14 Şubat 2016

Kanal 7 ‘Şems’in aşk değiştirme nöbetine’ kurban edilmemeli!

Yeni Türkiye'nin öncüsü Recep Tayyip Erdoğan'a olan muhabbetine kefil olduğumuz Zekeriya Karaman ve Kanal7'yi, aşkı havuz suyunun debisine göre yön değiştiren Şems ve tetikçilerine kurban vermeyeceğiz, vermemeliyiz.

Medyadaki polemiklere girmek pek tarzım değil. Hele bu aynı mahalledekiler arasında yaşanıyorsa; yutkunmayı yeğlerim.

Lakin bugün Kanal7 nezdinde Zekeriya Karaman hedef alınarak başlatılan saldırı bir polemiğin çok ötesinde.

28 Şubat'ın en karanlık günlerinde; mütedeyyin muhafazakar kesim için Fener olmuş bir çatıyı uçurmaya yönelik atışlar, bir polemik olarak geçiştirilemeyecek kadar mühim.

Hele bu atışların arkasında, Kanal7'nin cuntacı zihniyetlere karşı onurlu duruş sergilediği dönemde, Sosyalistçilik ve Perinçekçilik oynayan bir el varsa, buna karşı çıkmak bu mahalledeki her onurlu kalemin görevi.

Çünkü Kanal7 de bu mahallenin onurlu duruşundan taviz vermeyen ender isimlerinden Zekeriya Karaman da, “Şems'in aşk değiştirme” nöbetlerine kurban edilecek kadar ucuz değil.

Hiçbir teşrik-i mesaim olmadı.

Tanışmışlığım da yok.

Sokakta görsem odur diyemem.

Ancak 90'ların karanlık günlerinde, medyadaki sol ve sosyalist hakimiyetin getirdiği ayrışmacılığa kurban gidenler için TGRT'den sonraki tek adresin Kanal7 olduğunu yakinen bilirim.

İletişim Fakültelerinde eğitim gören muhafazakar mütedeyyin gazeteciler, düşüncelerinden dolayı dönemin tüm medya organlarından dışlanırken, Kanal7'den başka umutlarının olmadığına tanıklık etmişliğim de var.

90'larda vesayetçi sistemin dişlileri arasında öğütülen muhafazakar siyasetin, kendini ifade edebileceği tek mecranın Kanal7 olduğunu hiçbir vicdan inkar edemez.

Yüksek Yargı'yı ‘hazrolda' bekleten postal oligarşisine karşı duruşunu zerre bozmayan, Sincan'da yürütülen tankların altından elif gibi dimdik çıkmayı başaran Kanal7 ve Zekeriya Karaman'a, o gün o zulmü alkışlayıp o tankların dümeninde olmak için can atanların saygı duymasını beklemiyoruz elbette.

28 Şubat'ın zulmüne karşı dirayetli duruşundan ödün vermediği için Kızılay Meydanında asılacaklar listesinin en başlarında yer alan Zekeriya Karaman'ı, o meydanda kurulacak idam sehpalarını tekmeleyecek cellat olmak için didinenlerin sevmemesi de gayet doğal.

28 Şubat'ta, 27 Mayıs'ta, 7 Şubat'ta, Refah Partisi'nden AK Parti'ye uzanan muhafazakar siyaseti kapatma amaçlı Vesayet Davalarında algıları al aşağı eden Kanal7'yi, o algılar karşısında “acabalarına” esir düşenler sevmez tabii ki.

2003-2004-2006'lardaki Darbe hazırlıklarında darbe sonrası için rol verilenlerin, o hazırlık süreçlerinde demokrasiden yana duruşunu bozmayan Kanal7'yi benimsemesi zaten imkansız.

17-25 Aralık Yolsuzluk Soslu Küresel Casusluk Operasyonu ve Darbe girişiminde Hak'tan yana pozisyon alan Zekeriya Karaman'ı, alacağı pozisyon için ikilem yaşayanların anlaması tabii ki olanaksız.

Bu gerçekler ortada dururken, muhafazakar mütedeyyin kesim, devşirilmiş isimler üzerinden yürütülen itibar suikastına ve Kanal7 nezdinde Zekeriya Karaman'ı tasfiye operasyonuna tepkisiz kalmamalı.

Zekeriya Karaman ve Kanal7 için Fetullahçı Terör Örgütü ve Doğan Medyası ile ilişkili ithamında bulunurken, bu iki kesimin ağzında çürümüş sakızdan medet umanlara karşı herkes tepkisini göstermeli.

Deniz Feneri soruşturmasının, Fetullahçılar ile Küresel Sistemin bir yandan Recep Tayyip Erdoğan'a dokunma hedefine, öte yandan da Alman Misyonerliğinin önünü açma amacına hizmet eden bir kumpas olduğu ortada iken, Kanal7 ve Zekeriya Karaman'ı bu kumpasın argümanları ile suçlamak bile başlatılan saldırıların maksadını anlamak açısından yeterli.

Yeni Türkiye'nin temel taşları döşenirken, bu süreçte gerçekleşmesi kaçınılmaz medya dizaynında aktör olmak isteyenler, Yeni Türkiye arzusunu 90'lardan bu yana avazı çıktığı kadar haykıran Kanal7 ve Zekeriya Karaman'ı kendilerine engel görüyor belli ki.

Ama Yeni Türkiye'nin öncüsü Recep Tayyip Erdoğan'a olan muhabbetine kefil olduğumuz Zekeriya Karaman ve Kanal7'yi, aşkı havuz suyunun debisine göre yön değiştiren Şems ve tetikçilerine kurban vermeyeceğiz, vermemeliyiz.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir