12 Şubat 2018

Kıymeti bilinmeyen erdemli bir meslek: Çobanlık

Büyük çoğunluğumuz kenetlerde büyüdük. Çocuklarımız ise daha da mekanikleşen modernize olmuş kentlerde büyüyorlar. Dijital çağ olarak nitelenen gelecek hayata ve geleceğin mesleklerine hazırlanan bir nesil yetiştiriyoruz. Yapay zekâ, veri tabanı, kodlama, nano teknoloji, gen mühendisliği gibi geleceğimizi etkilemesi/şekillendirmesi istenen yeni kavramlarla karşılaşıyoruz. Yaşadıklarımızı sindiremeden, hızla değişen hayata karşı, hiçbir şey yapamama kaygısı ile kendimiz ve daha ziyade çocuklarımız için doğru karar verebilmek adına, yoğun bir tempo içinde daha meraklı, stresli, kaygılı, hırslı hissediyoruz kendimizi. Zorlaşan rekabet koşullarında ve yükselen hedeflere yönelik koşuşturmacaların etkisiyle, hem bizler, hem de çocuklarımız, bencil ve kibirli bir karaktere doğru sürükleniyoruz, belki farkına bile varmadan…

Bu duygular içinde, masa başı denen, bürolu, ofisli, bilgisayarlı işler talep ve takdir ederken; pek çok kadim mesleğe hak ettiği değeri veremiyoruz. Bunlardan biri olan çobanlık, hiç anlaşılamamış/anlatılamamış ve birkaç nesildir küçük görülen, tercih edilmeyen bir meslek haline getirilmiştir. Çobanlık mesleği, küçük görülmekle birlikte göç yollarının değişmesi, meraların daralması, keçilerin ormanlara giriş yasağı (1959; 2013 te kalktı),  “kapalı sistem hayvancılık benzeri” modern yöntemlerin tercih edilmesi gibi pek çok zorlukla karşılaşmıştır. Öyle ki neredeyse memlekette çoban bulunamaz hale gelinmiş, “Çoban İthal edeceğiz” gibi açıklamalar,  haberlerde yer almaya başlamıştır.

Hâlbuki insanlığın dünyada yaşamaya başlama tarihine denk bir mazisi olan ve inşallah kıyamete kadar sürecek olan erdemli ve karakterli adamların yapabileceği bir peygamber mesleğidir çobanlık.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

 “Allâh Teâlâ'nın gönderdiği her peygamber, mutlaka koyun gütmüştür.” buyurdu.

Bunun üzerine sahabeleri:

“−Siz de mi koyun güttünüz, ya Rasûlallâh?” diye sordular.

 “−Evet, ücret karşılığında Mekkelilerin koyunlarını güderdim.” buyurdu. (Buhârî, İcâre, 2, Enbiyâ, 29; İbn-i Mâce, Ticâret, 5)

Yani çobanlık hayattan korkan, insanlardan kaçan, eğitimsiz, garip insanların yaptığı fantastik bir meslek değildir.

Çoban, güvenilir adamdır. Çünkü ona sürüsünü emanet eden köylü geçimini, her şeyden önce can emanet ettiğini bilir. Daha önceden güvenilir bir kişi olduğunu ispatlayamayan kişi çobanlık yapamaz.

Cesur adamdır. Çünkü dağda, yaylada, tabiatın tam içindedir. Zor koşullarla ve yabani hayvanlar, yılan, akrep vb. tehlikelerle başa çıkmasını bilir.

Merhametli adamdır. Sürüsüyle arasında bir sevgi bağı kurar. Onları korur, kollar, sıkıntısını, hastalığını bilir. Yardım eder, teselli eder. Onlarla birlikte sevinir, onlarla birlikte gözyaşı döker.

Liderdir, ferasetlidir. Kalabalığa hakim olmasını bilir. Tehlikeleri ve riskleri önceden sezer ve doğru zamanda doğru taktiği belirleyip sürüsünü korur, geliştirir.

Tevazu sahibidir. Kibir, gurur yoktur. İnsanlara ve hayvanlara hizmet etmekten mutluluk duyar.

Bilgedir. Onun eğitim yeri, Allah'ın ayetleriyle dolu doğa olmuştur. Gökyüzünden de, yeryüzünden de kopuk değildir.  Yıldızları, ufukları seyreder. Toprağı, toprakta yaşayan canlıları, bitkileri bilir. Kolay, kestirme, güvenli yolları tanır, “gel” dese de, sonu çıkmaz olan yollardan ayırır. Cömertliği, hoş sohbeti, doğru/faydalı olanı bilir. Kitapların ve dört duvarın ötesinde ilmini, tecrübesini doğal hayat tarzından ve Rabbinin yarattıklarından okumuş, öğrenmiş kişidir çoban.

Eğitim sistemin çıkmazda olduğu, öğrencilerin gerçek hayattan kopuk, sınıf denen dört duvar arasında, müfredat denen yapılandırılmış ezber eğitime tabi tutulduğu günümüzde, çobanlık sadece bir meslek değil, eğitim vizyonu için yeni çığırlar açabilecek ilham kaynağı potansiyeli de taşımaktadır.

Devletimizin son birkaç senedir ormanlara giriş yasağını kaldırması, çobanlık eğitimine önem vermesi, en son 300 koyun vererek köye dönüş projesi gibi çalışmalarla bu erdemli meslek ve hayat biçimine verdiği önemi arttırması umut vericidir.

Ancak konuyu sadece ekonomik perspektifte düşünmemek gerekir. Geleceğin şehir tasarımlarında, tarım ve hayvancılığında yer aldığı, adeta köyleşmiş şehir modelleri yer almaktadır. Bu doğrultuda kendi yerli ve özgün şehir tasarımlarımızı yapabilirsek, geleceğin şehirlerinde, çobanlıkta geleceğin meslekleri içinde, üst kariyer basamakları içinde yer almalıdır.

Bu anlayışla paralel olarak çobanlığa “sürü yöneticiliği” demek yerine, bugün CEO denen şirket yöneticilerine “şirket çobanı” demek daha doğru olur. Şimdiki neslin çoğu, belki önerimi çalışanlara hakaret veya bir espri olarak algılayacaktır. Bu önerinin derinliğini anlayabilecek bir nesil yetiştirmeyi Rabbin nasip etsin. Âmin.