VF kat sol
VF kat sağ

25 Haziran 2017

Katar ablukası üzerine

Saatlerce haberler arasında sörf yaparsınız, analiz etmeye küpürleri yap –boz parçaları gibi birleştirmeye çalışırsınız. Sonra biri çıkar bir tweet mesajıyla sizin saatlerce ve sayfalarca anlatmaya çalışacağınızı bir cümleyle özetliyor.

1

CIA ve MOSSAD'ın semersiz ortak eşeği Michael Rubin attığı bu tweet ile işte tam bunu yaptı ve konuyu özetledi.

“Bugün Katar, yarın Türkiye”…

Semersiz olanın yorumunu ertesi gün semerli olan daha anlaşılır bir hale getirdi.

2

Ama biz yine de Katar meselesini parçalarına ayırarak büyük resme ve çatışan taraflara, oyun senaryolarına, tuhaflıklara, tarafların asıl dertlerine bakmaya çalışalım.

Olayları maddeleyerek gidelim.

TÜRK DEVLETİ DOĞRU SÖYLEMİŞ

15 Temmuz 2016'da Batı Terör Örgütü ve taşeronu FETÖ'nün ortaklaşa giriştiği darbenin bastırılmasından sonra Başbakan Yıldırım mealen şunları söylemiş ama gecenin sıcağında bu sözler kaybolmuştu:

“Bu darbenin önlenmesi başka ülkelerde yapılacak olan darbeleri de önledi…”

3

Türkiye'de darbe denemesinin hemen ardından Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Pakistan'a giderek Pakistan hükümetinin yanında olacaklarını en net biçimde göstermiş, belki de muhtemel darbeyi engellemişti.  

İşte o gün Türk devletinin en resmi ağızlarından seslendirilenler bugün yavaş yavaş ortaya çıkıyorlar.

Geçen sene bu zamanlarda Türkiye ve Pakistan'da darbe yapmaya çalışanlar bu sene aynı zamanda Katar'da darbe yapmaya çalışıyorlar.

İlginç değil mi?

MÜBAREK RAMAZAN AYINDA KUDURMA MESELESİ

İlginç zamanlamalar bahsi açılmışken bir başka ilginçliğe dikkat çekelim. Geçen sene yine Ramazan zamanı, Bangladeş'in işbaşında olan tıpkı FETÖ gibi sapık inançlı Thug çetesinin üyelerinden oluşan laik hükümeti durmadan Bangladeş ihvanının önemli isimlerini, İslam alimlerini bir yandan asarak şehit ederken bir yandan da Müslüman gruplara toplu saldırılar düzenliyor.

4

“Bangladeş'te dini ibadet yeri Aşram'da çalışan Hindu bir işçinin dün ölü bulunması üzerine başlatılan operasyonda bir gecede 900 kişi gözaltına alındı. AKM polis müfettişi General Shahidul Hoque, Xinhua haber ajansına verdiği demeçte operasyonun hükümet karşıtlarının tüm bağlantılarını çözmeye yönelik bir operasyon gerçekleştirdiklerini açıkladı. Bölgedeki siyasi analistler, ölü bulunan Hindu bir işçi için bir gecede 900 kişinin gözaltına alınmasını, cinayet zanlısını aramaktan çok, siyasi bir yıldırma politikası olarak niteliyor” (12 Haziran 2016)

Yıl 2017 ve yine Ramazan ayı. Katar ablukaya alınıyor ve alukacıların Katar'dan istediği şey Bangladeş hükümetini yaptığı ile aynı. Arap ülkelerinde ki İhvanı, Hamas'ı ve benzeri diğer Müslüman örgütleri desteklemeyi kes.

Analiz yapacak kadar dünya olaylarını takip etmeyenler için bile kolay bir bakış açısı sunalım. Ramazan ayında kimlerin kudurduğuna bakın, suçluyu bulursunuz.

Bu arada her Ramazan ziyadesiyle kuduran İsrail'in bu Ramazan ayında “sessizliği” dikkatinizi çekmiştir. 

5_1

Her Ramazanda adeti olan toplu katliamlara bu sefer fazla girişmiyor ve küçük çaplı gündelik katliamlarla yetiniyor. Adeta, Körfez'de benim işimi görerek Hamas ve İhvanı sıkıştıranları kendi halkları nezdinde zorda bırakmayayım havasında. Hani Refah-Yol hükümeti döneminde eylem yapmayarak 28 Şubat darbecilerinin işlerini kolaylaştıran PKK gibi.

