09 Eylül 2020

Koronavirüsün kaynağı belirlendi

Koronavirüs doğal yollarla mı ortaya çıktı, yoksa laboratuvarda mı üretildi? Bilim dünyası hala bu konuyu tartışmaya devam ediyor. Daha önceki yazılarımda da bu iddialar ve araştırmalar üzerinde durmuştum. Şimdi ise çok ses getiren ve iddialı bir kitabın ortaya çıkardığı yeni bilgileri paylaşmak istiyorum. Kitabın yazarı çok önemli bir isim.

İtalyan asıllı Prof. Dr. Giuseppe Tritto tarafından yazılan kitap, SARS-CoV-2'nin doğal yollarla oluşup yarasalardan insana geçme ihtimalini kesin bir dille reddediyor. Dünyayı Değiştiren Ejderha (China COVID-19: The Chimera That Changed the World) adlı kitabın yazarı Tritto, UNESCO tarafından kurulan Dünya Biyomedikal Bilimler ve Teknoloji Akademisi başkanı. Ünlü biyoteknoloji ve nanoteknoloji uzmanı Tritto'ya göre, bu virüs Çin ordusu tarafından Wuhan Viroloji Enstitüsünde yürütülen deneyler sırasında ortaya çıktı ve böylece yarasalara ve oradan da insana bulaştı. Üstelik Avrupalı ve Amerikalı bilim adamları da bu projede görev aldılar. Dr. Shi Zhengli, SARS benzeri ve öldürücü özelliği daha yüksek bir virüs elde etmek için tersine genetik yöntemi uyguladı. Fransız Pastör Enstitüsü ise HIV virüsünü parçalayarak bunu at nalı yarasasında bulunan koronavirüse ekleme yapma konusunda kendisine yardım etti.

Moleküler biyolog ve virolog Dr. Jonathan Latham ile moleküler biyolog Dr. Allison Wilson da bu koronovirüsün laboratuvarda üretildiğini teyit ediyorlar. Onlara göre virüs bir şekilde yarasada ortaya çıktı ama yarasadan insana sıçrama şekli normal yollarla olmadı. Hatta bu virüsün ortaya çıkışının daha eskilere gidebileceğini düşünüyorlar. Muhtemelen 2012 yılında uzun süreli hastalık geçiren 6 Çinli madencide SARS Cov2 vardı. Bu virüs Wuhan laboratuvarına gönderildi ve kaza sonucu oradan yayıldı.

Tritto'ya göre, bu ejderha kesinlikle insan eliyle oluşturuldu. Kitabında Wuhan-ABD ve Fransa üçgeni arasında dönen dolapları da detaylarıyla anlatan yazar, verilen ekonomik destekleri ve bunlarla yürütülen tehlikeli deneyleri bir bir ifşa ediyor. Koronavirüs ile sonuçlanan deneyler aslında 2003 yılında SARS salgını sonrasında gündeme gelen aşı çalışmaları ile başladı. O dönemde Wuhan'daki Viroloji Enstitüsünde yürütülen projenin başında ise Dr. Shi Zhengli bulunyordu. Zhengli'ye Pastör Enstitüsü'nden ve ABD'den ciddi destekler geldi. ABD ayağında ise Kuzey Karolina Üniversitesinden Prof. Dr. Ralph Baric vardı. Baric'in rekombinant koronavirüs elde etme konusunda aldığı patenti bile var (ABD patent no. 7279327).

Ona kaynak sağlayan ise bu aralar adını sıkça duyduğumuz biri. Biz onu Trump'ın sağlık danışmanı Dr. Anthony Fauci olarak biliyoruz. Amerikan Milli Sağlık Enstitüsü (NIH) 2013 yılında koronavirüs konusundaki çalışmaları çok riskli gördüğü için araştırmayı geçici olarak askıya aldı. Ve 2014 yılında bu işi Wuhan'a havale etti. Sonrasında ise SARS aşısı çalışmayı biyolojik bir silaha dönüştü. 2015 yılında farelerde barınan bir SARS virüsü türü ortaya çıktı ve laboratuvarda insan hücreleri üzerinde öldürücü etkisi tespit edildi. Bu tarihten sonra ise ABD-Çin arasındaki işbirliği karşılıklı yarışmaya döndü. Dr. Shi, daha güçlü bir aşı geliştirebilmek amacıyla 2017 yılında yarasa virüsü ile karıncayiyen virüsünü laboratuvarda birleştirdi. Bu araştırmanın sonuçlarını makale olarak yayınladı. Bu makale Çin ordusunun ve medikal-biyolojik sektörünün dikkatini çekti. Bu çalışmalar devam ederken Dünya Sağlık Örgütü'ne başvuruldu ve COVID-19 tescil edildi.

Ve ondan sonra virüs, Çin'den başlayarak tüm dünyaya yayıldı. Onu dünyanın başına bela edenler ise şimdi aşı üretmek için harıl harıl çalışıyor ve tatlı para kazanmanın hesabını yapıyorlar.