15 Eylül 2018

Kutsal şehir Kudüs

Mescid-i Aksa ve Kudüs şehri Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslüman alemi için kutsal olarak kabul edilir. Hz. Muhammed'in namaz kıldığı yer, Miraca yükseldiği yer, Burak mescidi, Taht-ı Süleyman, Makam-ı Süleyman, Medreseler ve Mescidler kısacası bütün dinlerin kutsal kabul ettikleri alanların tamamı Mescid-i Aksa'nın içerisinde yer alıyor.

Kudüs; kelime anlamı olarak mukaddeslik, her türlü fenalıktan arınmış olma hali demek. İbranice diğer adıyla “jerusalem” yani “barışın yeri”. Üç büyük dinin kutsal şehri, bazı din adamlarına göre cennetin yeryüzündeki yansıması olan şehir. Kudüs, tarih boyunca, birçok kutsal kabul edilen yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne olmuş ve defalarca yıkılıp yeniden inşa edilmiş.

Kudüs'e gideceğimi söylediğimde, çevremdeki bazı insanlar çok şaşırdılar. Neden oraya gidiyorsun ki? Korkmuyor musun? gibi tepkilerle karşılaştım. Oysa Kudüs, hangi inançta olursa olsun, bir insanın hayatı boyunca görebileceği en özel yerlerden biri bana göre. Turistler için güvenlik sorunu yok. Zaten grup halinde geziyorsunuz. O kadar farklı ki, hiçbir yere benzemiyor. Sahih hadislerde övgüyle bahsedilen bu mübarek toprakları her müslümanın görmesi gerektiğine inanıyorum. Özellikle seyahat etmeyi seven, hayatının bir parçası haline getiren Müslümanlar Avrupa'dan önce Kudüs'ü görmeliler ve Kuran-ı Kerim'de yer alan peygamber hikayelerinin içinde, tarihte yolculuk yapmanın hissini yaşamalılar.

Harem-i Şerif

Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs Sahra‘yı, Ruhlar Kuyusunu, türbeler, sebille  vb. dini yapıları içerisine alan, yüz elli dönüm genişliğinde yer alan arazi üzerine inşa edilen binalardan oluşmuş kutsal mekâna verilen isimdir.

Kudüs'u kuşatan surların dokuz tane kapısı bulunuyor. Her kapının farklı bir özelliği ve hikayesi bulunuyor. Biz El-Asbad yani Aslanlı kapıdan giriş yapıyoruz. Akşam namazı vakti eşyalarımızı otele bırakıp, eski şehrin içinden, surlarla çevrili dar ve dolambaçlı yollarından geçerek Harem-i Şerif'e varıyoruz. Sur içinden geçen bu yol o kadar otantik ki daha önce gittiğim hiç bir yere benzetemiyorum. Yoğun baharatlı yiyecek kokuları etrafı sarıyor. Sonra buraya özgü farklı meyve ve tatlı çeşitlerinin satıldığı tezgahlar dikkatimi çekiyor. Sur içinde yaşayanların büyük çoğunluğunun Müslüman, bir kısmının Yahudi, küçük bir kısmının da Hristiyanlar'dan oluştuğunu öğreniyorum.

Mescid-i Aksa Camii

Yıllar önce ilk kez Miraç kandilinin önemini araştırdığımda, Peygamber Efendimiz'in bir gece yarısı göğe yükseldiği o mübarek mescidi yakından görebilmek için dua ettiğim günü hatırlıyorum. Çok şükür duam kabul oldu ve buradayım. Kuran-ı Kerim'de bahsi geçen şu ayet; “Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir. (İsra Suresi, 1)

Mescid-i Aksa Cami avlusuna girişte silahlı israil askerlerinin kontrolünden geçiyorsunuz. Kılık kıyafetiniz cami girişine uygun olmalı. Bayanların başı örtülü, ve üzerlerinde uzun kıyafet olmalı. Erkeklerin şortla girmesi yasak. İçeri de Müslüman görevlilerin bulunduğu, bazılarını durdurup müslüman olup olmadığını anlamak için -Fatiha, ihlas suresi gibi -dualar okuttuğu söylentisi var. Ama biz grup olarak böyle bir durumla karşılaşmadık.

Cami girişinde bulunan zeytin ağaçlarının yanında oturup etrafı seyretmek size orası hakkında çok fazla fikir verecektir. Buranın atmosferi o kadar farklı ki, neden paylaşılamadığını ve paha biçilmez olduğunu anlıyorsunuz. ( fotoğraf çekmeye çalışırken bana doğru gelen askerleri de unutmayacağım)

Mescid-i Aksa, müslümanların ilk kıblesi ve üç önemli mescidden biri. "(İbâdet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksâ..." ( Hadis-i Şerif )