PAKİSTAN'IN TUTUMU

Ortadoğu'nun en çok bilinen sırrıdır. Pakistan aralarında yapılan mutabakat/anlaşma gereği Suudi Arabistan'a nükleer koruma sağlamaktadır. Bir başka deyişle Suudi Arabistan eğer bir gün nükleer saldırıya uğrarsa Pakistan bu ülkeye saldırana nükleer olarak saldırı kendisine yapılmış gibi karşılık verecektir. Suud ise Pakistan'a ne zaman sıkışsa finansal olarak yardım sağlamaktadır.

Ama:

Suud öncülüğünde İslam Ordusu kurulduğunda, bu orduyu oluşturan ülke kuvvetlerinden biri olarak ismi anons edilince Pakistan bu olaydan haberleri olmadığını beyan etmişti.

6

Bu beyanatın ardından Pakistan'da bir dizi patlamalar meydana gelmiş ve Pakistan şaşkınlığı geçmiş bir vaziyette İslam Ordusuna katılmıştı.

7_1

Ekim ayında ise Pakistan ve Türkiye Umman denizinde ortak deniz tatbikatı yapmıştı.

8

Tatbikatın ertesi günü ise Pakistan'ın Umman denizi kıyılarında bir petrol tankerinde patlama meydana gelmişti.

9

Buna rağmen Pakistan bu yılın Ocak ayında bir açıklama yaparak İslam Ordusunun Müslüman bir ülkeye saldırması durumunda İslam Ordusundan çekileceğini beyan etmişti.

10

Katar ablukası ortaya çıktığında ilk gelen haberlerde Pakistan'ın da Katar'a asker göndereceği söylenmiş;

11

Pakistan ise bir süre sonra yine şaşkınlıkla böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ilan etmişti.

12_1

Gelinen son noktada kardeş körfez ülkelerinin Katar'dan Türk üssünü kaldırmasını istedikleri göz önüne alınınca siyasi koku alma yeteneği hayli gelişkin olan İslam dünyasının tek nükleer gücü Pakistan devletinin nasıl bir tutum alacağı önem arz etmektedir.

Tabii bu önem arzının şöyle küçük bir sebebi daha bulunmaktadır.

12a

Herhalde arzedebildik…

 

AB'NİN (KÜRESELCİLER) TUTUMU VE TÜRKİYE'NİN EKONOMİ NOTU

Katar ablukası patlak verdiğinde Türkiye tereddütsüz bir şekilde Katar'a verdiği destekle kimin yanında yer alacağını açık bir şekilde göstermişti. Eş zamanlı olarak ilginç başka şeyler yaşandı. Her zaman Türkiye'nin kredi notunu düşürme yarışı içinde olan küresel güçlerin tetikçisi kredi derecelendirme kuruluşları ardı ardına adeta Türkiye'ye kur yapma yarışına girdiler.

13_1

14_1

Ama eş zamanlı olarak şu anlaşma haberleri gelince bayram öncesi eniştelerin bizi niye öptüğü daha bir açıklık kazandı.

15_1

Katar Gaz Şirketi'nin (Qatargas), Avrupalı enerji şirketi Royal Dutch Shell ile alım-satım anlaşması imzaladığı, bu anlaşma kapsamında Katar Gaz Şirketi'nin Shell'e beş yıl boyunca her yıl 1,1 milyon ton sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihraç edeceği bildirildi.(…) Shell ile gelecek yıllarda büyük çaplı çalışmalar yapmayı umduğunu dile getiren Al Sani, bu anlaşma ile Katar Gaz Şirketi'nin İngiltere ve Avrupa'da Shell ile anlaşmalı çalışanlar listesine dahil olabileceğini kaydetti.  Al Sani, Katar Gaz'ın talep edilen miktarda sıvılaştırılmış doğalgazı Shell'in abonelerine ulaştırma esnekliğine de sahip olduğunu ifade etti. (17 Haziran 2017, Hürriyet)

Yine aynı sıralarda bir başka haber bu kez Katar'ın dostuk yapmakla suçlandığı, Pars doğalgaz sahasını birlikte geliştirdiği, abluka başlayınca Katar'ın yanında duran İran'dan geldi.

