Kemalizmin 'Târih Tezi' ve 'Güneş-Dil Teorisi' hurâfeleri (64)

Sel̃ânikli Dil İnk̆il̃âbcısı: “Biz, İslâm Medeniyetinden tecerrüd etmiş bir cem’iyet yoğurmak için, Türkceyi de Frenkleştirmek istiyoruz!”

Bu suâl̃, elbette, her aklıselîm sâhibi insanın aklına geldiği gibi, o devirde de akla gelmişti. Tevcîh edilen suâl̃e, “Tek Adam”ın “Öztürkce harek̃âtı”nın başına geçirdiği hemşehrîsinin cevâbı, riyâsız ifâdesiyle: “Çünki biz, İsl̃âm Medeniyetinden (binâenaleyh Müslümanlıktan) tecerrüd etmek, Frenk Medeniyetine dâhil olmak, tamâmen Frenkleşmiş bir cem’iyet yoğurmak, bundan nâşî de Türkceyi olabildiğince Frenkleştirmek istiyoruz!”, şeklindedir:

Târih, 26 Eyl̃ûl̃ 1935… Türk Dili Birinci Kurultayı’nın üçüncü seneidevriyesi… Her 26 Eyl̃ûl̃ artık “Dil Bayramı” olarak tes’îd ediliyor… “Dil Kurumu Genel Sekreteri” Prof. İbrahim Necmi Dilmen, bu “bayram” münâsebetiyle, İstanbul Radyosu’nda uzun bir “söylev vermiş”, alelacele Eminönü Halkevi’ndeki “bayram” toplantısına yetişmiştir. Buradaki sohbetini müteâk̆ib, bir dinleyici, ona, herkesin aklına gelen suâl̃i tevcîh ediyor:

“- Alıştığımız bir takım sözler var. Bunları Arapça diye atıp da yerine Fransızcasını alıyoruz. (Müdür) yerine (Direktör) gibi. Bunun sebebi nedir?”

Dilmen’in cevâbı, Kemalist Totaliter Rejimin bütün içyüzünü aydınlatacak mâhiyettedir:

“Şimdiye kadar bizde kullanılan ve Arapçadan gelmiş denilen sözlere karşı, Kılavuz’da, şimdiye kadar Fransızca diye bilinmekte olan sözler alınmıştır. ‘Direktör, sekreter’… gibi. [Burada bahis mevzûu olan Kılavuz, 1935’te basılan ve Ankara Halkevi’nin nâşiriefk̃ârı Ülkü mecmûasının il̃âvesi olan Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu’dur. Bu Kılavuz, haftalarca, gazetelerde de tefrika edilmişti.] Bunları alırken düşünüldü. (Sorum,) yalnız etimoloji bakımından bu sözlerin Türk dili köklerinden kopuşmuş olduğu da değildir. [Kurum’un Uydurmaca l̃ugat̃inde, “sorum” henüz “mes’ele” karşılığı kullanılıyor; bil̃âhare “mes’ûliyet” mânâsına gelecekdir!] Bu düşüncenin büyük bir yeri vardır. Ancak, bir de doğu soysallığından [Şark Medeniyetinden] batı soysallığına [Gar̃b Medeniyetine] geçmek düşüncesi vardı. Müdür, kâtip gibi sözler bize eski varlığı andıran [hatırlatan] bir kuruluşun izleridir. Direktör, sekreter yeni varlığın, soysal ve kültürel varlığın imleridir. [“İm”: işâret. “İmge” (< Frz. “image” < L̃at. “imago”): hayâl̃; “simge” (< Frz. “symbole”): remiz, timsâl̃.] İşte bu bakımdan, doğulu düşünüşten sıyrılmak, batı soysallığını eksiksiz benimsemek düşüncesi, böyle bir takım sözlerin üstün tutulmasını gerekleştirmiştir. Yoksa, etimoloji bakımından Avrupa dillerinin ana kökü Türkçe olduğu gibi, Sâmi denen Arap, İbrânî, Geldânî, Âsurî… dillerinin öz kaynağı da Türkçedir.” (“İbrahim Necmi Dilmen’in Açıklamaları’, Türk Dili; Türk Dil Kurumu Bülteni, İstanbul: Devlet Basımevi, İlkteşrin / Ekim 1935, sayı 13, ss. 35-41; Türkçenin Istılâh Mes’elesi ve İdeolojik Kaynaklı Sapmalar, 2013, s. 414)

