VF kat sol
VF kat sağ

02 Mart 2016

Kapatılan gazete ve TV’ler, işsiz gazeteciler!

Bu yayın organlarını iktidar karşıtı hangi gruba verirseniz verin, tiraj ve reyting kaygısı yaşamaz, bir şekilde yayınlarını sürdürür.

İpek Medya bünyesinde yer alan Kanaltürk, Bugün TV ve Kanaltürk Radyo ile Bugün ve Millet gazeteleri kapatılmış.

Kaç ay geçti aradan? 4 ay...

***

Bir yargısal işlem sonrasında grubun medya organlarına atanan isimlerle ilgili az yazılıp çizilmedi.

Kayyumların AK Parti'li olduğundan, AK Parti'nin “özgür medyayı” susturmak istediğine... “AK Parti kendi medyasını oluşturmak istiyor” cilalamaları da cabası...

AK Parti cenahından da örgüt medyasının susturulduğu ve o yayın organlarının artık millete hizmet edeceği söylemleri ayyuka çıkmıştı.

Peki ne oldu şimdi?

Muhaliflerin ortaya attığı iddiaları destekleyen bir sonuç değil mi karşı karşıya kaldığımız şey?

4 aylık bir zaman diliminde 2 TV kanalı 2 gazete ve 1 radyo zarar ettikleri gerekçesiyle kapatılmasından daha büyük zararı ne verebilirdi AK Parti'ye?

Yaptığım kimi görüşmelerde, “bu medya organlarının, İpek-Koza'nın başkaca ticari faaliyetleri üzerinden sübvanse edildiğini, kayyum ataması sonrasında hem rayting hem tiraj düşmesi üzerine zararla karşı karşıya kalındığını” işitmiştim.

Bu arada, bu yayın organlarının Fetullahçı Terör Örgütü'nün en önemli finans kaynağı olan “himmetlerle” sübvanse edildiği iddiaları da vardı.

Nasıl finanse edilmiştir, hangi hülle yöntemleriyle kanal ve gazetelere mali kaynak aktarılmıştır bilmem, bu başlı başına yargının işi.

Ama; zarar ediyor diye bu yayın organlarının kapatılma kararı, bilhassa AK Parti'nin derinlemesine analiz etmesi, bu çerçevede hukuki zeminde acil düzenlemeye gitmesi gerektiren bir durum.

Bu medya grubuna el konulma sürecini hatırlayın.

Yukarıda da aktardığım gibi; AK Parti ve çevresinin tamamı, el koyma sürecini “haklı gerekçelerle” desteklemiş, bu yayın organlarının artık örgütün değil milletin hizmetinde olacağını söylemişti.

Muhtemelen de güvendikleri şey, hem yargı hem yargının kararı ile atanan kayyumlardı.

Oysa daha el koyma işlemi sonrasında bilhassa medya organları ile ilgili alınan hemen tüm kararlar, örgüt ve muhalif grupların itirazlarını haklı kılan cinstendi.

Bu medya organlarına yapılan atamalarda, -istisnalar hariç- AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen grupların yöneticilerinin karar verdiği iddia ediliyor, televizyon kanallarının TÜRKSAT'tan çıkarılması kararı, kanalların örgüt kontrolünde olmamasına karşın geri alınmıyor, gazetelerde yapılan atamalarda liyakatten başka kıstasların öne çıkarıldığı yüksek sesle dile getiriliyordu.

Herhangi bir grupla ilişkisi olmayan ve hatta iktidara yakın duruşu nedeniyle mesleğini icra edecek mecra bulamayanlar işsizlikten kiralarını bile ödeyemeyecek durumdayken, iktidara yakın görünen gruplardaki “belli” isimler bir joker gibi kullanılıyordu.

Heyecanını kaybetmiş, doyuma ulaşmış, mesleki hassasiyetleri ekonomik kazanımların gerisinde kalmış isimlerden yana tercih kullanılırken, adeta bir “yağma hasan böreği” paylaşımı fotoğrafı çiziliyordu.

Yargının yönetimindeki TV kanalları, TÜRKSAT'ın uydudan atma kararı neticesinde yayın yapmamasına rağmen onlarca kişi maaş alıyor, gazetelerde ise bir türlü oluşmayan heyecan nedeniyle tiraj sayısını yükseltmek mümkün görünmüyordu.

Hal böyle olunca; yayınların durdurulması ve kapatılması kadar doğal bir sonuç olamazdı.

Bütün bunlar ilaveten aktarmak isterim ki; bugün bu yayın organlarını iktidar karşıtı hangi gruba verirseniz verin, tiraj ve reyting kaygısı yaşamaz, bir şekilde yayınlarını sürdürür.

Şimdi siz karar verin; ortaya çıkan bu fotoğraf en çok kime zarar verdi?

Bana kalırsa, bu yayın organlarına el koymakla FETÖ'ye verilenin bin misli zarar kapatılarak AK Parti'ye verildi.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir