VF kat sol
VF kat sağ

26 May 2015

Kültür(süzlük)

Bu toprakların kültürel iklimine son derece yadırgatıcı ve rahatsız edici bir üslubun hâkim olduğunu ve sanki onu değiştirmenin artık pek kolay olamayacağını düşünürüm çoğu zaman. Anadolu'nun her daim övünülesi derin kültürel birikiminin tam tersi, derme çatma bir kültürsüzlük halinin hayata hâkim olması ürkütür beni. Çünkü ne laf olup ağızdan dökülenlerin pratikte bir karşılığı kaldı ne de insanların arasındaki ilişkileri düzenleyen ve hayatı anlamlandıran kurallara uyumda beklenen olgunluk. Herkes, yeri geldiğinde şikâyet ettiği, hayatı çekilmez kılan durumların bezdirici birer uygulayıcısı olup, çıkıyor, tuhaf bir kültürsüzlüğün ortasından.

Siyasal anlamda sağ sol, dinsel anlamda Müslüman gayri Müslim, etnik kimlik anlamında Türk Kürt, mezhepsel anlamda Sünni Alevi, ekonomik anlamda zengin yoksul, eğitimsel anlamda cahil eğitimli fark etmiyor. Her kesimden insan, sosyal düzen kurallarına uyum söz konusu olduğunda, onca eğitime, zenginliğe, birikime rağmen kaba, pervasız, ilgisiz, saygısız olmayı matrah bir şey sanır oldu. Ya da onca süslü sözlerin üzerine ötekileştirici, ayrımcı hatta nefret ve ırkçı bir bakışı benzer bir hoyratlıkla sergileyebilmeyi.

Hayatın içine zehir misali boca edilen saygısız ve kibirli kültürsüzlük hali, hangi kesimden yayılırsa yayılsın, sonuçta toplumun kirlenmesine, bozulmasına ve yaşamın herkes için çekilmez olmasına neden oluyor.

Kendisini 'tek akıllı', kendilerini biçimlendiren dünyanın değerlerini ise 'tek doğru' kabul eden herkes, günlük hayatın içine yerleşen kültürsüzlük halini, dillerine ve davranışlarına yerleştirdikleri hatalı ve haksız yanlışlarla yayıyorlar.  Ortak bir yaşamın gerektirdiği kültürden bihaber olanlar, irfanı bütün kural ve kaideleri, hayatın içine savurdukları olumsuz tavır ve söylemlerle tarumar ederken, yok edici kültürsüzlük halinin iyice yayılıp, yerleşmesine de neden oluyorlar.

Kadim birçok halkın filizlenip, kök saldığı toprakların ruhuna ters bu arızalı kültürsüzlük hali, hayat standardının hızla değişip, geliştiği bir zamanda sanki daha bir görünür ve göze batar hale geldi. Çünkü insanların bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları bütün inanç ve adetler bütününü oluşturan kültür, maalesef kendi doğal mecrası ve süreci içinde gelişme fırsatı bulamıyor.

Bir kültür, oluşup yerleşmesi için gerekli olan zamanı yaşamadığında ise alt yapısını oluşturacağı eylem, bütün toplumsal kuralları altüst eden kaba bir kültürsüzlük haline dönüşüyor ister istemez.

Bazılarının inandığı gibi ekonomik anlamda zenginliğin işareti sayılacak hayat standartlarının ve teknolojik imkanların hızla artıp, herkes tarafından kullanılır hale gelmesi işin kültür kısmını beraberinde getirmiyor maalesef.

En iyi telefonları kullanıyoruz ama hala telefon kullanma kültürü hakkında çoğumuz bihaberiz. Semtlerimizde en güzel kafeler, sinemalar, spor salonları açılıyor ama oralardaki hizmeti kullanırken uygulanması gereken kültürü bilmiyoruz.

Hemen hemen herkesin cüzdanında bir veya birkaç kredi kartı var ama kredi kartının nasıl kullanılması konusundaki kültür hakkında hala çoğu insan bilgi sahibi değil.

İhtiyaç duyulacak her lükse sahip akıllı apartmanlarda yaşıyoruz ama apartman yaşamında uyulması gereken ortak kültürden habersiziz.

Trafikte siz ışığın değişmesini beklerken birilerinin beklemenize aldırış etmeden, önünüze geçmesi,  o insanların sahip oldukları zenginliğe karşın toplumsal ilişkileri olumlu yönde geliştirecek görgü kuralları hakkında yetersizliklerinin işareti aslında.

Bir iş yaptırdığınız kişi profesyonel bir iş kültürünün gerektirdiği standartları bilmediğinden ömrünüz her türden kaynağın israf olmasıyla ve sizin sağlığınızın bozulmasıyla sonuçlanıyor çoğunlukla.

Aynı şekilde son model arabaları kullananlar hem çıkardıkları gürültüyle hem de hiç aldırış etmeden camlarında dışarıya fırlattıkları çöpleri ve pet şişeleriyle sahip oldukları zenginliğin gerektirdiği kültürden yoksun olduklarını gösteriyorlar bizlere.

Evde, sokakta, işte, dairede, bankada, kafede, hastanede, sinemada, apartmanda, otobüste, trafikte olmanız değiştirmiyor, karşınıza çıkan kültürsüzlük hali, zorbalık, vurdumduymazlık, ilgisizlik, saygısızlık ve toplumsal kuralları hiçe sayan bir şekilde buluyor sizi.

Kuşkusuz bu durum, ülkenin yaşadığı olumlu değişim ve dönüşümün anlaşılıp, bilinmesinin önünde de engel oluşturuyor aslında. Çünkü belli kültürel olgunluğa ulaşmak için gerekli olan emeği harcayamayan kültürsüzlük, memlekette önemli değişim ve dönüşümleri gerçekleştiren kişilerin emeklerini anlayabilecek bir 'değer bilme' kültüründen de yoksun ediyor kendisini.

Evet, zapturaptçı bir zorbalığın yerleştirdiği şımarık ve kibirli 'kültürsüzlük' hali, son yıllardaki ekonomik koşulların iyileşmesiyle daha bir büyüyüp, serpildi. Anadolu'nun her daim övünülesi derin kültürel birikiminin yeniden hayata yansıması adına yeni bir ülke yaratmanın mücadelesini verenlerin bu pervasız kültürsüzlüğü masaya yatırıp, tedavi etmesi gayri şart.

 'Yeni Türkiye' düşüne yakışmayan bu kültürsüzlük halinin hayata bütünüyle hâkim olmasının önüne geçecek tek seçenek, yeni ve sağlıklı bir 'adab-ı muaşeret' kültürü yaratmak çünkü.

Aksi halde kültürsüz bir zenginlik, erdemli yanımızdan geriye kalanları da hızla yiyip bitirecek.