmüle bir teşvik sayılabilir bu yüzden. Hamlığı eritmeye, öfke hararetini söndürmeye, hınçları ertelemeye, hırsları törpülemeye, borçsuz yaşamaya, yalanın, kinin ve kibrin ağırlığından kurtulmaya vesiledir. Ama “görene” demiş büyükler; “köre ne!”

“Coğrafya kaderdir” lafını çok duyarız dünyeviliğe payesi fazla olanlardan. Şüphe yoktur ki zaten coğrafya dışı her şey de kaderdir. Onun için coğrafyanın kader oluşuna dair bu altı çizili vurguda menfi bir gönderme sezilir. Memleketle bağı örseleyen, küçük gören, kibirli bir tat taşır. Zannımca bu cümlenin devri de geçmiştir. Olumsuz her dalganın küresel bir buhrandan payımıza düşen olduğunu fark etmemizin, kaderin coğrafyalar, zamanlar aşırı bir mefhum olduğunu kavramaya önemli bir katkısı vardır.

İnsan fizikî olarak yeryüzündeki en güçlü varlık. Çünkü düşünebilen ve zihnî faaliyetle, farklı türleri alt edebilen bir organizmadır. Aynı zamanda iradesi de onu güçlü kılar. En büyük çıkmazları seçimleri sayesinde aşabilir, karanlıktan aydınlığa kavuşabilir. Geçtiği her aşamadan kalanları heybesine biriktirip kendini ve başkalarını bu tecrübeyle eğitebilir.

Hastalığın boğazımıza yapıştığı şu günler, irfan ehlince bir nimet olarak yorumlanırdı şüphesiz. İştiyaklarımızı tazelemeye imkân veren bir kış uykusu gibi… Ya da uzun bir güneş tutulması… Önceki hatalara kefaret, sonraki imtihanlara rehber olabilecek bu mühlette büyük bir hayır yok mudur o zaman?

***

Künye: İştiyak, Arapça kökenli bir kelime olup göreceği gelme, özleme; güçlü istek, arzu anlamlarına gelmektedir. (TDK Türkçe Sözlük)