VF kat sol
VF kat sağ

20 Şubat 2018

Kudüs, Vatikan, 666, kaos ve finansal kriz

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Papa 56 yıl sonra Vatikan'da buluştular ve gelen haberlere göre gündemin en önemli maddesi Kudüs'ün statüsü meselesi idi. 

Kudüs, Vatikan ve İstanbul merkezli büyük olayların finansal bir kriz eşliğinde ortaya çıkartılacağını 2016 yılından beri belirli aralıklarla yazıyorduk. Birçok defalar yazdığımız Shemitah konusunu okurlarımız hatırlayacaklardır.

 Her 7 yılda bir küresel bir ekonomik kriz (Shemitah) ve her 50 yılda bir küresel bir süper ekonomik kriz (süper Shemitah) çıkarıldığını ve bu süper ekonomik kriz zamanına rastlayan sene mutlaka Kudüs'te merkezli bir şeyler olduğunu vurgulamıştık.

 Süper Shemitah yılları olan 1918 yılında Kudüs'ün Osmanlı'dan İngiltere'ye geçtiğini, 1967 yılında Arap İsrail savaşının yaşandığını hatırlatmış ve 2016 yılının son aylarında yaşanacak süper ekonomik krizle birlikte Kudüs merkezli büyük olaylar olmasını beklediğimizi belirtmiştik.

 2016 yılında bu beklentimiz gerçekleşmedi ve bunun nedeni bizce aynı yılın 7. ayında yapılan 15 Temmuz darbesinin başarısız olması idi. Bu yüzden ertelenen plan bu sene 2017 yılında da uygulamaya konamamış ve muhtemelen kaos yılı olması beklenen 2018 yılına ertelenmişti.

 Artık her iki işarette gelmiş bulunuyor. Önce Trump Kudüs krizini ateşledi, ardından ABD borsaları büyük çöküşün öncü işaretlerini verdi, hemen ardından Suriye ve çevresi saatler içinde birçok çatışmaya sahne oldu. Sıradan açıklayalım:

 2017 yılının son ayında Trump'ın Kudüs kararı geldi ve ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını tüm dünyaya ilan ettirmesi ilk işaret idi.

1

Ardından Türkiye bu olaya çok sert tepki göstererek BM nezdinde aldırdığı kararla ABD ve İsrail ikilisini kelimenin tam manasıyla dünyaya rezil rüsva etmişti.

Gerçekte bu savaş çok gözükmese de küreselcilerle siyonistler arasında uzun zamandır devam ediyordu. Bu konuyu 6 Eylül 2016 tarihli “İsrail iç savaşı” ve 9 Aralık 2017 tarihli “Merhamet kapısını kapatmışlardı, cehennemin kapısını açtılar” başlıklı yazılarımızda ele almış, karşılıklı mesajların haritadan silme şeklinde nasıl verildiğini irdelemiştik. Google Siyonist çizgiyi takip ederek her fırsatta Filistin'i haritadan silerken, küreselcilerin CNN'i ara sıra İsrail'e de mesajlar vermekte idi.

2
 
Bu savaş gittikçe kızışarak Küreselcilerin şeytanı Soros ile Siyonistlerin şeytanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump arasında ciddi bir savaşa dönüştü. Bu savaştan, Trump ve İsrail'in yanında yer alan Google ve Facebook'ta nasibini aldı.


Ocak ayında yapılan Davos toplantısında Soros, Trump'ın yok olacağını söylerken,

3

Google ve Facebook'u da teknolojinin önündeki en büyük iki engel olarak tanımlamıştı.

4


Aynı Facebook'un geçtiğimiz günlerde, küreselcilerin 2018 yılı için büyük projesi olan kripto paraları konu alan reklamları yasakladığını hatırlamakta fayda var.

5
 

Netanyahu ile Soros arasındaki çekişmeyi ise artık neredeyse günlük adi olaylar sınıfına girdiği için burada özel olarak incelemeye ihtiyaç duymuyoruz ama İsrail'de Soros'un vakıflarına karşı harekete geçen,

6

7
 

Netanyahu'nun da rüşvet ve yolsuzluk skandalları ile başının büyük dertte olduğunu belirtelim.