15a

Bir başka Avrupa petrol devi İran'la anlaşma yapmış meğerse…

16

Küreselcilerin kontrolündeki AB'nin önemli ülkelerinin petrol şirketleri Katar ve İran kaynaklarına sarkıntılık ederlerken bu ablukanın gelmesi tesadüf olmasa gerek.

Konuyu Şubat ayında gelen şu haberle katkıda bulunalım:

17_1

“(…) ABD'nin, Avrupa'ya büyük miktarda LNG ihracat eden Katar, Avustralya, Rusya ve Cezayir gibi ülkelere karşı bir hamle gerçekleştirdiğini belirten Karagöl, "2013-2016'da bölgesel LNG fiyatları Avrupa ve Asya piyasalarında önemli oranda düştü. Ancak, yalnızca ABD tarafından olaya bakacak olursak, ABD'nin LNG ihracatı ile Avrupa pazarına girmeye başlaması fiyatları beklenildiği kadar düşürmeyecektir. Ayrıca, talep tarafında da ülke sayısı artmaya devam edecek. Ülke sayısıyla birlikte talebin de artmasıyla ABD'nin tek başına fiyatları düşüş yönünde etkilemesi zor görünüyor." ifadelerini kullandı.  Karagöl, İran'ın da ambargolar sonrası teknolojik altyapısını güçlendirerek LNG ticaretine girmek istediğini hatırlatarak, fiyatlarda yaşanacak düşüşün sadece üretim yapan ülkelerin artmasıyla değil, pahalı olan LNG teknolojisi ve transferinde gerçekleşecek maliyetin düşmesiyle gerçekleşebileceğini anlattı. (26 Nisan 2016, Hürriyet)

Yazımızın başında alıntıladığımız tweet mesajı ile aşağıdaki haberi birleştirelim:

18_1

“Türkiye ile imzalanan LNG anlaşmalarının geçerliliğini koruduğunu ifade eden Al Sada, "Var olan iki anlaşma kapsamında Türk tarafının istediği zamanda Katar istenilen miktarda LNG'yi göndermeye hazır. Yani miktarlar konusunda bir kısıtlama yok. Geçmişte ilişkimiz bu şekilde devam etmişti, bundan sonra da aynı şekilde sürecek. Katar, Türkiye'ye her zaman öncelik tanıyor. Bu da sadece enerji değil her alandaki mükemmel ilişkilerimize dayanıyor." diye konuştu.” (15 Şubat 2017)

AB ise konuya bakışını yetkili ağızlardan belirtmiştir.

19

Son olarak AB'nin durduğu noktada gerekirse kirli bir savaşa da gireceğini gösteren bir haberle konuyu bitirelim. Malumunuz Katar ablukasında başı çeken/ adı ön plana çıkan iki ülkeden biri Birleşik Arap Emirlikleri idi. Bakın dün birden bire ne oldu:

20

“Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) 8 prenses, "hizmetçilerini istismar etmek" ve "insan kaçakçılığı yapmak" suçlarından 15 ay hapis ve 165 bin euro para cezasına çarptırıldı. Ülkenin en güçlü ailelerinden El Nahyan'a mensup prenseslerin hapis cezaları ile para cezalarının yarısı askıya alındı. (…) Prensesler hakkındaki dava 2008'de Belçika'nın başkenti Brüksel'deki lüks bir otelde yaşananlar üzerine açılmıştı.Otelin bir katını birkaç aylığına kiralayan prensesler, 20'den fazla hizmetçinin otelden çıkmasına izin vermedi. Prensesler hizmetçileri artık yiyeceklerle beslenmeye, yerde yatmaya zorladı ve günün hemen her saati çalıştırdı.Belçika makamları, hizmetçilerden birinin kaçıp polise başvurmasıyla olaydan haberdar olmuş, açılan dava Mayıs ayında görülmeye başlanmıştı.” (23 Haziran 2017)

Avrupa'nın 2008 yılında vuku bulan olayı 2017 yılında tam ihtiyacı olan zamanda karar bağlaması ve çetenin elebaşı konumunda gözüken BAE prenseslerini suçlu bulması “takdire şayandır”.

İşte Avrupa aşkı ile yananların başına gelecek olan her zaman budur.

