KÜRESEL PARALEL DEVLETLERİ KİMLER KURUYOR?
Türkiye, bir paralel devlet yapılanmasının ne demek olduğunu FETÖ kültü ile anladı. Görünür gerçek devletin meşrû yapılanmasına tutunmuş paralel ikinci bir hiyerarşi ve emir komuta zinciri oluşturulmuş akabinde gerçek devlet ile onun yürürlükteki kanunları gittikçe silikleştirilirken parazit devletin gücü, îtibârı ve etkinliği gün geçtikçe daha görünür hâle getirilmişti. Maalesef şimdi tüm dünya milletleri, ulus devletlerinin içinden bir anda heyulâ gibi çıkan paralel devletlerin tedhiş ve ağır baskıları altında bunalmanın sersemletici şaşkınlığı altında başlarına ne geldiğini anlamaya çalışıyor.
Hukukun
bütün temel kavramları, vatandaşlık, devletin ne olduğunu tanımlayan görev,
yetki ve sınırlara ilişkin bilinen tüm kabul ile taahhütler kovid uygulamaları
ve ‘aşılama’ baskısıyla yerle yeksan edilmiş durumda. Yürürlükteki câri
kanunlar sanki ilgâ olmuşçasına en temel, en dokunulmaz haklar, herkesi
şaşkınlığa düşüren iştahlı bir pervasızlıkla iğfâl ediliyor. Bugüne kadar
serbest seçimlerle kendi seçtikleri, içlerinden çıktıkları halklara sâdık
idarecileri başlarına geçirdiklerini sanan ve yeryüzünün ayrıcalıklı
dokunulmazları olduklarını vehmeden ortalama bir Fransız, Alman ya da Amerikalının
yaşadığı travmayı atlatarak önünde sürüklendiği süreci anlamlandırması kolay
değil. Milyonlarca Fransız, Alman ya da dünyanın bir başka ucunda Brezilyalı
ülkelerinin sokaklarını tıklım tıklım doldurarak yaptıkları gösterilerle saçma
ve abes buldukları korona dayatmalarına karşı çıkarak özgürlüklerini geri
istiyorlar. Ama bırakın beynelmilel medyayı, kendi ulusal basınlarında bile
haber olamıyorlar. Aslında karşılaştıkları bu dehşet verici sansür kulaklarına
kaygılarında ne denli haklı olduklarını fısıldıyor.
Elbette bu
paralel devlet yapılanmaları meşrû devletlere sistematik biçimde sızılarak ve
uzun bir süre içinde ilmek ilmek dokunarak kuruldu. Şu an yaşadığımız sâdece bu
paralel devlet yapılanmalarının eş zamanlı olarak uyandırılması, aktive
edilmesidir. Kısa bir süre önce ne idüğünü tecrübe ettiğimiz, 15 Temmuz’da ontolojisini
taammüden kusarak ifşâ etmiş FETÖ ile neredeyse tamamen örtüşen bir modelle ve
davranış kalıplarıyla tekrar karşı karşıyayız. Bu tür yapılanmaların muharrik
motivasyonu piramitin biraz üstlerinde ezoterik teolojiler ve bir külte duyulan
âidiyet hissiyken ortalarda devşirilmiş güce yılışarak, bürokraside,
politikada, iş dünyasında, akademide, sahnede, medyada ikbâl ve kariyer
devşirme veya statüsünü muhafaza arzusudur. Buralarda kült mensupları tedricen
yığılmış, kutsanmış ve parlatılmışken, meşrû devlete, millete, hakikate ve
Tanrı’ya sâdık haysiyetliler mümkün mertebe tasfiye edilmiş ya da önleri
kesilerek olabildiğince etkisizleştirilmiştir. Uyandırılan paralel devlet yapılanmasının
şu an yürüttüğü misyonun ilk evresi, omurgası çoktan kurulmuş tek dünya devleti
yapılanmasına iktidar geçişinin tamamlanmasıdır.
