21 Ağustos 2018

Kurbansız bayram olmaz

Yavrusundan hiçbir fedakârlığı esirgemeyen ona yemeyip yediren giymeyip giydiren adeta kendisini yavrusuna kurban gören anne için Rabbimiz cenneti onun ayaklarının altına sermiştir.

Şehit, Allah yolunda gözünü kırpmadan canını feda edebildiği için adı bile yürekleri titreten ölüm, şehidin yanına gelirken bir yağmur damlası,  bir gül yaprağı gibi gelir. Derviş aynen şehit gibi rahmanın rızası için nefsini gönlüne kurban ettiğinden HAK katında değeri o kadar yükselir ki bir anda ALLAH (c.c.)'nun dostu oluverir. Bütün aradıklarını yanı başında buluverir.

Cehaleti ilme kurban etme erdemini başında bir taç gibi taşıyan âlimin mürekkebi şehidin kanından üstün görülmüştür.

Mensubu olmakla kendimizi bahtiyar addettiğimiz GÜL kokulu kutlu medeniyetimiz başlı başına bir kurban medeniyetidir.

İki cihan güneşi sevgili PEYGAMBERİMİZ(s.a.v.)  bu meyanda şöyle buyurur:

“Ben iki kurbanlığın oğluyum”

Kurban insanlık tarihi kadar köklü ve mana yüklü bir ibadettir. Kurban Hakk'a kayıtsız şartsız teslimiyetin mukaddes sırrına ermektir. Kurban yüceler yücesinin rızası uğruna ne icab ediyorsa ihlas ile onları vermektir.

Eğer Hz.İbrahim gibi biricik ciğer pareni Allah(c.c.) emretti diye kurban edebilme şuur ve cesareti varsa yüreğinde bil ki o yüreği ve o yüreğin içinde bulunduğu bedeni değil, Nemrut'un narı, cehennem bile yakmaya cesaret edemeyecektir.

Eğer Hz.İsmail gibi Hak(c.c) emrine boynun kıldan ince ise en keskin bıçaklar  ve kılıçlar senin kılına bile zarar veremiyecektir.

Mübarek Kurban Bayramının gölgesinin üzerimize düştüğü günlerden birinde Kurbanlık almak  üzere kurban pazarına gittiğimde orda bulnan kurbanlıklara bakıp bakıp imrenerek onlara şöyle dedim: ”Ne mutlu sizlere ki Allah(c.c) için kurban oluyorsunuz, sonra da bana ve birçok müslümana kurban kesme bilinç ve kudreti lütfeden yüce Allah'a(c.c.) hamd ederek şöyle dedim: ”Ne mutlu bizlere ki Allah(c.c.) için kurban kesebiliyoruz.

Yüce Allah(c.c.) Kur'an-ı Kerim de şöyle buyurur: ”Rabbin için namaz kıl, kurban kes!” Başka şeyler için kurban kesme gafletinde bulunanları yüce Rabbimiz mukaddes kitabımız Kur'an'da şöyle uyarır: ”Kestiğiniz kurbanların ne etleri ne de kanları Allah'a(c.c.) ulaşır. Allah'a (c.c.) ulaşacak olan sizin takvanız (kulluk bilinciniz)”

Peygamber-i Ali Şan Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “gücü yetip de kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın.” Gücü yetipte kurban kesmeyen insanın içine düştüğü vahim durum bu; peki gücü yetip de kurban kesenin durumu ne? Bu sorunun cevabı da yine Efendimiz(a.s.)'dan: “ kim gönül hoşnutluğu ile ve sevabını yalnız Allah'tan (c.c.) bekleyerek kurban keserse kestiği o kurban kendisini cehennem ateşinden korur.”

Allah(c.c.) rızası için kestiğimiz kurbanlarımız bizi nefsimize ve şeytana kurban olmaktan kurtardığı gibi sıratı müstakimde de bizi sırtında cennete gözürecektir İnşallah!

 

Efendimiz(s.a.v.)'den dinleyelim:

“Kurbanlarınızı semiz ve azası tam olanlardan seçiniz. Zira onlar sıratta binekleriniz olacaktır.”

Keseceğimiz kurbanlıkların etine bakalım fakat daha önce kalbimizin niyetine bakalım eğer niyetimiz ihlas terazisinde 100 gr gelmiyorsa kurbanlarımızın 100 kg gelmesinin ne anlamı var ne faydası var.

 

Bize kurbanın eti, kemiği, derisi değil deyim yerindeyse “ecri mükafatı”gerisi lazım.

Biz eğer kurban keserken, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in sadakat ve teslimiyetlerinden mülhem:  ”Ya Rabbi! Sadece bu hayvancağız değil, canım malım, evladım, her şeyim yoluna kurban olsun ”diyemezsek, kurbanın yanındaki bayram ruhumuzu okşayıp yüreğimizi ferahlatamaz.

Bayramı Hakedenler bütün varlığını HAKK'A kurban etme şuuruna erebilenlerdir. Çünkü Kurbansız bayram olmaz.

Bayramlar hayatımızın dönüm noktalarıdır; Bayramlarda keder sevince, gurbet sılaya, hasret vuslata dönüşür.

Bayramlar dünyamıza hareket, soframıza bereket, aklımıza da marifet getirir.

Bayramlarda kararan gönüllere güneş oluruz. Bir iken beş oluruz, el ele, gönül gönüle verir, herkes ile kardeş oluruz.

Bayramlarda garipler bir nebze olsun yalnızlıktan kurtulur. Yol gözleyen anaların, babaların yürekleri huzur bulur, sevgi hâkim olur, her yerde kinin kökü kurutulur.

Bayramlarda küslükler dostluklara dönüşür, yâreler koltuklarını çarelere terk eder. Bayramlarda dağlar, taşlar yol olur, insanlar gurbetten sılaya akan sel olur. Bayramlarda her tarafta şenlik olur, gönüllerde tarifsiz bir esenlik olur. Bayramlarda eller vicdana, yardımlarda fukaranın elindeki cüzdana konur. Bayramlar kendilerini en çok babaların özünde, anaların gözünde, çocukların ise yüzünde gösterir. Bayramlarda yüce Allah(c.c.) zikredilir, nimetlerine şükredilir, ayetleri ise fikredilir. Bayramlarda eller, gönüller açılır, cimrilikten fersah fersah kaçılır, gönül kâselerinde vuslat şerbetleri içilir. Bayramlarda yoldan çıkan yola gelir, tüm duygular hayat bulur dile gelir, dosttan dosta gül gelir, sümbül gelir, lale gelir. İşte o an hayat yaşanacak hale gelir. Bayramları anlatmaya, güç yetmez, takat yetmez; Kalpte iman oldukça kula bayramlar bitmez… Şu fani dünyada bize sene de iki bayram var. Eğer gayret eder de son nefesimize kadar İslam'ı yaşayıp, ruhumuzu iman ile teslim etme başarısını gösterebilirsek; İşte o zaman bize ebediyen her an bayram, her dem bayram, her gün bayramdır.