Türkce, Güneş-Dil Teorisiyle, islamistik kaydından kurtuldu”

Mustafa Kemâl̃’in, muazzam bir “ilmî keşif” yaptığına kanâat̃ getirerek meydana attığı ve herkese bir mutlak hak̆îkat̃ olarak dayattığı “Güneş-Dil Teorisi”nin de bu maksûda götürdüğü muhakkaktır. Ahmet Cevat Emre’nin daha evvel de naklettiğimiz müşâhedesiyle:

“Kültürümüzü Avrupalılaştıracak milletlerarası terimlerin millî bir sistem altında alınıp benimsenmesi, en büyük bir ihtiyaç idi. […] (Güneş-Dil Teorisi sâyesinde) hangi kelimeler ve milletlerarası terimleri kullanmak ihtiyacında isek, -dilimizi yeniden yabancı kelimelerle doldurmamak davasiyle karşısına çıkan irtica ithamlarından korkmaksızın- (onları) kullanabili[yorduk], çünkü dillerin monogonist teorilerine dayanan analizlerle, o kelimeler ve terimler millîleşebiliyordu!” (Emre 1960: 346)

Dîğer iki “Güneş-Dil âlimi”, Dil Kurumu Lengüistik-Etimoloji Kolbaşısı Prof. Dr. Hasan Reşit Tankut ile Târîh Kurumu Âzâsı (“!Millî Şef” devrinin hayırsız ve son Başvekîli) Prof. Dr. Şemsettin Günaltay da, ortaklaşa kaleme aldıkları “Arsıulusal̃ Alanda Dil ve Tarih Tezlerimiz” başlıklı kitab hacmindeki makâlede (Türk Dili. Türkçe-Fransızca Belleten, No: 29-30, Ankara, Haziran 1938, ss. 1-67), memnûniyetle, “Güneş-Dil Teorisi”nin, netîce olarak, Türkceyi isl̃âmî şahsıyetinden “kurtardığını” ifâde ediyorlar:

“Güneş-Dil Teorisi ile, Türk Dili ilk hamlede islâmistik kaydından kurtulmuş oldu.” (mezk̃ûr makâle, s. 25)

Güneş-Dil İnk̆il̃âbı”nın netîcesinde, umûmî l̃ugat̃, Fransızca kelimelerin istîl̃âsına uğradı

“Güneş-Dil Teorisi”ne istinâden yüzler ve yüzlerce Fransızca ıstıl̃âh Resmî Dile buyur edildiği gibi, Resmî Dilin umûmî l̃ugat̃i de, âdetâ, Fransızca kelimelerin istîl̃âsına uğramıştır. Şöyle ki:

Prof. Dr. Musa Yaşar Sağlam’ın araştırmalarına nazaran, Harf İnk̆il̃âbından evvelki son Türkce l̃ugat̃ olan Kestelli L̃ugat̃i’ndeki 18.590 kelimeden sâdece 606’sı Fransızca asıllıdır. (Dîğer Avrupa dillerinden ik̆tibâs edilmiş kelimeler, şâyân-ı ihmâl̃ addedilecek kadar cüz’îdir.) Hâl̃buki, TDK’nın 25.684 kelime ihtivâ eden 1945 l̃ugat̃indeki (Arabca ve Farsça dâhil) 8.671 ecnebî asıllı kelimeden 1.226’sı Fransızca menşêli olup bu grupta yer alan kelimelerin %14,13’ünü teşkîl etmektedir. Böylece, hassaten “Güneş-Dil İnk̆il̃âbı” sâyesinde, Fransızca menşêli kelimelerin sayısının, 10-15 senede iki misline çıktığı müşâhede ediliyor.

