31 Ağustos 2021

KUR'AN'I KERİM HAKKINDA BİR SOHBET

Derler ki: “Kur’an, mu’ciz bir Kitaptır.

Mu’ciz ne demektir?

Ve yine derler ki:

“Mu’ciz Kitap, gerek anlam, gerek içerik, gerekse söz dizilişi İtibariyle beşerin ortaya koyamayacağı, koyamadığı eser demektir.

Değerli okuyucu! “Bir Bilen Dostum” ile bu haftaki Kur’an’ı Kerim üzerine olan sohbetimiz böyle başladı ve devam etti.

Çaylarımızı yudumlarken Dostuma dedim ki:

- Üstadım! Lise sıralarında mürekkep yalarken, Din Kültürü Hocamız bir dersimizde Kur’an hakkında şu cümleleri söylemişti bize: “Arkadaşlar, KUR’AN, ne nesirdir, ne nazımdır. Onun bu özelliğini şu iki ayetten öğreniyoruz: : “Biz ona şiir öğretmedik” (Yâsîn 36/69); “O bir şairin sözü değildir”

Ama o, nev-i şahsına münhasır (kendine özgü) ve vahiy ürünü olan İlahî bir kitaptır.

 

Ses, Söz Ve Anlam Arasında da Uyum Vardır

Evet, Onun surelerindeki söz dizilişleri ile anlamı arasında da bir ahenk ve uyum vardır,” dedi ve bu konuda Nas Suresini örnek göstererek şöyle devam etti anlatmaya:

“Meselâ; NÂS Suresi, Kur’an’ın son suresidir. Ayetlerin sonları hep “SSSSSS” sesleriyle biter. Surenin,  bu “S” sesleriyle uyum içinde olan bir de anlamı vardır.

Nasıl mı?

İnsanlar içinde yılana benzeyen tipler vardır ya. Onlar, insanı öperken ısırırlar. Tıpkı  “SSSS” sesiyle yavaşça gelip insanları zehirleyen yılan gibidirler onlar.

İşte o tiplerin gizli tuzaklarından, dedi- kodu ve fiskoslarından Allah’a sığınmayı öğütler bu sure.

Ben bunları anlatırken Dostum çayını bitirmek üzereydi ki söz hakkımı ona devrettim. O da, benim anlattıklarımı onaylayan şöyle bir örnek verdi:

- Eveet, Şerifçiğim, Hocanızın bu anlatımına eklenecek çok söz var ama bendeniz de derim ki:

“Kur’an’ı, gereği gibi okuyan güzel bir ağızdan dinleyenler, anlamını bilmeseler bile adeta çarpılırlar. Bu, dün de, bu gün de böyle olmuş, yarın da böyle olacaktır.  Günümüzde Amerika ve Batı dünyasında onu dinleyerek ihtida edenların (Müslüman olanların) olduğunu basın yayın organlarından okuyoruz.  Bu konuda Amerika’da din görevlisi olarak yıllarca kalan bir arkadaşımın şu sözünü hiç unutmam: “Amerikalıya saatlerce İslâm’ı anlatmakla, hoş bir seda ile Kur’an dinletmenin aynı sonucu verdiğini gördüm.”

 

Kur’an Ve Fasıla

Sohbetimizin bu noktasında Dostuma bir soru daha sordum:

- Üstadım, Kur’an’ın eşsiz bir Kitap olduğuna işaret eden bir de Fasıla Kavramı vardır. Bu konuda da bilgi verebilir misiniz?

- Değerli Dostum, malumunuz Fasıla kelimesinin sözlük anlamı “ara, aralık, ayıran şey, bölme”  demektir. Kur’an’daki âyetlerin sonuna gelen kelimeler, tıpkı şiirdeki kafiyeler gibi, belirli harf veya hecelerle biter. Bu harf veya heceler, bir ayeti diğerinden ayırır ve böylece söz dizilişine de mükemmel bir âhenk kazandırır. İşte ayetin bu son kelimesine FASILA, son harfine de FASILA HARFİ denilmiştir.

Öyle ki, bu kelime ve heceler, hiç bir zorlama olmadan yumuşaklıkla ve kendi tabii güzellikleriyle sıralanır, herhangi bir anlam kayması da olmaz. Ve bu husus yalnız Kur’an’a özgü bir özelliktir; diğer edebi kitaplarda bu özelliği bulmak mümkün değildir.

Ve Kur’an, bu fevkalade şiirimsi özelliği ile zihinlerde ve gönüllerde derin bir tesir bırakır; ayrıca âyetlerin hâfızada daha kolay yer etmesine ve kolaylıkla ezberlenmesine de yardımcı olur.

