28 Nisan 2019

Kısa & Kısa

ŞEHİR İÇİ TARIM

Tarım gündemimizde daha çok yer almaya başladı. Bunun için gıda fiyatlarının artmasına gerek varmış demek ki! Gündemde olmasına rağmen tarımın önemini gerçekten anlayabilecek miyiz?

Köylü maliyetlerin kapanına kısılmış durumda. Çaresi ise yine kendisi. Birlik olunması gerekiyor. Yoksa büyük balıklar küçük balıkları hiç acele etmeden midelerine indiriyorlar.

Ancak şehirdeki insanın durumu daha acı gibi. Mutfağı marketlere bağımlı. Bu yüzden gözü hep fiyatlarda. Enflasyon canavarının korkusuyla yaşıyor. Gerçek canavar ise cüzdanında duran kredi kartları.

Bunlarla birlikte beynimiz yerleştirdikleri televizyon ekranının dışında da bir dünya olduğunu görmek gerek. Şehir içi tarım dünyada akıllı insanların konuştuğu bir konu. Pencere seracıları, beton üzerinde tarım yapanlar, parkları değerlendirmeye çalışanlar, kent içi seracılık, işe hayvancılığı dâhil etmek isteyenler. Bunlara hobi bahçelerinin yaygınlaştırılmasını ve inşaat sektörünün durulmasıyla mahalle aralarında kalan boş arsaların değerlendirilmesini de katabiliriz. 

Sözün kısası devir israf etme devri değil. Sadece çöpe giden ekmekleri düşünmeyelim.

Zaman, gençlik, düşünce, söz, bir avuç toprak.

Bir zamanlar çok söylenirdi “kahveler adam dolu” diye, akıllı ama ahlaksız telefonlar daha çok insan israf ettiği için kahveler göze batmıyor sanırım.

Sonuç:  Şehirdeki insan da eğer fiziksel ve beyinsel miskinlikten kurtulabilirse tarım devrimi yapabilir / yapmalıdır.

ATLARA SAYGI

At arabalarına rastlıyorum nadiren. Yolun kenarında genellikle toplayıcılıkla geçinen insanımızın yareni olmuş bu güzel hayvanlar. Ancak arabalar pek telaşlı, çok bir agrasif. Hiç tahammülleri yok at arabalarına. Kan dolaşımındaki bir mikrop gibi algılıyor, biran önce dışarı atmaya çalışıyorlar onları. Bir panik, korna sesleri…

Hâlbuki bilmiyorlar bu yolların gerçek sahibidir o atlar. Gürültücü, kavga edici, para emici, stres verici, birçok kaza ile can alıcı bu bineklerimizden önce, yüzyıllar boyu en büyük hizmeti yapan gerçek dostlardı onlar.

Sessiz ve uysal, destek veren, halden anlayan, sahibiyle sevinen sahibiyle üzülen, çocukları da seven aileden biri gibiydi önceden.

Yasa bile çıkmalı gerekirse. Trafikte öncelikli araçlar gibi bir saygınlığı olmalı atların. (En azından bazı yollarda.)  Korna yapana ceza kesilmeli. Sahiplerine yem parası verilmeli. Eziyet edene hesabı sorulmalı.

Vatanını kaybeden kızılderililer gibi garip kalmamalı bu dostlar.

Gerçi önce atlarını kaybetmişlerdi Kızılderililer…

HAZİNE ÜZERİNDE OTURUYORUZ

Garip bir haldeyiz. Asırlık mirasa sahibiz. Dinimiz, geleneğimiz, tarihimiz. Hazine üstünde oturan ancak cebindeki bozuk paralara bakıp komşusunun eline bakan adam gibiyiz.

Tamam, talan edilmişsin, haydutlar viran etmişler evini. Ama ne duruyorsun üzerinde oturduğun taş değil ki! Kendine saraylar yapacak servete sahipsin.

Haydi, Bismillah de. Bismillah kapıların açan anahtardır. Sandığını da açabilirsin Bismillah ile…