TDK’nın 2005 l̃ugat̃inde ise, yekûn 60.120 kelimeden 13.205’i (Arabca-Farsça dâhil) ecnebî asıllı ve bunların içinde Fransızca asıllı olanların oranı % 30, 21, bu oranın, 1920’li senelere nisbetle artış oranı da % 657’dir! (Türkçenin Istılâh mes’elesi ve İdeolojik Kaynaklı Sapmalar, 2013, ss. 412-413)

İhtisâs dillerinde, yânî ilmî-teknik-meslekî sâhalardaki Fransızca asıllı ıstıl̃âhların ise, bu oranın çok üstünde olduğu tahmîn edilebilir…

WhatsApp Image 2022-04-14 at 11.20.07.jpeg

(Zaman, 22.11.1934, s. 3)

Uydurmacanın, nasıl cebren ve hîleyle, adım adım Resmî Dil yapıldığına ve umûma mâl̃ edildiğine dâir câlib-i dikkat̃ bir haber: “Büyük Şef”in 1 Kasım 1934 TBMM’yi Açış Nutku’na dercettiği “yeni” kelimelerin bütün resmî dâire ve müesseselerde kullanılması emrediliyor ve bu uydurmalar, derhâl̃ resmî yazışmaların diline dâhil oluyor!

***

Fransızcadan devşirilen türetmelikler

Bundan daha vahîmi, Türkceden bozma Kemalist Resmî Dile (dîğer tâbirle “Yoztürkce”ye), “Güneş-Dil mantığıyle” “Öztürkce” oldukları iddiâ edilerek, birçok Fransızca ve bir-iki tâne de İngilizce-Almanca, Farsça, Moğolca türetmeliğin (“morphème dérivationnel”) dâhil edilmesi, bunlarla (Târihî Türkcemize yabancı) yüzler, belki binlerce yeni kelime teşkîl edilmesidir. Bunlardan tesbît edebildiklerimiz şunlardır: “-Al̃, sAl̃, Il, -Ul” (“Ulusal̃, hukuksal̃, dinsel, tarihsel, sarmal̃, öznel, dönel, eleştirel, ilkel, birincil, eril, dişil, tekil, yasal̃, çoğul, buzul”, ilh...), “-ik” (“birik, kürevik, yönetik”, v.s.), “-tör” (“orantör”), “-mAn” (“katman, uzman, eleştirmen, göçmen, gözetmen, öğretmen, seçmen, teğmen” , ilh…), “-et” (“gölet, özet”), “-o” (binogram, yüzometre”, v.s.), “-tem” (“yöntem”), “-gen” (“üçgen, dikdörtgen”, v.s.), “-v” (“görev, işlev, ödev, saylav, türev”, v.s.), “-Ay” (“açıortay, aday, birey, deney, dikey, düzey, içbükey, olay, onay, uzay, yatay, yüzey”, ilh…), “-çA” (Farsçadan; “dilekçe, sözce, tümce”, v.s.), “-tAy” (Sabetay’dan veyâ Moğolcadan; “çalıştay, kamutay, kurultay, danıştay, sayıştay”, v.s.), “-der” (İngilizce “leader”den; “önder”)…

Ayrıca, doğrudan Fransızcadan bozma kelimeler: “Alaşım, belleten, diyelek, egemen, eksen, evrensel, genel, imge, simge, komut, komutan, okul, örgüt, teğet”, v.s.

Fransızcanın selîkasına muvâfık uydurmalar (Frenksiler, Alafrangalar): “Adıl, arsıulusal̃, bağımsız, çokanlamlı, çokkarılılık, Denizbank, Etibank, Sümerbank, Bay/Bayan, dışmerkezli, dışsatım, dinayrısı, dincierki, eşanlamlı, eşdeğer, eşgüdüm, genkurul, içgüdü, içtüzük, önermek, öngörü, önkoşul, önsöz, özeleştiri, özyönetim, süre, tektanrıcı, toplumbilim, üretim, ürün, yaddinsel, ilh…” veyâ söyleyişler: “-İnşâallâh yerine- umarım (< ‘j’espère’), ‘çay alır mısınız?’ (< ‘prendre du the’), sahne almak (< ‘prendre la scène’), -hakkında, dâir yerine- üzerine (< ‘sur’), -hâl̃-hatır soran birine- ‘siz?’ (< ‘Et vous?’), ilh…” (Türkceden bozma, Türkce-Fransızca-Uydurmaca halitası Resmî Dilin uydurma kelimelerini yapılarına göre tasnîf ederek tanzîm ettiğimiz liste ve cetveller, Türkçenin Istılâh Mes’elesi ve İdeolojik Kaynaklı Sapmalar –“Öztürkçe” Dayatmasıyle Fransızcalaştırılan Resmî Dil- eserimizde mündericdir.)