Bir sûrenin fâsılası tek bir harf olabileceği gibi daha fazla da olabilir. Meselâ sizin biraz evvel örnek olarak sunduğunuz NAS suresinin fasıla harfi “S” yani sin harfidir; Kur’ân-ı Kerîm’in en kısa sûresi olan Kevser sûresinin ise “Râ” harfidir FASILA harfidir; 286 âyetten meydana gelen Bakara sûresi Kur’an’ın en uzun sûresidir ve bu surenin fâsılası ise mîm, nûn, bâ, râ, kāf ve lâm harfleridir.  İstersen somut olarak bunu şems suresiyle örnekleyelim. Bakınız, HE harfi nasıl da her ayetin sonuna gelivermiş:

1. Veşşemsi ve duhaHE.

2. Velkameri iza telaHE.

3. Vennehari iza cellaHE.
4. Velleyli iza yağşa
HE.

5. Vessmai ve ma benaHE.

6. Vel'ardı ve ma tahaHE.
7. Ve nefsin ve ma sevvaHE.

8. Feelhemeha fücureha ve takvaHE.

9. Kad efleha men zekkahHA.

10. Ve kad habe men dessaHE.

11. Kezzebet semudü bitağvaHA.12.İzinbe'ase eşkaHE.
13. Fekale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaHE.
14. Fekezzebuhü fe'akaruha fedemdeme 'aleyhim

rabbühüm bizenbihim fesevvaHE.

15. Ve la yehafi 'ukbaHE.

 

“EY YER! YUT SUYUNU! / EY GÖK! SEN DE KES YAĞMURUNU! (Hud Suresi, 11/44)


Üstadım ! Şu anda ben de Nuh Tufanını hatırladım. Hatırlarsınız ki, Yüce Rabbimiz, yüzyıllar öncesinde
o dehşetli hercümerç anında:

Ey yer! yut suyunu! / ey gök! sen de kes yağmurunu” diye ferman buyurmuştu değil mi?.. 
Tarih bize diyor ki, zulüm ve haksızlık, hiçbir zaman Allah’ın mülkünde ilelebet payidar olamamıştır.
Hz. Nuh döneminde de, taşkınlık yapan zalim halk, Cenabı Hakkın “UZAK OLUNUZ” sözüne muhatap olmuş ve müthiş TUFAN gerçekleşmişti.
Tufan sonrasında ise yer ve gökyüzüne hitaben:
“YA ARDUBLEİ MÂEKİ VE YA SEMÂÜ AGLİİ” diye ferman
buyurulmuş, Allah'ın emri gerçekleşmiş ve gemi Cudi'ye oturmuştu da tam o sırada "Kahrolsun zalimler güruhu " diyen bir ses duyulmuştu.

Bundan sonra, Hz. Nuh ve iman edenler, yeryüzünün yeniden haremleşmesi için, erdemli bir toplumun inşası için canla başla işe koyulmuşlardı…

Eveet, şimdi bana, “bu olayı niçin anlatıyorsun, konumuzla, Kur’an’ın mucize bir kitap olması ile ne alakası var,” diye soracaksın değil mi?..
Bu Fakir Dostun, şunun için anlattı bu olayı. Kur’an’ın nazil olduğu zaman diliminde, Arap edebiyatı zirve dönemini yaşıyordu; yüzlerce güçlü şair ve edipler vardı. Hz. Peygamber (s.a.s.)’e, “ Bu Kur’an’ı sana birileri yazdırıyor, bunun benzerini biz de yazarız,” diyorlardı. İşte böyle diyenlerden biri, oturmuş, evinde Kur’an ayetlerine nazireler döşenirken, sokaktan geçen bir çocuk yüksek sesle bu sureyi okuyordu. Tam da  Koca Şairin evinin önünden geçerken bu iki ayeti okudu…Şair bir kendi yazdıklarına baktı, bir de, tufanı dillendiren bu iki ayeti düşündü..Bir kez daha düşündü ve sonunda PES etti, kalemini kırdı ve nazire yazmayı bıraktı..

 

Bir Teşekkür Aldım

Ben sözlerimi noktaladıktan sonra, Dostumdan bir teşekkür aldım; kendilerine bu olayı hatırlattığım için. Ve böylece bu haftaki sohbetimizi de bitirmiş olduk. Sağlık ve esenlik dileklerimiz; selam ve dua ile vedalaştık.. Vesselam.