21 Aralık 2022

Kur'an'ın hatırı

 Kur’an’a değer vermek, onu yakından tanımak, onu incelemek; içinde ne var ne yok yoklamak ve yaşamımızı ona göre şekillendirmek demektir. İnananlar olarak biz bunu yapmıyoruz da eski zamanlardaki gibi işin kolayına kaçarak yetkin olduğunu ve yanılma paylarının olmadığına inandığımız belli kişilerden İslam’ı öğrenme yoluna başvuruyoruz. Bu yanlış geleneğimiz günümüzde de devam etmektedir. İslam’ı öğrenmenin kaynağı elimizdeyken biz kişilere başvuruyor, hazıra konmayı tercih ediyoruz. Bir kişinin insafına kendimizi, geleceğimizi, inancımızı, hayat felsefemizi terk ediyoruz. Söz konusu kişi, yanlış biliyor, yanlış anlıyor; yanlış yorumluyor veya kötü niyetli, çıkarcı olabiliyor. 

 

Anlayamıyorsak anlamak için çaba harcayalım... Hazıra konmayalım! Allah’ın Resulü bize şunu sıkı uyarımda bulundu:

 

“Düşmeyesiniz, benden sonra birbirinize!”

 “Yapışın, sapıtmazsınız, bıraktım iki şey size:

 

“Allah’ın kitabı Kur’an’dır, biri,

Örnek alınacak yaşayışımdır diğeri!”

 

“Yapışın, kurtulun boğulmaktan!

 Allah’ın tek kurtuluş ipidir Kur’an!”

 

                                     Haristani

 

”Yaratan Rabb’inin adı ile oku!” (Alak:1) “Bu ayetteki emir vahyin ilk buyruğunu oluşturduğu için, henüz herhangi bir metnin olmadığı bir ortamda buradaki kıraat emrini bilinen anlamda “okumak” değil de daha çok “anlamak, düşünmek, idrak etmek, yaratılana bakarak Yaratan’ı bulma çabası” anlamında entelektüel bir faaliyet olarak yorumlamak gerekmektedir.” (Mehmet Okuyan-Okuyan Kur’an)

 

Allah bize okuyun diye buyruk veriyor; bizler okumadık/okumuyoruz, sadece baktık/bakıyoruz.

 

Allah bize; “Kalemle (yazmayı) öğreten O’dur.” (Alak: 4) diye buyurarak bize şunu emrediyor: “Siz de yazın ve kalemle yazmayı öğretin!” Biz ise bu emir bize yönelik değilmiş gibi yazmıyor ve okumuyoruz. Acı olan, yüz yıllardır okuma yazmamız olmadığı halde İslam’ı yaşamaya çalıştık/çalışıyoruz. Allah’ın Resulü; “İlim öğrenmek her müslümana farzdır!” (İbn Mace, Mukaddime, 17-Sorularla İslamiyet). dediği halde; bizler bu emri görmezden geldik ve “Hocalarımız var ya! Onlar bizim yerimize hem okurlar, hem yazarlar hem de bizim yerimize öğrenirler!” dedik/diyoruz! Biz kalemi elimize almayla yılanı elimize almayı eş saydık/sayıyoruz!

 

“Hayır! Şüphesiz ki insan, kendini zengin (ihtiyaçsız) gördüğü için azar.” (Alak:6-7) “Burada kendini yeterli, ihtiyaçsız ve sorumsuz görenlerin elbette azgınlaşacağı uyarısına değinilmektedir.” (Mehmet Okuyan-Okuyan Kur’an)

 

“İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu gösterdiği şeklinde yorumlanır. Kur’an’ın, canlılar arasında insanın farklı ve üstün yerini onun öğrenme özelliği ile tanımlaması son derece anlamlıdır (ayrıca bk. Bakara 2/31). Âyette Hz. Peygamber’e emredilen okumanın konusu belirtilmemiştir; çünkü başta kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki âyetler olmak üzere, okunması yani üzerinde inceleme yapıp zihin yorarak hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması, iyi ve faydalı sonuçlar üretilmesi gereken her şeyi tanıması, hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir.

 

“........Allah’ın keremi sonsuzdur; O, insanı “alak”tan yaratıp mükemmel bir varlık haline getiren ve peygamberlik gibi yüce bir makama kadar erdiren kudretiyle, dilediği kullarına normal yollardan, yani kalemi ve diğer bilgi malzemesini kullanarak bir hocadan bilgi almasını sağlayarak okumayı öğretir, ama O, kullarından dilediğine, bir öğretici ve öğrenim aracılığı olmadan bilgi öğretmeye de kadirdir.”

 

“4 ve 5. âyetlerde kalemin önemi vurgulanmıştır; çünkü “kalem” kelimesiyle anılan yazma araçlarında sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. Kalem vasıtasıyla ilimler tedvin edilmiş, hikmetler kaydedilmiş, öncekilerle ilgili haberler, bilgiler zapt edilmiş; kalem sayesinde insanlar bilgilerini yazıya, kitaba dönüştürüp başkalarına aktarmış, kalıcı hale getirebilmiş; Allah tarafından indirilmiş olan kutsal kitaplar yine bu araçla yazılmıştır. Kısaca uygarlıklar kalem sayesinde süreklilik kazanmış, kuşaktan kuşağa aktarılmış; Allah kalem vasıtasıyla insana bilmediklerini öğreterek onu cehalet karanlığından kurtarmış, ilmin aydınlığına kavuşturmuştur. Burada “kalem” kelimesinin, –işlevi ve amacı dikkate alındığında– bilinen kalemden bilgisayara kadar bütün okuma, yazma ve bilgi alıp verme araçlarını kapsadığını da belirtmek gerekir.” (Kur’an Tefsiri-Diyanet işleri Bşk.)

 

Biz Müslümanların okuması, yazması, öğrenmesi, öğretmesi ve öğrendiğini yaşamasıyla ancak İslam ülkelerinin bugün karşı karşıya bulundukları sıkıntılardan kurtulması mümkün olur.