VF kat sol
VF kat sağ

15 Şubat 2018

Köle olmayacağız! Diz çökmeyeceğiz!

Kahraman ordumuz Afrin'de tereyağından kıl çekercesine hassas, oldukça zor ve son derece başarılı bir harekât gerçekleştiriyor. Görünüşte bazı terör örgütleriyle mücadele ediyor olsak da, aslında o örgütlerin kurucuları ve finansörleri olan süper güçlerle savaşıyoruz. Ecdadımızın dün bir valiyle asırlarca huzur ve güven içinde yönettiği yerleri, bugün bir sürü süper güç yönetmekten aciz. Bir zamanlar maşalar, lobiler ve localar aracılığıyla yürütülen sosyal, siyasal ve kültürel savaş, bugün yerini direk silahlı mücadeleye terk etmiş gözüküyor. Yani maske düştü, haç göründü demek mümkün.

Asla temenni etmiyoruz fakat bir üçüncü dünya savaşının eşiğinde gibiyiz. İnsanların konuşup anlaşamadığı dünyada maalesef silahlar konuşuyor. Silahlar konuşunca da her şey susuyor. Küresel güçler doymak bilmiyor. Onların bu bitmek tükenmek bilmeyen maymun iştihaları dünyamızı ve insanlığı açıkça tehdit ediyor. Küresel güçler dünyanın tamamını sömürebilmek için her türlü çirkefliği ve insafsızlığı göze alabiliyorlar. Onların sömürgeciliğine karşı durma potansiyeline sahip ülkelerin bu potansiyellerini tüketmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Küresel güçlerin sinsi tuzakları her ülkenin jeopolitik konumuna göre değişiklik arz ediyor. Adamlar harıl harıl çalışarak hangi ülkeye nasıl diz çöktürebiliriz? sorusuna cevap arıyorlar. Onların sömürü düzenlerini sürdürmek için tezgâhladıkları birkaç oyunu görmeye çalışalım. Zira göremediğimiz ve bilemediğimiz hiçbir oyunu bozamayız.

Bir ülkeye diz çöktürmenin en etkili ve kestirme yolu, o ülkede darbe yaptırmaktır. Şayet buna güç yetirilemezse, o ülkede iç karışıklıklar çıkartmaktır. Çünkü içi karışan ülke dışa karşı direnemez. Bir ülkeyi faiz ve enflasyonla sömürerek açlık ve sefalete sürüklemekte o ülkeye diz çöktürme yöntemlerinden birisidir. Başka bir sinsi yöntem de, gezi olaylarında denendiği gibi halkı devlete karşı ayaklandırmaya çalışmaktır. Bir ülkedeki din, mezhep ve etnik farklılıkları kaşıyarak bunları birer ayrışma unsuru haline getirmekte, o ülke düşmanları için son derece kullanışlı bir yöntem... Bir ülkenin tarihiyle, kültürüyle, milli ve manevi değerleriyle adeta savaşan; ülkesine, devletine ve milletine yabancılaştırılmış aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, gazeteciler, din adamları ve iş adamları yetiştirmekte o ülkeye diz çöktürmek isteyenler için biraz masraflı gecikmeli de olsa %100 sonuç almaya en yakın yöntemdir.

Bir ülkeyi tümüyle terörist ilan etmek o ülkede bir terör örgütü kurmak, kurulmuş terör örgütlerini desteklemek ya da şu anda yaşadığımız gibi çeşitli terör örgütlerini kurup, finanse edip o ülkenin sınırlarında sinirleriyle oynamaya çalışmakta bir ülkeyi terör kartıyla diz çöktürmeye çalışmaktır. Evet, Türkiye olarak bugün tam da bu durumu yaşıyoruz.

Türkiye'nin istikrarla istikbale doğru emin adımlarla yürüyüşü küresel canavarları adeta çileden çıkarıyor.

İki asırdır seküler pozitivist ve modernist akımlarla kuşatılmış çeşitli toplumsal mühendislik faaliyetleriyle kökünden koparılmaya çalışılmış, bu yolda da epey masraflı olmuş bir milletin 15 Temmuz hain darbe girişimine direnişi ve bugünkü zeytin dalı harekâtında gösterdiği birlik ve beraberlik, kan emici vampirlere şok üstüne şok yaşatıyor.

Türkiye'nin her alanda yükselmesi uluslararası arenada bazı ülkeleri alçalttıkça alçaltıyor. Uyuyan devin uyanma ihtimali Amerika ve şürekâsına kâbus olarak yetiyor. Biz aslımıza döndükçe onlar çılgına dönüyor. 

Türkiye'nin tarihiyle, devletinin milletiyle barışması, haçlı ittifakını çil yavrusu gibi dağıtıyor. Âleme nizam verecek güç, kuvvet, tecrübe ve müktesebatın bu milletin toplumsal hafızasında olduğu gibi muhafaza ediliyor olması, bu topraklar üzerine kurulmuş bütün tuzakları yer ile yeksan ediyor.

“Vatan sevgisini imandan” bilerek Mehmetçiğin akın akın şehadete koşması batı cephesinde şiddetli depremler meydana getiriyor. Zeytin dalı harekâtında yaralanan gazilerin bir an önce iyileşip tekrar harekâta katılma istekleri kendileriyle mülakat yapan batılı gazetecileri sükût-u hayale uğratıyor.

Şehitlerimizin geride bıraktığı ibret ve hikmet dolu göz yaşartıcı vasiyetler bu milletin mayasını bozmak için asırlardır çalışan mihraklarda derin endişeler oluşturuyor. Her şehit cenazesinde arşa yükselen tekbir seslerine eşlik eden “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” haykırışları kandan beslenen zalim ve hainleri adeta tir tir titretiyor.

Her şey aslına rücu ediyor.  Uyuyan dev uyanıyor. Bir millet yeniden diriliyor, direniyor, tarihi tecrübesinden hareketle küffara meydan okuyor. Bir tarih tekerrür ediyor. Fatih camiinin minberinden bir aziz millet şöyle haykırıyor..

Biz biz biz fatihlerin nesliyiz, biz bir ölür bin diriliriz.

Biz Hakkın huzurunda hakikat düşmanlarına karşı elif gibi dimdik ayakta, kıyamdayız.

Biz asla köle olmayacak, diz çökmeyeceğiz.     

kulacuni@hotmail.com