8


Bunları kim ortaya döküyor diye sormamıza gerek yok herhalde.

İşte bu çekişmeler sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beklenmedik Vatikan ziyareti gerçekleşti. Beklenmedik diyoruz çünkü Papa daha önce 15 temmuz darbesi için “orada ne olduğundan henüz emin değilim” şeklinde tuhaf bir açıklama yapmıştı. Buna rağmen 1959 yılında Celal Bayar'ın yaptığı ziyaretten tam 59 yıl sonra Türkiye'den Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaret gerçekleştiriliyordu.

Peki Türkiye Cumhurbaşkanı niye Hristiyanların dini lideri ile görüşüyordu?

Muhtemelen küreselcilerin ve zaman zaman çatışsalarda siyonistlerin çıkarmak istediği, kaos ve yıkım planlarını görüşüyorlardı. Çünkü planlanan bu şeytani düzende Hristiyanlara da yer yoktu ve küreselci şeytanların dergisi “The Economist” hem 2017 hem de 2018 yılı kapaklarında bu konuyu açıkça izah etmiş ve tüm dinleri birleştirip tek bir din ortaya çıkaracaklarını ima etmişlerdi. 


10  9

26 Ekim 2017 tarihli “Birleştiren Güneş, Yıkım, Başlangıç, Suud, İyi Parti” yazımızda bu işaretleri izah etmiş ve ünlü romancı Dan Brown'ın o gün henüz okumadığımız “Başlangıç” kitabının konusuna da atıfta bulunmuştuk.  Kitabı bitirdik ama bu kitap tüm dinlerin yanlış olduğu ve biteceği konusunda verdiği mesajlarla ayrı bir yazıyı hak ettiği için şimdilik geçiyoruz.

Yapılan görüşmede Papa ve Erdoğan'ın Kudüs'ün statüsünün korunması konusunda mutabakata vardıkları duyurulmuştu ama;

11

 İlginç bir şekilde Erdoğan'ın Papa'yı ziyaretinden 3-4 gün önce ikinci sinyal gelmiş ve ABD borsaları tarihi bir kayıp yaşayarak tam “666” puan düşmüştü.

12


Bilmeyenler için izah edelim, 666 rakamı Batı literatüründe çok ünlüdür ve İncil'de  şeytanı simgeleyen rakam olarak yorumlanmaktadır.

Yani yeryüzünde en önemli iki dinin en önemli iki temsilcilerinin buluşmasının hemen öncesinde şeytani küreselciler adeta mesajlarını iki tarafa da vermişlerdir.

Yine ilginç bir şekilde bu görüşmeden çok kısa bir süre sonra AB'nin en önemli gücü Almanya ile ilişkilerimiz birden bire düzeltilmiştir.

13

Başbakan Yıldırım'ın Almanya ziyaretinden kısa bir süre önce ise bir başka haritadan silme olayı yaşanmıştı ve bu kez silinen Türkiye iken fail ise bir Alman firması idi. Bu firmanın küreselci ya da diğer bağlantılarını araştırmayı siz değerli okuyucularımıza bırakalım.

14

Ortadoğu'da ise sanki 2 Şubat günü verilen şeytani 666 işareti alınmış gibi olaylar ardı ardına patlak vermişti.

Önce Rus savaş uçağı omuzdan atılan füzeyle düşürüldü. (3 Şubat)

Sonra İran İHA'sı İsrail tarafından vuruldu. (10 Şubat)

İran İHA'sını vuran İsrail F-16 savaş uçağı Suriye tarafından vuruldu. (10 Şubat)

İsrail Suriye'de hava savunma bataryalarını vurduğunu iddia etti. (10 Şubat)

15


Türk savaş helikopteri
Afrin'de düştü ya da düşürüldü. (10 Şubat)

Rus yolcu uçağı Moskova'da düştü.  (11 Şubat) (Artık düşen sivil Rus uçaklarını sayamaz hale geldik)

Ve son olarak bir İran yolcu uçağı düştü. (18 Şubat)

Şubat ayının haberleri bu kadar olsa iyi. Diğer tarafta da Arap kardeşlerimiz harıl harıl bir çalışma içinde idi.


