01 Kasım 2016

Kafamıza sokalım artık, FETÖ hiçbir zaman dini olmadı…

FETÖ ile ilgili hep aynı hata yapılıyor.

Üstelik algılar sayesinde nasıl kullanılabilir potansiyellere dönüştürülebildiğimiz üzerine herkesin az çok bilgi sahibi olduğu zamanlarda tekerrür ediyor bu hata.

Hem her fırsatta çok haklı olarak FETÖ'nün kökü dışarıda bir ‘üst akıl' ürünü olduğunu söylüyoruz.

Hem de nedense FETÖ'nün dini bir örgütlenme olmadığını kanıtlamaya çabalıyoruz.

Öyle ki siyasetçiler ve bürokratlar kadar toplumu dinin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işler üzerine bilgilendiren Diyanet mensupları da adeta ortadaki karmaşıklığı besler işler yapıyorlar.

Dini hassasiyetleri yüksek bir toplumu dini suiistimal eden karanlık bir örgüte karşı korumak amaçlı da olsa sürekli ‘FETÖ-Din' karşılaştırılmasının yapılması, maalesef FETÖ'nün işine yarıyor.

Evet, bu örgüt hem kendisine adanmış mürit edinme hem de toplumdaki etkinliğini artırmak için dini değerleri bolca kullandı. Bu bilinen bir gerçek.

Fakat bu gerçek, ne onu sürekli din ile kıyaslama tuzağına düşürmeli bizleri ne de ta başından beri amacı ve yöntemleri belli olan yapılanmasını geri plana itmeli. Aksi halde, onun sırf dini ritüelleri kullanıyor olmasından dolayı tuzağına kolayca düştüğümüz eski günlerin tekerrür etmesine neden olabilir.

Bugün her FETÖ eleştirisinin önemli bir kısmının, kandırılma günlerine göndermeler içermesi fayda-zarar ilişkisinin FETÖ lehine gelişmesine sebep oluyor.

Oysa net olunmalı. Her türden ahlaksal arsızlığı kendine yöntem olarak belirlemiş bir örgütün karşılaştırma için dahi olsa İslam dini ile aynı cümlede kullanılmamasına özen gösterilmeli artık.

Evet, hain örgütün ağına düşmüş beyni ve yürekleri yıkanmış kölelerin içinde bu gerçeği göremeyenler hâlâ var olabilir. Fakat başta Gülen olmak üzere örgütün bütün üst kadrosu, imamları, ablaları, abileri ta başından FETÖ'nün asla İslam ile ilişkisinin olmadığını biliyorlardı. Her şeyin bu ülkeyi bağımsızlığından ve özgürlüğünden edip, kukla bir ülkeye dönüştürmek amacıyla yapılacağına da.

Daha ilk dakikada, örgüt mensuplarını kadrolara yerleştirip devleti ele geçirmeye çalışacaklarını programlarında almışlardı. Gerçekleştirmek için soru hırsızlığından, ‘iftira' ve ‘kumpas' kurgularına, masum insanları görevden alma, hapse atma gibi illegal eylemlerden sahte raporlarla saf dışı bırakmalara kadar birçok yolsuzluğu, hukuksuzluğu, haksızlığı yapmak, kul ve kamu hakkına tecavüz etmek ihanet kitaplarının ilk maddeleriydi.

‘Hizmet' ve ‘dava' adı altında kirli emellerini gerçekleştirmek için yaptıkları her türden ahlaksızlığın gerçek din ile ilişkisinin olmadığını adları gibi biliyorlardı. ‘Dine hizmet' kisvesini kirli emeller için etkinleşmek ve yaygınlaşmak kadar adaletli ve ahlaklı din algısını tarumar etmek amacıyla kullandıklarından emindiler.

Kelli felli insanların haramı helal kabul etmenin, hak ihlallerine göz yummanın, vatana, millete hainliklerin doğru din anlayışından sapma olduğunu bilmiyor olabileceğini nasıl düşünebiliyoruz?

Onca yüksek eğitim almış insanın Allah'la irtibat kurduğunu, ‘Mesih' veya ‘Mehdi' olduğunu açıkça beyan edebilen birinin gerçek dinle ilişkisinin olmayacağını bilemeyecek kadar saf olabileceklerine hâlâ nasıl inanabiliyoruz?

Bir yığın ahlaksız ve rezil davranışın, iftira ve kumpaslarla suçsuz insanları karalamanın Kur'ân'da açıkça yasaklanan günahlardan olduğunu bilmiyor olabilirler mi?

Tüm bu gerçekler ortadayken birilerinin ‘nasıl bu denli canavarlaşabildiler, bir türlü anlamadık' saflığında cümleler kurmasının kime fayda sağladığını iyi düşünmek gerekiyor.

‘Bu insanlar temiz, dini bütün, çalışkan, ahlaklı insanlardı ne oldu da bozuldular?' diye anlamsızca sormaların da…

‘170 ülkenin çocuklarına İstiklal Marşımızı okutan vatanseverlerdi' diye yad etmelerin de.

FETÖ, gerekli ciddiyet gösterilmediği takdirde tehlikesi kuşaklar boyu sürebilecek karanlık bir oluşumdur. O yüzden sonuç alıcı bir mücadele için, öncelikle herkesin kafasına ‘FETÖ, başından beri ne yapacağını iyi bilen ve dinle ilişkisi olmayan bir örgüttür' cümlesini sokması gerekiyor.

Aksi halde iyi niyetli de olsa din ile ilişkilendiren her söylem, FETÖ'yü olması gerektiği yerden uzaklaştıran kirli algıları besleyebiliyor zihinlerde. Sürekli tekrarlanmaları, FETÖ'nün iyi işler ve amaçlar için yola çıkmış ama sonuçta şeytana uymuş veya kandırılmış, dolayısıyla bazı günahlar işlemiş dini bir oluşum olduğu düşüncesini güçlendiriyor akıllarda. 

Bugün özellikle muhalefet cephesinde karşılık bulabilen ‘mağdur edebiyatı'nın ardında da ‘FETÖ ve Din' ilişkisinin netleştirilmemiş olması yatıyor aslında.  

Bu yüzden herkes, her söyleminde bu kanlı ve karanlık örgütün dinle ilişkisinin olmadığı hususunda artık net olmalıdır.

‘Ne Gülen gerçek bir ‘Hoca' olmuştur ne de FETÖ bir dini hizmet hareketi' diye kesip atabilmelidir.