24 Ekim 2017

Kim daha engelli?

Beden ve zihin sağlığına sahip olmak büyük nimettir. Bu sağlık nimetine sahip olmak bile şükretmek için büyük bir sebeptir. Şükretmekle birlikte ibadetleri daha gayretli ve daha kaliteli yapabilmek içinde önemlidir sağlıklı olmak.

Beden olarak engelli olan bir kulun ibadetlerinde bazı eksiklikler olması da normal bir durumdur. Zaten engel durumuna göre sorumlulukları da azalır.

 Gözü görmüyordur, bacağı yoktur camiye gelip gidemez. Kulağı duymaz Kuran'ı dinleyemez. Yahut yaşlanmıştır artık, gücü yetmez, yetişemez. Buda Allah'ın bir imtihanıdır elbet. (Allah'ın yardımı ve mağfireti üzerlerine olsun.)

Ancak beden engelinden daha da büyük bir engel vardır.

Gözü de sağlamdır, bacağı da vardır. Ancak camiye gidemez. Ezanı da duyar, Kuran'ı da işitir fakat harekete geçemez. Gençtir, enerjiktir ama abdest alamaz. Sesi, sözü güzeldir lakin dua edemez. Çünkü bedenler sağlam olsa da ruhlar engellidir.

“Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler…” (Bakara 18) ayetinde bahsedilende bu ruhsal engellilik halidir. Allah muhafaza etsin. Âmin.

Bununla birlikte nice bedensel engelli kullar vardır ki, engel tanımazlar. Mesela geçenlerde Medine'de tek ayağı olduğu halde ayakta huşu ile namazını kılan bir Türk hacı, Arap medyasında ve sosyal medyada da büyük yankı uyandırmıştı. Benzer durumu bende bir camide görmüş ve epeyce duygulanıp kendimden utanmıştım. Aynı şekilde yaşı ilerlemiş, ihtiyarlamış, belki kol değneğiyle ilerliyor ama ruhu koşuyor camiye… Böyle kulları da var Allah'ın. Aslında onlara engelli derken büyük hata yapıyoruz.

Amcalarımız, dedelerimizde olmazsa camiler tamamen boş kalacak duruma geldi.  Onlar yaşlı değil, ruhu genç büyüklerimiz. Caminin bahçesinde ezanı duyduğu halde, elindeki telefonu bırakıp iki adımda içeriye giremeyen gençler daha yaşlı. Hatta tabutun yanında bekleşip, en büyük ibretlik sahneyi yaşarken bile camiye giremeyenler var artık!

Ruhlar Neden Engelli?

“Müzik ruhun gıdasıdır” dediler. Dolmuşta müzik, markette müzik, asansörde müzik, kulaklıkla yolda yürürken 7/24 müzik. Eğer bu söz doğru olsaydı, en büyük skandallar, ruhsal bunalımlar, bağımlılıklar, çarpık ilişkiler, intiharlar müzik dünyasının zirvesinde yaşanmazdı.

Aşıların sağlıkla olan çarpık ilişkisi gibi, müzikle ruhsal sağlık arasında da çarpık bir ilişki kuruldu.

Müzik gibi daha pek çok manevi zehirler, katkı maddeleri, günah mikropları, GDH'ler (genleri bozulmuş hoca) hayatımıza girdi.

Sonuçta aşılı olduğu halde hastanelerden çıkamayan çocuklara benzer şekilde, müzikle yaşayan ruhlarında sağlığı bozuldu, hastalıkları bitmedi.

Ayrıca dostluğu öldüren sosyal medya dostları, iletişimi öldüren sözde iletişim hatları, neslimizi koltuğa bağlayan dizi bağımlılığı, öz karakterleri perdeleyen marka düşkünlüğü gibi iradeleri rehin almış modern bağımlılıklarda milyarlarca insanın ruh gözünü kör, ruh kulağını sağır, ruh ayaklarını sakat bırakan şeytani düşmanlar hükmündedirler.

Çare Ne?

Şehirler, binalar, araçlar bedensel engelli vatandaşların hayatını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmeye çalışılıyor. Uyuşturucu, alkol gibi bağımlılıklar için tedavi ve rehabilitasyon merkezleri açılıyor, ciddi projeler hazırlanıyor.

Ancak her şeyi madde olarak gören modernist zihniyet insanın ruhunu ve aslında bedenini dahi hiç önemsemiyor. Sebebe inen değil, sonucu manipüle eden ve ticarete çeviren bir mantıkla işliyor. Yani sadece birkaç rampa, iki özel araç gösterip ara sıra reklam filmi çekmekle her zaman yaptığı gibi zihinleri uyutuyor, ticaret amaçlı rehabilitasyon ve hizmet merkezleri çoğalıyor.

Bu sebeple çareyi modern yaklaşımlarla bulmak mümkün değildir.

Kalpleri bağımlılıktan kurtaracak, ruhların engelini kaldıracak, diriltecek olan ancak zikirdir. Zira “Kalpler ancak Allah'ı anmakla tatmin olur.” (Rad 28)

Bu sebeple "Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar..." (Ali İmran 191) ayetinde 7/24 esasına göre her halde Allah'ı zikretmekten bahsedilmiştir. Ayrıca hiçbir ibadet için olmadığı halde, yani çokça namaz kılın, çokça oruç tutun gibi bir ayet olmadığı halde “Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin.” (Ahzap 41) ayetinde çok zikretmemiz emredilmiştir. Çünkü 7/24 maruz kaldığımız bağımlılıklardan ancak 7/24 zikir haliyle arınabiliriz.

Tedaviyi başarabilmek için öncelikle kalplerin, hasta olduğuna inandırılıp, tedaviye razı etmek gerektiğini de unutmayalım. Öyle ki İmam-ı Rabbani'nin dediği gibi “O kadar hastasın ki hasta olduğunu da bilmiyorsun.” hali yaygındır.

Sanırım şehirlerimiz ruhsal engellilerin yaşamasına uygun şekilde Allah'ı ve ahireti hatırlatır bir planlama ile planlanmadığı, kalpleri tedavi edecek manevi doktorların seferber olduğu manevi merkezler mahallere yayılmadığı sürece, engelleri aşmak ve bağımlılıklardan kurtulmak zor gözüküyor.

Allah ecdadımız gibi tekkelerin mahalleleri süslediği şehirleri ve zikirlerin kalpleri aydınlattığı nesilleri görebilmeyi nasip etsin. Âmin.