16 Eylül 2019

Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni toplumsal sınıflar

Batı kaynaklı toplum bilimine göre, toplumların içinde üst sınıf, burjuva, orta sınıf, işçi sınıfı, bürokratlar, selfler, alt sınıftakiler gibi, kanun ile değil genel süreç içinde, de facto olarak oluşmuş sınıflar vardır. Bu toplumsal sınıfların yaşam biçimleri de, yaşam alanları da birbirinden farklıdır. Aralarında çatışmaya dayalı bir anlayış vardır. İşçi sınıfı, sermaye sahiplerine hoş bakmaz v.b.

İslamiyet'in yaşanabildiği Müslüman toplumlarda böyle bir sınıf ayrımından söz edilemez. Çünkü zengin fakir aynı mahallede oturur, aynı safta namaza durur, aynı sofraya oturur, aynı yere secde eder. Zengin/güçlü, fakiri/işçiyi ezmez; korur, kollar. Ancak küreselleşmenin etkisi altına alabildiği Müslüman yoğunluklu toplumlarda bile, bu güzellikler tükenmeye yüz tutmuş, batılı sosyologların tanımladığı rekabet odaklı, güç merkezli, sınıfsal çatışmaya dayalı toplum yapısı büyük ölçüde bizde de yerleşmiştir.

Hızlı ilerleyen zaman ve değişimle birlikte; toplumda yeni bazı sınıflarında oluştuğu düşüncesindeyim.

  1. Borçlular sınıfı: İnsan evladının başarıya kısa zamanda ulaşma, hızla büyüme hırsı ile tuzağa düşüren faizcilerin ağına yakalanan her sınıftan insanlardan oluşur. Bu sınıftan insanlar işçi, esnaf gibi “alt/orta sınıf” gruplardan olabileceği gibi, fabrika sahibi, üst bürokrat, ünlü sanatçı gibi “üst sınıf” gruplardan da olabilmektedir.

Baktığınızda giydiği gömlek bile bir işçinin maaşı bedelinde olan, son model arabaya binen, villada yaşayan bir fabrikatör, akşamları uyku uyuyamayan, borcu içini yavaş yavaş kemiren bir alt sınıf zümrenin içinde olabilir.

Klasik sınıf modelinde fakir olarak nitelenen kişilerden bile daha vahim bir durumdadır borçlular sınıfı. Çünkü fakir olan kişiler bir gün aç ise değer gün toktur. Eşi, dostu, dert ortağı, yardım edeni boldur. En azından kimseye tamahı yoktur.

Ancak fakirlikten daha alt ve daha vahim bir grup olan borçlular sınıfının hali dışarıdan belli olmaz. Dostları olsa bile kısa zamanda dağılır. Kendi sınıfı ile yardımlaşması ise olanaksızdır.

Alacaklıları, genellikle gerçek kişiler yerine, bankalar gibi tüzel kişilikler olduğu için esneklik göstermeyen, duygusuz kurallar işleten kurumlardır.

  1. Kronik hastalar sınıfı: Yine küreselleşmeye doğru devinen modernleşme ile birlikte doğal yaşam biçimi büyük zarar gördüğünden; insan, fıtratına uygun olmayan çalışma biçimleri, eğlence tarzları, beslenme alışkanlıkları, düşünce biçimleri arasında fiziksel ve ruhsal sağlığını hızla kaybetmekte ve normal sınırların dışında sürekli hastalıklarla boğuşmaktadır.

İlaçlara, hastanelere, tıbbi aletlere bağımlı ve verimsiz bir hayat yaşamak zorunda kalan; diyabet, böbrek yetmezliği, otizm, depresyon, kanser ve sanayileşmenin getirdiği çeşit çeşit meslek hastalıkları pençesinde boğuşan, sayıları ve oranları gitgide artan talihsiz insanlar çoğalmaktadır.

Onların bu durumu kendi hayatları ile birlikte yakınlarının hayatlarını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Hastanelerin sayısının çoğalması, kullanılan ilaçların artışına paralel olarak ilaç şirketlerinin karlarının yükselişi, bu yeni sosyal sınıfın ve aslında tüm toplum yapısının selameti için olumlu gelişmeler değil, aksine yeni toplumsal sorunların yaklaşmakta olduğunun habercisidir.

Kronik hastalar sınıfının hızla artış göstermesi, toplumun ve devletin taşımakta oldukça zorlanacağı bir noktaya doğru ilerlediği aşikârdır. Yaşadığımız sistem içinde hepimiz bu sosyal sınıfın muhtemel adayları konumunda olduğumuzu bilmemiz gerekir.

 

  1. Aile kuramayan bekârlar ve dullar sınıfı: Evlenmenin zorlaştığı ve böylece evlilik yaşının gitgide yükselerek, evlilik oranlarının düştüğü; boşanmanın ise kolaylaşarak hızla arttığı bir topluma dönüşüyoruz. Aile kurumu için manevi değer algısının da zayıflaması, yeni bir alt sosyal grubun oluşmasına sebep oldu.

Yaşı ilerlemesine rağmen bir türlü evlenemeyen veya evliliğini yürütemeyen, hatta yaşları ilerlemiş çoluk çocuğu büyütmüş olmalarına rağmen boşanma aşamasına gelen insanlardan oluşan, mutsuz, karamsar, hayata dönük olumlu bakışını, bireysel yeteneklerini ve hedeflerini yitirmeye başlamış bir sınıftır.

  1. Yeni bağımlılar sınıfı: Bu gruba da kısaca değinecek olursak, hayatın gerçekliğinden uzaklaşmasına sebep olan bağımlılıklara sahiptirler. Teknoloji/internet bağımlılığı, fantastik-epik film, dizi/oyun v.b. bağımlılığı, iddia gibi ulaşması ve oynanması kolaylaştırılmış yeni nesil kumar bağımlılığı, fanatik futbol taraftarlığı, dış kaynaklı yapay kültür akımlarının sarmalı gibi, düşünce ve özgürlüğün teslim edildiği alışkanlıkların pençesindeki yeni bir toplumsal sınıftır.

Özet olarak bahsederek farkındalık oluşmasını istediğimiz bu yeni toplumsal sınıflara birkaç ilave daha yapmak mümkündür. Şimdilik bu kadarla iktifa edelim.

Yüce Rabbimiz, insan evladını zillet sınıfları içinde ömrünü tüketmesi için değil, en şerefli mahlûk olarak, ancak Kendisine ibadet etme derecesine layık olsun diye yaratmıştır.

Öyleyse insanlığı maddi-manevi koflaştıran bütün küresel fitne kurumlarına karşı, farkındalık şuuruyla yaşayan yeni üst sınıflar oluşturmak için çok gayret ve çok dua etmemiz gerekiyor.

Sonuçta mutlaka galip gelecek olan Allah'tır.