16 Şubat 2016

Komplikasyon ile malpraktisin farkını kim biliyor ki…

Algıda seçicilik gibi psikolojik bir kavramın günlük hayatın içinde sıradanlaşması dahi algıda seçiciliğin ta kendisi aslında.

Basitçe kişinin kendisini ilgilendiren bir durum karşısında çevresinde yaşanan olaylara, nesnelere daha bir pür dikkat kesilmesi olarak açıklanan bu durum hem iç hem de fiziksel ve toplumsal kaynaklı dış etmenlerle şekilleniyor.

İnsanı algıda seçici yapan iç etmenler; içinde bulunduğu durumla ilgili duyarlılıkları, ihtiyaçları, beklentileri, ilgileri ve o yönde oluşturduğu inançları. Yaşanan olaylara dair ortaya çıkan korku, kaygı, öfke gibi haller de var.

Bundan tam 36-37 yıl öncesinde, Lise 2. veya 3. Sınıf psikoloji kitabında ‘normal koşullarda yürürken bir kedinin miyavlaması dikkatinizi çekmez. Lakin kediniz kaybolmuşsa mutlaka her kedi sesine dikkat kesilirsiniz' diyordu örnek.

Algıda seçicilik aynen böyle bir şey…

Beynindeki bir küçük tümörü aldırmak için hastaneye yatırdığımız kardeşimin yaşadığı sorunlardan sonra hem Nöroşirürji hastalarına, hem hastanelere, hem özelde beyin ile ilgili vakalara ve terimlerime dair algısal seçiciliğimin artması da.

Türkiye'nin en tanınmış bir Üniversite Hastanesinde, alanlarında uzman hekimlerin yapmaya koyulduğu bir ameliyatta öyle bir şey yaşandı ki adeta güle oynaya giden kardeşim on iki gündür ölüm kalım savaşı verir halde.

Ameliyat sırasında yaşanan tehlikeli hâl ile şekillenen algısal seçiciliğim, düne kadar ben için çok fazla bir şey ifade etmeyen komplikasyon ve malpraktis (tıbbi hatalar) tanımlarını dahi her gün defalarca kullandığım kelimelere dönüştürdü.

Fark ettim ki bizim için sıradan akıp giden her günün içinde meğerse binlerce insan bu kelimelerin etrafında şekillenen bir karabasanı yaşayıp duruyormuş.

Böylesi trajik bir durumda, öyle bir yerde ve halde kalıyorsunuz ki çok sevdiğiniz birinin günlerdir can derdine yaşadığı savrulmaları kabul etmeniz güçleşiyor. Onun yoğun bakımda can pazarındayken siz de dışarıda tedirgin, gergin, üzgün, sinirli ve öfkeli hallerin ağırlığıyla, başından beri bir umut derdine göstermeye çabaladığınız sabrı ve güveni tüketiyorsunuz.

Gelin de hekimlerle hasta ve yakınlarının yaşadığı bu derin dilemmaya takılıp kalmayın.

Beyindeki küçük bir tümörün temizlenip, alınmasını beklerken şah damarının kesilmesi bir komplikasyon mu yoksa malpraktis mi?

Ya ardından kesilen damar içine tedavi maksatlı konulan stentlerin kardeşinizin beyin damarlarında pıhtılaşmaya neden olabileceği, bunun da bir felce sebebiyet vereceği?

Peki, felce neden olabilecek tehlikeli pıhtılaşmaları önlemek ya da var olan ciddî pıhtıların eritilerek damarların açılması için kullanılan özel pıhtı eritici ilaçların her an yeni bir kanamaya neden olacağı?

Hekimlerin kendilerinin dahi komplikasyon ile malpraktis arasında çok ince bir çizgi olduğunu kabul ettikleri bir durumda bu ölümcül farkı, tıbbi bilgisi olmayan biri olarak anlayabilmek ve kabullenebilmek ne kadar mümkün?

Sağlık çalışanlarına karşı artan saldırıların ve şiddetin nedeni de bu iki kelimede gizliymiş meğer.

Doktorlar komplikasyonların sebebiyet verdiği durumlardan dolayı hasta yakınlarınca saldırıya uğradıklarını söylerken, hasta yakınları yaşananları çoğunlukla malpraktis olarak yorumlayıp, onların ihmallerden, özensizliklerden ve ciddiyetsizliklerden kaynaklandığını düşünüyor doğal olarak.

Öte yandan bu bıçak sırtı durumu daha başında ‘hekime dava arttı cerrahlığa ilgi azaldı' basitliğine indirgemek, hastaların ‘kim vurduya gitti' durumlarına sessiz kalmaları beklentisini güçlendiriyor ki bu da sağlıklı değil. Hele de sağlık çalışanlarına saldırıları ‘acısını, cehalet ve sağduyusuzluğun körüklediği temelsiz bir intikam alma isteği' gibi bir aptallıkla açıklayacak kadar uçuk hekimlerin varlığında.

Kendi adıma öteden beri bir takım aidiyetlerden ötürü hataların görmemezlikten gelinmesini doğru bulmadım. Her durumda keskin savunmalara geçip, tuhaf mesleki duyarlılıklar gösterilmesini ise hiç anlamadım. Bana göre doktorlar da hata yapabilir ve her hatanın hesabının verilmesi hem sağlık sistemine güveni hem de şikâyet edilen kişisel saldırıların son bulmasını sağlayabilir.