Projeyi dünya
genelinde yürüten kültü merak ediyorsanız adları hiç kimseye “yabancı” değil;
Masonlar! Yol haritasını çizen akla göre sürecin ‘varacağı’ ilk
istasyonun adı da Küresel Mason Diktatörlüğü. İlk olarak 1912’de Rusya’da,
sonra 1921’de Paris’te basılarak ifşâ olan Siyon Protokollerini yaşanan bu sürecin
bire bir anlatısı hattâ el kılavuzu olarak okuyabilirsiniz. Damalı lôcalarda
toplanıp Aramice, İbranice mantralar eşliğinde ritüel kılıçlarıyla kestikleri
keçileri Bafomet’e kurban eden kukuletalı şakirtler, hareket hâlindeki trenden parçalanacakları
raylara atılıncaya kadar mutlak sahibi olduklarını zannettikleri bu süreci
yürütecekler. Bu yüzden hem ileride gerçek efendileri tarafından vahim bir hunharlıkla
harcanacak mensuplarını hem ulus devletlerdeki bürokrasiyi, medya organlarını,
sermayeyi, akademiyi kudretlerinin sarsılmazlığına inandırmalılar.
Siyon
Protokollerinde çizilen yol haritasında ve kronolojik akışta açıkça beyan
edildiği üzere, iktidarın ulus devletlerden alınarak Küresel Mason
Diktatörlüğüne tesliminden hemen önce Masonlar tarafından çıkarılmış bulaşıcı
hastalıkların yayılması ve yapılacak aşılamalar var. Ardından hastalık bahanesiyle
dayatılan uygulamaların ve vurulan aşıların etkisiyle olacak, karşılaşılacak
kitlesel ölümler, yıkım, kıtlık ve kaos gerekçesiyle milli devletlerin
suçlanması ve acılar içindeki insanlara kurtuluş için tek dünya devletinin
teklif edilme merhalesi! Protokollerdeki ifadeleriyle “mevcut bütün milli
devletlerin acz ve iktidarsızlığı ortaya çıkınca her tarafta aynı günde
yapılacak hükümet darbeleriyle tüm dünyada idareyi ele almaya” ve eşi
benzeri görülmemiş bir tiranlık kurmaya hazırlanıyor ve buna inanıyorlar.
“Hükümet darbesini yaptığımızda alâkalı milletlere
diyeceğiz ki:
Her şey
çok kötüye gidiyordu. Hepiniz tahammül edilemez ızdıraplar çektiniz. Sizin
çektiğiniz sıkıntıları ve bunları sebepleri olan ulus devletleri, sınırları ve
parayı ortadan kaldırıyoruz. Bize itaat yemini etmekte serbestsiniz. Ama size vaad ettiğimiz düzeni tecrübe
etmeden reddetmeniz mantıklı mı?”
Bu sorudan
sonra cevap her ne olursa olsun insanlık için tasarlanan yalnızca korkunç bir
diktatörlük, dipsiz bir karanlık ve vahşi bir distopya!
Yeni paralel
devlet yapılanmasını ve neyi hedeflediğini hakkıyla anlayamazsak sadece
vatanımızı ve çocuklarımızın geleceğini değil insan olarak yaşama ve ölme
imkânımızı yitireceğiz. 15 Temmuz sonrasında bozuk netlik ayarları sebebiyle
yeteri kadar kullanılamamış bir fırsat şimdi ellerimizde! Her şeyi, herkesi,
kimin nerede durduğu, kimin kılıcını sallayıp kimin sözünü yükselttiği işte şimdi
ulus devletin ve milletin kollektif hafızasına kazınacak ve asla unutulmayacak.
Bakanlıkların, valiliklerin, kurulların birbirine gönderdiği, “görüş
açıklamaları” ve ucu açık, kanuni dayanakları belirsiz, isnatları
bağlamsız yönergelerle her türlü sorumluluktan kaçınılarak kurum idarecilerinin
inisiyatifine bırakılmış gibi görünen kovid/aşı/PCR uygulamalarını canhıraş
şekilde şehvetle sahiplenen, dayatan irili ufaklı tüm bürokratlar, idareciler, valiler,
kaymakamlar, akademisyenler, rektörler, müdürler ulus devletin hafızası için muhkem,
muazzam ve çok işlevsel bir veri havuzu oluşturacak.
Mert dayanır, nâmert kaçar, meydan gümbür gümbür gümbürlenir.