23 Haziran 2015

Koalisyonun bedeli iyi hesap ediliyor mu?

7 Haziran seçimleri sonrası AK Parti, 13 yıldır tek başına sürdürdüğü hükümet olma halinden oldu. Ne kadar kişi farkında bilinmez ama bu, sadece AK Parti için değil bütün Türkiye hatta bölge için çok önemli değişimlere neden olacak bir sonuç aslında. O yüzden ta başından beri seçim sonucunun özellikle AK Partinin yetkili bütün kurullarınca çok iyi değerlendirilmesi ve gerekli adımların atılması elzem.

Seçim sonucu, tek başına bir hükümet kurma şansı vermese de %41 oy alan ve en yakın rakibine %15 fark atan bir partide yeni bir rehavete kapılma tehlikesini de barındırıyor. 

Hele de giderek 'AK Partisiz koalisyon imkansız' gibi bir havanın partiye daha fazla hakim olduğu bir durumda. Bu hava, ne kadar hızlı yayılırsa seçim sonuçlarının doğru analiz edilmemesinde ve gerekli yeni stratejilerin alınmamasında o kadar eksiklikler yaşanabilir.

Bugün birçok Partilinin 'Biz de yorulmuştuk zaten', 'Yine de birinci Partiyiz', 'Halkımız bu kez de koalisyon dedi' türü söylemlere başlamış olması, sonuçların detaylı sorgulanmadığına hatta sonuçtan memnun olma ve rehavet haline yorumlanabilir çünkü. 

Sağlıklı bir özeleştirinin yapılması ve ardından belirlenen hatalara dönük çözümler üretilmesi bu yüzden çok önemli. Hele de koalisyon formüllerinin yoğunlaştığı bir zamanda, eksik değerlendirme ve analiz sebebiyle bir takım yanlış adımların atılma ihtimali yüksekken.

İyi bir değerlendirme yapılması durumunda mevcut siyasi halin, çok cezp edici bir koalisyonu muştulamadığı da görülebiliyor zaten.

Hiç kuşkusuz bunun asıl sebebi,  AK Parti'nin öyle ya da böyle bu ülkede hükümet olduğu zamanlar içinde gerçekleştirdiği değişimlerin diğer partililerce hala tam olarak algılanmamış olması.

Kılıçdaroğlu'nun seçimden sonra yaptığı açıklamaların yarattığı görüntü, CHP'nin yapıcı bir şeyler için hükümet olmak gibi bir programının da,  hazırlığının da olmadığı yönünde. Bu ülkeyi geliştirip, dönüştüren projelerin, ekonomik değişimlerin, demokratik hayattaki ilerlemelerin bir önemi yok. Bir koalisyon kurmayı gerçekten istiyor, buna hiç şüphemiz yok. Baksanıza daha 17 Nisan'da AB büyükelçileriyle yaptığı görüşmede koalisyon sorularına "Belirli ilkeler ve değerler temelinde uzlaştığımız bir partiyle koalisyon kurabiliriz' diye yanıt verecek kadar koalisyon kurulacağından emin.

En son 'Bizim bir koltuk merakımız yok' derken Bahçeli'ye ettiği 'Başbakan ol' teklifi de hükümet olma konusunda plansız ama koalisyon kurma konusunda pek istekli olduğunun işareti değil mi?

Peki, neden? Çünkü bütün plan, program AK Parti'nin gerçekleştirdiği yapısal değişiklikleri nasıl durdururuz, tedavülden kalkan eskileri nasıl geri getiririz üzerine. Yoksa ülkenin daha müreffeh, daha özgürlükçü ve demokratik olması gibi bir dert olmadığı her söylemlerinde yeterince görülüyor. Kafasındaki hükümet etme formülü ise 'Kolay canım, AK Parti ne yaptıysa onu tersine çevirelim ve tersini yapmaya devam edelim' şeklinde.

Her şeyden vazgeçtik, onca zamandır bütün bir topluma giydirilmiş 'deli gömleği' işlevi gören konularda hala kırmızı çizgilerden bahseden bir CHP ile yapılacak koalisyonun, memleketi ileriye mi yoksa geriye mi götüreceği yeterince açık değil mi?

ABD'nin, TÜSİAD'ın, paralelci çetenin, Gezici kebapçıların düşlerini gerçekleştirmenin vebalini sırtlanmak, işlenecek günahın hesabını vermek kolaysa buyursunlar, CHP ile koalisyona evet denilsin.