16

17

Herkes bölgede bizimde tuzumuz olsun misali gücü ve zeka seviyesi nisbetinde olaylara katkı sağlamaktadır.

Şimdi, İran ile İsrail arasında yaşanan son dalaşmaya bir de şu perspektiften bakalım.

 

Sene 1987.

19 Ekim'de patlayacak büyük ekonomik krizden 4 gün önce 15 Ekim günü İran savaş uçakları ABD petrol tankerini ve gemisini vurur.  19 Ekim'de ise ABD savaş gemileri intikam için İran'ın bir petrol platformunu vurur ve aynı gün tarihte “Kara pazartesi” olarak bilinen ekonomik kriz patlar (patlatılır) ve tüm borsalar çöker.

18 

Aşağıda New York Times gazetesinin tarihi çöküş yaşayan borsa ve ABD gemilerinin vurduğu İran petrol platformu haberi aynı günün manşetinde gözüküyor.

19

 

Ve sene 2018.

ABD borsalarının tarihi düşüşlerle açıldığı haftanın haftasonu ve yine askeri çatışma var. 1987 yılında çatışmanın tarafı olan ABD yerine bu kez İsrail var ama olayın diğer aktörü yine aynı.

İran.

Tuhaf değil mi? İnsanda cambaza bakıyormuşuz hissi uyandırmıyor mu?

Belki aşağıdaki haber olaya biraz daha perspektif katmamızı sağlayabilir:

20

İşte böyle bir ortam, yani herkesin kendi canının derdine düşeceği günler, İsrail için bulunmaz fırsatlardır ve o da artık iyice gemi azıya alacağının sinyallerini vermektedir.

21 


Ama:

Son yazımızda, Türkiye'nin “Zeytin Dalı” operasyonunun aslında “Zeytin Dağı”na yani İsrail'e bir mesaj olduğunu yazmıştık. Nitekim ertesi gün Şah Fırat operasyonunun komutanı İhsan Başbozkurt benzer açıklamalarda bulundu.

22 

Dolayısıyla bu kez İsrail'in hesaba katması gereken ve “gerekirse ABD ile de savaşa gireriz” diyen bir ülke var.

Yani İsrail denen ve ömrünün uzatma yıllarını yaşayan bu minik şeytani topluluk hala süper Shemitah kutlayarak başkalarının mezarlarını kazma niyetindeyse kendilerine de “Zeytin dağında” bol bol taze mezar yeri hazırlamalarını salık veririz.

Bizden uyarması.

Not: Zaman zaman okuyucularımızdan daha sık yazmamızı isteyen e-posta ve yorumlar gelmektedir. Mesajlarınızı görüyoruz ama;

Yazarlara ve araştırmacılara sağılabilecek ama beş kuruş verilmeyecek kişiler olarak bakan kendi “İslami çevremizin” bu yaklaşımını daha çocukluk yıllarımızda tecrübe etmemiz hasebiyle hayatımızı bu çerçeveden bağımsız bir şekilde kazanmayı tercih ediyoruz.  Finansal bağımsızlığın düşünsel bağımsızlıkla da doğru orantılı olduğunu düşündüğümüz için ancak iş yoğunluğumuzun izin verdiği ölçüde yazı yazabiliyoruz. Yazılarımızda tek korkumuz yaptığımız analizin yanlış olma ihtimalidir, kimin alınacağı, rahatsız olacağı ya da ürkeceği mevzusu değildir. Bu vesileyle, daha çok yazı yazmamızı isteyen değerli okuyucularımıza çok teşekkür ediyoruz.

Elimizden geldiği ölçüde daha kısa ve sık yazmaya çalışacağız...