Yani, AB abluka da tarafını belirlemiş demenin sağlaması bu haberdir.

 

HARİTA SAVAŞLARI

Şimdi daha gerilere gidelim ve 2006 yılında eski ABD ordusu Albayı Ralph Peters tarafından çizilen ve gündemden hiç düşmeyen şu haritayı hatırlatalım:

21

‘Armed Forces Journal' (Silahlı Kuvvetler Dergisi) dergisinde 2006'da yer alan bu haritada, Ortadoğu'daki ülkelerin neredeyse tamamının sınırlarını değiştirilmiş olarak gösteriyordu.

Şimdi bu haritada iki şeye dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Birincisi Katar yerli yerinde duruyor.

22

İkincisi Suudi Arabistan paramparça olmuş ve Mekke ve Medine'nin içinde bulunduğu alanda Islamic Sacred State (Kutsal Islam Devleti) adında bir ülkecik kurulmuş.

Kısaltılmışı ISS.

Hani tanıdık gelmiş olmalı. Bir  (I) harfi daha ekleyince ISIS (IŞID/DAEŞ'in İngilizcesi) oluyor. 

Tekrar hatırlatalım, bu harita 2006 yılında çizilmişti. Haritayı çizen zat "Türkiye sevdalısı" emekli bir ABD ordusu askeri. 15 Temmuz gecesi Fox TV'de darbeciler için “bunlar bizim çocuklar ve bu Türkiye'nin İslamcıların egemenliğine geçmemesi için son şansı” benzeri güzellemeler yapmakta idi.

23_1

Ama bitmedi Yine aynı yıllarda (2005) yayınlanan Richard Clarke'ın “Akrep Kapısı” adlı kitabının konusu kısaca şöyledir.

24_1

Yıl 2010…Sünni ve Şii gruplar, ortak bir darbeyle Suudi Arabistan'da ki krallık rejimini yıkıp ‘İslamiye Cumhuriyeti'ni kurarlar. Suudi ailesi ABD'nin Houston kentine sürgün edilir. Suudiler çıkar ilişkisi kuran ABD Savunma Bakanı Henry Conrad, İslamiye'yi işgal edip petrole el koymak düşüncesindedir.

Çin ise petrol karşılığında İslamiye'yi savunmak için gönüllü olur. İki Çin gemisi, İslamiye'nin petrol rezervlerini korumak üzere nükleer başlıklar yola çıkar.
.Clarke, Akrep Kapısı'nda, olağandışı heyecanlı bir jeopolitik öykü içerisinde anlattığı olaylarla okuyucuları birkaç sene ileriye götürüyor ve Asya'ya yayılması söz konusu olan nükleer bir savaştan söz ediyor. Bir hükümet darbesi ile Suudi Arabistan'daki şeyhler tahtan indirilmiş, yerine kararlı bir İslam hükümeti gelmiştir. Petrolün kokusu etraftaki akrepleri çekmeye başlar; bunların başında Washington ve başka bir başkentte Orta Doğu'nun haritasını temelinden sarsacak şeytani bir pazarlığa girmeye hazır kişiler bulunmaktadır. Planları - aralarından bazıları aynı olduğunu düşünse de- aynı değildir. Gizli gündemler, önü alınamaz bir hırs, farklı yerlere duyulan sadakat hisleri, hatalı istihbarat, felakete sürükleyen yanlış hesaplar sonucunda bir süre sonra domino taşları düşmeye başlar.

Romanın konusu ile günümüz olayları arasındaki benzerlikler şaşırtıcı değil mi?

Reagan döneminden oğul Bush dönemine kadar ABD istihbarat kuruluşlarının en tepe noktalarında bulunmuş bu anti-terör uzmanı yazarın kurgu romanının başında ilginç bir harita bulunmaktadır.

25_1

O da Suudi Arabistan'ı yıkmış ve yerine “İslamya” diye bir devlet kurmuştur. Tekrar hatırlatalım kitabın basım tarihi 2005 yılıdır.

New York Times ise bu haritayı 2014 yılında güncelleyerek yayınlamıştı.

26_1

Bu konuyu ve coğrafyayı şekillendirmekte IŞID'ın oynadığı rolünü 27 Mayıs 2016 tarihinde geniş olarak ele almıştık.

