09 Kasım 2018

Kritik soru: O da bizi seviyor mu?

Aramızda sevmeyen yoktur. O yoğun duyguyu kalbinin derinliklerinde hissetmeyen. Doyulmaz mutluluğunu ve umudunu yaşamayan. Ve kritik soruyu kendi kendine sormayan…

“O'da beni seviyor mu?”

“Seviyor” yanıtının heyecanıyla umutlanıp hayaller kuran insanlarız bizler.

“O'da beni seviyor mu?” Bu soruyu geçmişimizde kaç kişi için sorduk acaba?!.. Belki bu kişilerden birisi ile hayatımız birleştirdik, eş olduk, yoldaş olduk…

Ancak bu kritik ve pek değerli soruyu gerçek sahibi için sorabildik mi?

Allah için.

Çok şükür Allah'ı seviyoruz. Ama “O'da bizi seviyor mu?” sorusunu kendimize soruyor muyuz?

Allah kimleri sever biliyor muyuz ve bizde o sevilenlerin arasına girebiliyor muyuz acaba? Hiç bunu düşündük mü? Cevabını merak edip araştırmasını yaptık mı?

Bu arada kendilerini deist olarak tanımlayan arkadaşları ayrıca düşünmeye davet ediyorum.

Nasıl bir Allah'a inanıyorsunuz ki, o Allah'ın sizi yarattıktan sonra başıboş bırakabildiğini düşünüyorsunuz?

İşe/okula gelmeyen bir arkadaşımızı bile merak edip arıyor “İyi misin? Nerede kaldın?” diye soruyoruz. Bizlere kalbimizdeki bu merhameti, ilgiyi, sevgiyi veren Vedud olan Allah, biz kullarını nasıl başıboş (dinsiz) bırakır? Peki, biz Allah'ımızı seven insanlarsak nasıl O'na kul olmayı reddedebiliriz?

Başıboş bırakılan, sevgisiz kalmış bir insan evladı, anne- babasını bile sevemiyorsa; başıboş bırakıldığını sanan insanlık Allah'ını nasıl sevebilir? Yoksa siz, insanların Allah'ı sevmesini değil, nefret etmesini mi istiyorsunuz?

Siz düşünedurun, bizde kendi aşksızlığımıza yanalım…

Evet, Allah'ımız sevdiği kişilerden bahsediyor yüce kitabında “…Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler…” buyuruyor. Kimdir onlar? Ayetin tamamına bakalım.

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. Hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Maide 54)

Acaba dinimizi yaşama hususunda gerçekten hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan, ahlaksız olana, haram olana, moda olana, modern olana, kirletene, fıtratı bozana karşı Müslümana yakışır tavrı takınabiliyor muyuz?

Gerekli olan cihadı/mücadeleyi onurlu bir şekilde gösterebiliyor muyuz? Kulluğumuzda ve Müslüman kardeşlerimize karşı olan tutumlarımızda kibir ve dedikodudan uzak durup, alçakgönüllü olabiliyor muyuz?

Biz bu ahlaksız medya-moda girdabında sürüklenmeye devam ettikçe; batının sinemasını, gıdasını, parasını, binasını baş tacı etmeye devam ettikçe; nesillerimiz İslam'dan başka şeref bulacağını sandığı -izmlerin birinden öbürüne debelendiği sürece; Allah'ımızın sevgisine layık bir topluluk olamayacağız.

Öyleyse selam olsun Kuran ehline, zikir ehline, namaz ehline, tebliğ ehline, cihad ehline, sünnete sarılan yiğitlere! Selam olsun gönlünde cami sevgisi olan gençlere! Birbirinizi sevin, kenetlenin. Göğsünüzü gere gere –izmlere meydan okuyup “Ben Müslümanım!” diye haykırın! Duruşunuzla haykırın, hayatınızla haykırın, sözünüzle, bakışınızla haykırın…

Bugün her şeyden önce sevgi dolu, ama köklerinden utanmayan ve kimseye aldırmayan cesur Müslümanlara ihtiyacımız var.

Elbette biz birbirimizi sevemezsek ve Allah'ımızın sevgisine layık olamazsak, Allah sevgisini hak edecek bir topluluk ile insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.

Hep beraber Peygamber Efendimizin yaptığı şu güzel duayı yapalım.

Allah'ım! Senden sevgini ve Seni sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine beni ulaştıracak ameli talep ediyorum…” (Tirmizi, Da'avat 74) ÂMİN.