20 Haziran 2021

​Kültür, medeniyet, emperyalizm değerine karşı söylem gücü

20’nci yüzyıl insanın, 21’inci yüzyıla devrettiği insanlığın yüzyıllardan beri süre gelen kültür ve medeniyet mirasını anlaması, geleceğe aktarması zor görünüyor.

Çünkü reklamlar ve şirketlerin para ideolojileri Hollywood senaryolarının elinde gerçekliğin inkârını gayet ustalıkla sunmaktadır. Aydınlanma Çağı üzerinden kurgulanan eski dünyanın anlaşılması ve yenidünyanın kurgulanması meselesinin önünde hiçbir karşıt medeniyet formu varlık gösterememiştir. Antik Yunan’ın ihya edilmesi olarak kendine tutarlı bir medeniyet zinciri oluşturma peşinde ki Aydınlanma Çağı, akıl egemenliği mucitleri bu anlamıyla, Sol ideolojiyi ustalıklı bir şekilde bütün kültürlerde kullanmışlardır. Vahiy merkezli öngörüler ve ehassü'l havas gündemde değildi onlar için.

Devlet kimlikleri değişmiş, hanedanlar yıkılmış emperyalizm eylemli oluşu gereği 1870-1871 yılından (Alman birliğinin ihsasından sonra) sonra İngiltere merkezli yeni bir kapitalist ivme start almıştır. Bu anlamıyla hakim kültür nedir? Sadece üreten kültür müdür, tüketen hatta? Veya yönetim erkini elinde bulunduran kültür müdür, o kültür? Üretim araçlarını elinde bulunduran kültürün üstünlüğünü tartışırken burjuvazi ve halk kültürü arasında yaşayanlara olabilirlik kazandıran bugünkü dünyada armatörlük ve bürokrasi kültürünün finansal değeri her şeyin üzerindedir.

Kültürler, parasal sınıflar ve yönetsel kabiliyetlerle birbirini tedvir etmeye yönelmektedir. Şirketlerin kendi kar ideolojileri adına anlayışlı medya kültürü oluşturması demokrasilerin erk düzenine yeni bir ekleme değil mi? Erkler ayrılığı tartışılmazdı hani? Yine öyledir öyle! Özellikle sanayi toplumunu kültürünün günceli yönetmedeki başarısı; bu başarıya medya ve iletişim araçlarının verdiği değer, Marksizm’in sınıfsal toplum kategorilerini metinsel kimliğinde sınırlı bir  etkisiz haline getirmiştir. Yaşam biçimi ve inançların dünyayı anlama kabiliyetinin (devlet-millet-töre) kökensel tarzlarını bugünle birlikte yaşatmayı biz kültürle açıklarsak demokrasiye veya Fransız ihtilali kavramlarına nasıl bakmalıyız? Harflerle okuyan değil gözlerle gören bir aklı natık (rızık temini ile iktifa eden) çoğunluğun tercih ettiği en popüler akıldır, bugün itibarı ile. Demokrasinin bütün insanlığın entellektüel zekâsını içinde barındırdığı amentüsü-kabiliyeti insanlığın yeni bir çılgın (karanlık çağ) yaşamama korkusundan mı cesaret alıp büyümektedir? Evet, amaa… Kültür ve medeniyetin emperyalizmden öğreneceği nedir bu konuda? Üç tarz-ı siyasetin Fransız ihtilali formunu yerliliğe bir kalemde anlam atayan (tayin eden) ilhamını nasıl bir anakronizm’le yok farz etmeliyiz? Edebilir miyiz? Milliyetçilik aslında orta Asya’dan beri içimizde yaşamaktadır değil mi? Kederli bir gülümseme içinde misiniz? Bütün milletler, milliyetçi olmak zorundadır örneği yeterli midir mesela, bizim için? Evet mi?

20. yy'ın başında milliyetçilik bütün milletler için gerekli olduğu gibi milletimiz içinde gereklidir anlayışına aniden sahip mi olduk? Hayır, süreç epey uzadı da uzadı sahip olmamız adına… Şablonlar ve kategoriler arasında gerçek bir kültür gücünden bahsedebilir miyiz, hem de milliyetçilik adına? Evet, edebiliriz ama bir yere kadar bu durum devam edebilir, daha sonra tamamen kendimiz olmakla yükümlüyüz. Fransız için milliyetçilik bir kazanım iken bizim için bir kaybedişin kapısını açmış (makulleşmiş) ideolojik tavır olma ihtimali var mı? İmparatorluğumuzun –yüzyılları- bize bazı gerekçeler sunabilir mi bu konuda? Ne diyordu o malum milliyetçi söylem: Teknoloji insanı ihmal ediyormuş o yüzden teknolojinin insanı yok eden boyutuna karşı reddedici bir tavır içinde olmalıyız entelektüel aklı teslimiyetçidir ve üçüncü dünya mistizmi içerir, kabul edilemez. Şimdi nedir bu? Bu bizim ezberimizdi. Yani teknolojiyi var gücümüzle ithal etmeli ve kullanmalıyız öyle mi? Bu cevazı güçlü olma adına mı yoksa Batı teknolojisinin bayisi olma adına mı söylüyorsunuz? Bilmem…

Coğrafyaların ideolojilerine karşı Oğuz Yabgu’nun medeniyet formu fikri geliştirilmelidir dediğimizde kimse bizi anlamaz mı acaba? Kadimde yaşadığımız mı anlaşılır? Yoksa bu serzeniş yanlış yola yönlenmişizin uyarısı olur mu? Teknoloji herkesin ortak malıdır bizde kullanmalıyız dediğimizde teknolojinin mühendisliğine bizden bir nokta –bir bilgi- koymak zorunda değil miyiz? Bizden bir akıl, bir medeniyet değeri... Emperyalizmi noksanlaştırma adına… Vahyin değeri bu anlamıyla buydu, değil mi?