27_1

İşte o gün gazetemizin ön sayfasında yer alan haber:

28

KUTSAL MEKANLARI KİM YÖNETECEK

Peki son birkaç senede Suudi Arabistan neler yaşadı.

2015 Ocak ayında Kral Abdullah öldü ve yerine Prens Salman kral olarak geçti. Ocak ayında ölen Kral Abdullah'ın Mısır diktatörü Sisi'ye verdiği desteği yeni kral Selman yavaş yavaş çekmeye başlar. Bunların ardından Suudi Arabistan'da ilginç olaylar baş gösterir.

11 Eylül günü Suudi Arabistan'ın önde gelen şirketlerinden Bin Ladin Grubu tarafından yürütülen Kabe'yi Genişletme Projesi çalışmaları nedeniyle Harem-i Şerif'in dışında bulunan dünyanın en büyük kule vinçlerinden biri hacı adaylarının üzerine devrilir. Tarihin en büyük facialarından biri olarak kayda geçen olayda sekizi Türk 111 kişi hayatını kaybeder.

29

Olaylar bununla sınırlı kalmaz. 6 gün sonra bu kez Mekke'de büyük bir otel yangını olur. (17 Eylül 2015)

30

Daha 1 hafta geçmeden bu kez Hac sırasında izdiham yaşanır, kimine göre yüzlerce kimine göre binlerce kişi hayatını kaybeder. Ölenleri çoğunluğunun İranlı hacılar olması İran ile Suud arasında ipleri daha da gerer.

32

Hamaney'in resmi sitesinde yayımlanan ve İran medyasında da geniş yankı bulan mesajda yıllık Hac programlarının Riyad'ın kontrolünden alma önerisinde bulunulur.

Erdoğan, kaza için Suud'u suçlamanın doğru olmadığını söylese de Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin “Hac organizasyonu bize verilsin” demektedir:

33

Mekke ve çevresinin Suudi Arabistan toprakları içinde olduğunu, ama o kutsal mekanların tüm Müslümanlara ait olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti:

‘Oradaki güvenlik sorununu çözmek için Müslüman ülkelerin bir araya gelerek bir çözüm geliştirmelerinde yarar var. Efendim, ‘Oradan gelen, buradan gelen sıkışmışlar birbirlerini ezmişler.' Olacak şey mi? Dünyaya bunu nasıl izah edersiniz? İzahı var mı? Bine yakın insan, 750 kişi hayatını kaybetmiş. Böyle bir şey olabilir mi? Kimse milliyetçilik yaptığımı düşünmesin. Bize versinler, Türkiye oradaki organizasyonu kimsenin burnu kanamadan hac vazifesini yaptırır Allah'ın izniyle. Ücret de talep etmiyoruz. Suudi Arabistan hükümetine sesleniyorum; Verin bize, Türkiye'ye. Türkiye olarak oradaki organizasyonu çok nizami bir şekilde hallederiz, çözeriz.' (25 Eylül 2015)

Burada bir hatırlatma yapalım. Türkiye eğer o kutsal mekanların ve haccın yönetimini alsa idi fiili olarak ne yaratmış olacaktı?

“Kutsal İslam Devleti” dediğinizi duyar gibiyiz.

Bir gün sonra Türk gazetelerine ilginç bir haber düşer.

 34

Kabe'de vinç kazasından sonra yine Bin Ladin grubu vardır haberlerde ve aslında bu olaydan 40 gün önce Ladin ailesi bir başka ülkede de konu olmuştur.

35

Uzatmayalım, ardından Kral Salman'ın zehirlendiği, ardından kendisine darbe yapıldığı türü bir sürü söylenti çıkmıştır ama bugün itibariyle Kral Salman yerindedir ve çok uzun süredir Türkiye ile dostane sürdürdüğü ilişkilerini Trump'ın gezisi sonrasında görünen o ki noktalamıştır.

36

Dün itibariyle ablukacı ülkeler Katar'dan Türk üssünü kapatmasını da istemektedirler ve cevap Türkiye'den “söz konusu değil” şeklinde gelmiştir.  

37

Dolayısıyla bundan sonra çok büyük bir değişiklik olmazsa kartlar yeniden karılacaktır çünkü taşlar artık yerinden oynamıştır.

39

Bu konuya kısmetse, İngiltere'nin durumu, Shemitah yılı ve İsrail perspektifinden  devam edeceğiz.