05 Nisan 2023

KUR'AN, ORUÇ VE RAMAZAN

Ramazan ayı, her yönüyle manevi atmosfer ufkunda gezinmeye çalıştığımız bir aydır. Bu ayın, insanın ruhsal ve bedensel yönlerine etkisi vardır. Gün doğumundan önce; şafak sökmeden/ tan yeri ağarmadan (imsak) başlayıp gün batımından sonraya (akşama) kadar devam eden vücudumuzun yeme içme ve iç isteklerinden kendimizi alıkoyma mücadelesiyle gerçekleşen bir savaş halindeyiz. Savaş diyorum çünkü savaş adı; sav- eylem kökünden türemiş ve insanın dış baskılara ve saldırılara karşı vücudunu korumaya çalışması anlamına gelmektedir. Savaşın bir diğer anlamı da bildiğiniz gibi mücadele/zorlu çabadır. İnsanın olgunlaşması için gereken bütün iç ve dış etkilerden, isteklerden kendini gün boyunca korumasıdır oruç. Zaten oruç farsça bir kelime olup “ruze/günlük” anlamına gelmektedir. Gün boyunca aç, susuz, dedikodusuz, çalıp çırpmadan, hileye kaçmadan, malzemeden çalmadan, sahtecilik yapmadan, insanları kandırmadan, verdikleri sözde durarak, yalan söylemeyerek, alışverişinde fahiş fiyat uygulamayarak, ihtiyacı olanlara maddi ve manevi yardımda bulunarak, kalp kırmayarak, kötü söz söylemeyerek, kimseyi hor görmeyerek, malına, güzelliğine gücüne adamına, makamına, yetkisine güvenip kibir yapmayarak (büyüklük taslamayarak) akşamı getirmeye çalışmaktır.

Ramazan ayı boyunca böyle davranıp ramazan bitince ne yapmak gerekir? Evet, ramazanda yaptığımız bu savaşın, ömrümüz boyunca devam etmesinin gerekli oluşundan ötürü uyguladığımız bir provadır oruç. Bir uygulama denemesidir bu aynı zamanda... Bizi büyük savaşa hazırlamadır ya da büyük savaşın uygulama atölyesidir ramazan orucu. Oruç tutmaktan asıl amaç; bir alışkanlık kazanıp oruç dışında da aynı tutumları devam ettirmektir.

Bu ayın değerli oluşu ve bu değerinden ötürü kendimize çeki düzen vermenin bir nedeni de bu ayda insanlığa; insanlığını hatırlatan önder insan Hz. Muhammed’e (sav) insanlığı karanlıklardan kurtaran, insanlık özelliklerini hatırlatan, yaşama reçetesi olan Ku’an-ı Kerim’in indirilişinin başlamasıdır. İçinde Kur’an indirilmeye başlandığından ötürü kadir gecesi değer alıyor ve bu değerden ötürü ramazan ayı da değer kazanıyor; bu değerlilikten ötürü oruç tutuyoruz.

Kadir gecesi, Kur’an’ın bildirmesiyle bin aydan hayırlıdır. Madem ki bu geceye bu değeri veren Kur’an’dır. O halde insanların Kur’an’la yaşamaları, yani Kur’an’ı okuyup anlamak için çaba harcamalarının, deyim yerindeyse alın teri dökmelerinin her dakikası da değerlidir ve sevap kazandırır. Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olması da bir insanın ömrüne (83 yıl) bedeldir... Bir gece, bir ömre bedel olduğuna göre; Kur’anla haşır neşir olan bir ömrün ne kadar sevaplı olduğunu siz hesap edin artık...

Yeri gelmişken belirtmeden geçemeyeceğim. Kur’an’ı okumak elbette ki değerlidir ve sevap kazandırır. Ancak unutulmamalıdır ki okumanın amacı anlamaktır. Yani okuma anlama içindir. Çünkü öğretim metodunda bir kitabı, bir metni, bir belgeyi anlayabilmek için ilk yapılacak iş okuyabilmektir. Okumak, anlamak, anladığını yaşamaya çalışmak ve gerektiğinde anlatabilmek (İnsanlara insanlığını hatırlatmak, iyilik yapmalarını sağlamak; yanlışlardan, kötülük yapmaktan onları alıkoymak) içindir. Üzülerek belirtmek istiyorum ki günümüzde bunu yapmıyoruz. Yani eksik yapıyoruz. Sadece okuyup geçiyoruz. Yukarıda da geçtiği gibi okumak, anlamak, anlatmak ve yaşamak içindir.

Kur’an öyle  bir hazinedir ki içine girilmeden bilinmez. Müslüman olarak dünya hayatımızı neye göre dizayn edeceğimizi ondan öğrenir ve yaşamımız boyunca o tükenmez hazineden yararlanıp insan olmanın gıdasını, enerjisini alırız.

Kur’an’ı okuyalım, anlayalım ve yaşayalım ki yaşadığmız sürece başımıza istenmedik olaylar gelmesin. İçinden çıkılmaz badireler yaşamayalım. Kur’an’a göre yaşadığımız zaman kaza ve belalara set çekmiş oluruz. Kur’an bir hayat paratoneridir.

Allah, oruçlarımızı kabul ve Ku’an’ı okuyup anlama çabalarımızı makbul eylesin. Şimdiden kadir gecesini sevapla değerlendirmeden bizi yoksun bırakmasın. Amin...