Mescidi Aksa'yı ilk inşa eden kişi Hz. Süleyman (a.s.)'dır. Kur'an-ı Kerim'in Sebe suresinin 14. ayeti kerimesinin tefsiriyle ilgili olarak verilen bilgiler de buna delalet etmektedir. Ayette;  "Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimizde, onun ölümünü, bastonunu yiyen ağaç kurdundan başka onlara gösteren olmadı. Böylece o yere yıkılınca, anlaşıldı ki cinler eğer gaybı biliyor olsalardı aşağılayıcı azabın içinde kalmazlardı.” Bu ayetin tefsirinde şu bilgiler verilir: Süleyman (a.s.) Mescidi Aksa'nın inşasında cinlerden de yararlandı. Bu inşaat işinde insanların yapmaya güç yetiremeyecekleri zor işleri cinler yapıyorlardı. Ancak Süleyman (a.s.) bir gün mihrabında asasına dayanmış halde ibadet ederken öldü. Cinler onun ibadet ettiğini sanarak işlerini yapmaya devam ettiler. Sonuçta Süleyman (a.s.)'ın asasını içten güve yedi ve asa kırılınca onun cesedi de yere düştü. Böylece öldüğü anlaşıldı. Bu hikayenin kesinliğine mescidi Aksa camisinin alt katını gezerken şahit oluyorsunuz. O kadar devasa sutunlar var ki bunların insan gücüyle nasıl yapıldığı merak uyandırıyor.

Mescid-i Aksa'nın yan tarafında Miraç Gecesi Peygamberimizin Burakını bağladığı yer olarak bilinen Burak Mescidi bulunuyor. Hatta orada demir bir halka yer alıyor.

Kubbet-üs Sahra Cami

Mescid-i Aksa Cami'nin hemen yanında,  pek çok kimse tarafından Mescid-i Aksa zannedilen altın kubbeli, sekiz köşeli Kubbet-üs Sahra camisi bulunuyor. Burası Hz. Ömer tarafından yaptırılmıştır. Hz. Muhammed'in miraç esnasında üstünde durduğu taş olan "Muallak Taşı" da  Kubbet üs-Sahra'nın içinde yer alıyor. Miraç gecesi, Peygamber Efendimiz (S.a.v.) göğe yükselirken, üzerinde durduğu kaya parçası da onunla yükselmeye başlamış. Taş, bir süre havada asılı kaldıktan sonra yere düşmüş, o yüzden adı "Muallak Taşı". Şuan da taş havada durmuyor, altını beton ile doldurmuşlar. Caminin orta kısmınından tek kişinin girebileceği dar bir girişten aşağı inip taşı görebiliyorsunuz. Alt katta namaz kılmak için küçük bir alan ayrılmış. Caminin dışı gibi iç kısmında da altın kullanılmış.  İnce işçilikle yapılmış süslemelerden gözlerinizi alamıyorsunuz.

Kubbet-üs Sahra, çeşitli efsanevi ve tarihi olaylarla bağlantılı bir bölgede yer almasından dolayı üç din için de kutsal kabul ediliyor. Dini kaynaklara göre; Hz. Nuh'un gemisi burada karaya oturmuş, Hz. Davud burada tövbe etmiş, Hz. Adem cennetten buraya inmiş, Hz. İbrahim oğlu İsmail'i burada kurban etmek istemiş, Hz. İsa buradaki kaya üzerinde çarmıha gerilmiş ve Hz. Muhammed buradan miraca yükselmiştir.

Ağlama Duvarı         

İbranice'de “Hakotel Hama'aravi” olarak geçen Ağlama Duvarı, Yahudilerin kutsal olarak kabul ettiği Büyük Tapınak'ın ayakta kalmış batı duvarı.  Yahudilerce, Süleyman Peygamber'in Kudüs'te yaptırdığı “Beyt-ül-Makdis”‘ten kaldığına inanılıyor. Burası Mescid-i aksanın arka tarafında yer alıyor. Erkekler ve kadınlar için ikiye ayrılmış. Buraya girenken pasaport kontrolünden geçiriliyorsunuz. Yahudiler duvar aralarına küçük kağıtlara yazılmış dualarını sıkıştırıyorlar. Buraya giriş günün belli saatlerinde oluyor ve çok uzun kalamıyorsunuz.

Bazı kaynaklarda, Kudüs'e gelen turistlerin – yılda yaklaşık 50- 200 civarında ki büyük bir rakam- “Kudüs sendromuna” yakalanıp kendilerini kutsal zannetmelerinden bahsediliyor. Kutsal kitabın içinde gezme hissini yaşadıktan sonra bunu daha iyi anlayabilirsiniz! Kudüs'ün mistik ortamında kendini büyük bir dini lider olarak görenler, turist olarak gelip (özellikle yalnız) kendilerini Kudüs'e kaptırıp "aydınlandım" diyerek insanlara doğru yolu göstermeyi amaçlayanlar, bir dine veya sınıfa mensup olup bulundukları dini ya da sınıfı kurtarmaya ömrünü adayanlar çıkabiliyormuş.

Kudüs'te görülmesi gereken o kadar çok kıymetli yer var ki. Uzun uzun yürüyüşler yapmamıza rağmen  yorulmadım çünkü gördüklerim buna fazlasıyla değdi. Biz dört gün ayırdık ama bana yetmedi. Ben bu kutsal şehirde daha uzun kalmak isterdim.

Hayatınızda farklı bir deneyim yaşamak, içsel bir yolculuğa çıkmak ya da içinde kaybolduğunuz rutin hayatınızdan uzaklaşıp biraz nefes almak için ilk fırsatta Kudüs'ü görmenizi tavsiye ederim.

( haftaya devamı var…)