Korku filmi gibi
Hemen hemen hepimiz korku filmi izlemişsizdir… Korku filmlerinin ortak temalarından birisini hemen siz de hatırlayacaksınız. Bazı korku filmlerinde şeytan bir insanın bedenine girer…
Girdiği bedeni kullanarak çevresinde olanların
tamamına zarar verir, saldırır, öldürür vs. Bu bedeni kullandıktan ve çevresine
yeteri kadar zarar verdikten sonra başka bir bedene daha girer. Onun bedenini
de yeteri kadar kullandıktan sonra, başka bedenlere girerek etrafında kim
varsa, mecusiyetini sonuna kadar gösterir….
Bu klasik şeytani filmlerin temasını bugün
dünyamızda yaşanan olaylara da aynen uygulamamız, teşmil etmemiz mümkündür
aslında. Dünyayı kendi siyasi perspektifleriyle şekillendiren, müthiş ekonomik
gücünü insanların zihinlerinin dönüşümü için kullanan Siyonistler de aslında
bedenden bedene girerek dünyaya korku salan ve istedikleri şeyleri alan korku
filmlerindeki şeytanlara ne kadar benziyorlar değil mi? Siyonizm tehlikesi
2’nci Abdülhamit döneminde kendisini gösterdi…
Siyonizmin kurucusu Theodor Herlz, 3’ncü ayına giren
Filistin topraklarına yerleşmek için Abdülhamit hana gelerek Filistin
topraklarını satın almak istediğini söyledi. Ferasetli, basiretli Abdülhamit
Han, “Size verilecek bir karış toprağımız yok” diyerek bu şeytanları, sinsi
planlarıyla Ortadoğu topraklarında çöreklenmek ve Arz-ı Mev’ud hayallerine
yürümek isteyen bu densizleri huzurundan kovdu. Ama maalesef Abdülhamit Han’ın
tahtından indirilmesinden sonra ferasetsiz, basiretsiz jöntürklerin devreye
girmesiyle Siyonistler, yavaş yavaş Filistin topraklarına yerleşti…
Ve 1948 yılında devlet olduklarını ilan ederek,
Ordadoğu’nun çıbanbaşı olarak tüm dünyanın karşısına dikilmiş oldular. Aslında
bu Yahudi’ler tarihsel perspektifte önce İspanya'ya, Almanya’ya, daha
sonrasında ise İngiltere’nin içinde de çöreklenmişlerdi. Hatta dünyayı elinde
tutan müthiş ekonomik güçlerini kullanarak İngiliz ekonomisini ve silahlı
kuvvetlerinin içine de sirayet etmişlerdi.
Tıpkı şeytani ruhun bedenlerin içine kaçması,
bedenden bedene geçmesi gibi bu Siyonizm belası, en son Amerika’nın içine
kaçmış durumda. 7 Ekim’den sonra dünyanın gözleri önünde Gazze’de 30 bin insanı
katleden bu Siyonistlere en büyük desteği kim veriyor? İçine Siyonizm şeytanı kaçan
Amerika…
Hatta artık zihinsel melekelerini yitirmiş
durumdaki, havayla tokalaşan ABD Başkanı Joe Biden, utanmadan, sıkılmadan
geçtiğimiz dönemde, “Ben Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek
yok” demiş, Ortadoğu’nun çıbanbaşı Siyonist İsrail’in en büyük yardakçısı
olduğunu ilan etmişti. Aslında dünyayı ekonomik güçleriyle ele geçiren,
kendisine destek veren ülkelerden aldığı güçle bugün Filistin topraklarında
tarihin gördüğü en büyük soykırımı yapan Siyonist İsrail, açıkça söylüyorum ki,
Amerika’yı da kendi emelleri doğrultusunda açık açık kullanmaktadır.
Eğer Amerika, kendisine destek vermese, arkalamasa
onun da fişini çekmek için hazır kıta beklemektedir. Dünya tarihi boyunca
Siyonizmin emelleri hep bu doğrultuda olmuştur… Bugün dünyanın her köşesinde
terör ve kaos üreterek silah tüccarlarını besleyen Amerika’yı yönlendiren
şeytani Siyonistlerdir…
Ve açık açık söylüyorum, dünyayı Amerika’nın eliyle
ateşe atan, her yerde kaos ve terör üreten Siyonistlerin elbet bir gün
Amerika’yla da işleri bitecek ve daha güçlü, daha kudretli bir başka ülkeyle
işbirliği yapmak için yola düzüleceği çok açıktır. Eğer bir gün dünyanın
yükselen ekonomisi Çin ile Siyonizmin işbirliği yaptığı bir süreç karşımıza
çıkarsa sakın şaşırmayın…
Çünkü Siyonistler, bir şeytan gibi bedenden bedene
atlarlar, kullanırlar, öldürürler... Siyonizm, korkudan beslenir… Siyonizm,
güçten beslenir… Siyonizm, yalandan beslenir… Dikkatinizi çekiyorsa, son
zamanlarda dünyanın her köşesinde faaliyet gösteren ve dünyayı ekonomik olarak
ele geçiren küresel şirketler karşımıza çıkmaya başladı. Biliyoruz ki, küresel
emperyalizm bugün dünyadaki ülkeleri tankla, tüfekle ve savaşla işgal etmiyor…
Yeni dünya düzeninde, ülkeleri işgal etmenin en
kolay yolu, kültürlerine müdahale etmek, ekonomilerine müdahale etmek, siyasi
yapılarını bozarak insanlarını birbirlerine düşman etmek ve en son nokta
atışıyla istediklerini yapacak kıvama getirmek…
Küresel emperyalistler, küresel şirketleriyle
girdikleri ülkelerde, kendi zengin sınıflarını oluşturmaktalar, lobiler
kurmaktalar, siyaseti ele geçirmeye başlamaktalar. Ülkenin adaletini,
emniyetini, istihbaratını kendilerine göre dizayn etmeye kalkışmaktalar. Onun
için ferasetli olmalıyız, basiretli olmalıyız…
Bizleri de kendilerinin kurguladığı dünyaya esir
etmeye çalışanlara karşı bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız…
Vesselam…