22 Aralık 2017

Laf laf değil, adamdaysa adamlığın izi yok!

Mevlana'nın meşhur bir sözü vardır. “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?” BAE adlı eski topraklarımız sayılan yerlerde kurdurulan yeni bir devlet. Buranında Dış İşleri Bakanı, kendinden menkul bir hevesle “ılıman Suudluların” ateşli savunuculuğuna nedense soyunarak Medine müdafii Fahreddin Paşa'ya burada bulunan mukaddes eşyaları İstanbul'a naklederek İngilizlerin eline geçmesini önlemek üzere aldığı tedbir ve bu cümleden yazma eserlerin nakli hadisesini “hırsızlık” olarak nitelemek hadsizliğinde bulundu. Üstüne burada yola çıkarak Cumhurbaşkanımıza dil uzattı. Laf laf değil, adamsa hiç adam değil! Lakin tarih namustur, şereftir; ona gelecek hakaret izzeti nefsimize söylenmiştir.

Kimdir bu Fahreddin Paşa? 1868'de Rusçuk'ta doğan Paşa 1948'de vefat eder. Medine'yi savunmak üzere 23 Mayıs 1916'da burada görevlendirilen paşa burayı 2 yıl 7 ay kahramanca savunmuştur. O kahraman askerlerinden İdris Bey'in mısralarındaki Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz, Can verir, Canan'ı (s.a.v.) veremez Türkler. Ebedi hâdimu'l haremeyniniz, Ölsek de Ravzanı ruhumuz bekler ruhuyla haremi şerifi müdafaa eden kahramanların başıdır hakarete uğrayan bu kahraman komutan. Fahreddin Paşa Temmuz 1916'dan Ocak 1919'a kadar sürede Peygamber Efendimiz'in kabrini düşmana bırakmamak için kahramanca mücadele eder.

Bu sözlerin sahibi bakanın ülkesi BAE(Birleşik Arap Emirliği) neresidir? 1820'de İngilizlerin elinde olan bölgede, 1833'lerde bugün yönetimdeki Maktum ailesi Dubai çevresine yerleşmeye başlar. 1835'te İngilizlerle ilişkilerini geliştiren bu aile 1890'da emirlikler olarak İngiliz himayesine girer, ilişkiler Şeyh Zeyd. Abdullah'ın 1966'da hükümdar oluşu seyrinde İngiliz kontrolünde devam etmiş, 1971'de İngilizlerin bölgeden çekilmesiyle bugün bağımsız Dubai başkentli devlet (emirlikler: Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resü'l-Hayme, Şerce ve Ummül-Kayveyn) ortaya çıkmıştır. Tarihi İngilizle başlayan bir devletin bakanı İngilizlere karşı haremi koruyan bir komutanı ve onun devletini elbette saldırgan ve hadsiz bir dille hatırlayacaktır. 46 yıllık bir devlet aklının bir kaç bin yıllık devlet aklı olan Türkleri anlamasını beklemekse abesle tamamen iştigaldir. Kimseyi aşağılamak, küçümsemek, tahkir niyetinde değiliz, ama hırsızlık ithamına sessiz kalmak Fahreddin Paşa, onun koruduğu Resulullah'ın haremi, tarihimiz ve ecdadımıza saygısızlık olacaktır.

Öncelikle kendilerine öğretilen çarpık tarihle, çurpuk bir zihniyete sahip olan bu garbzede BAE yetkilisi bilgisiz hakaret etmek isterken baltayı taşa vurduğu kişinin düşmanlarınca bile takdir edilen bir büyük asker olduğunu bilmiyor. Medine müdafaası sırasında mücadele ettiği İngiliz ajanı Lawrence tarafından “Çöl Kaplanı” olarak adlandırılan Fahreddin Paşa'ya, İngiliz yarbayı Bassett “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” der. Medine müdafaasında haremi ismetimizi koruyan bir büyük kahramanın hırsızlıkla suçlaması kişinin herkesi kendi gibi bilmesi olsa gerektir. Osmanlı ve Türk düşmanlığıyla gözü dönmüş bu tipler tarihle kavga ederken bugün Cumhurbaşkanımız üzerinden süregiden kinlerini kusuyorlar.

Fahreddin Paşa askeriyle kahramanca çarpışan bir yiğit adam idi.  isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş “Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta da her şeyi paylaşacağız.” diyerek o askeri kendi devesine bindirip yola yaya devam eder. Bu beldelerden hırsızlık yaptığı söylenen bu kahraman adam İngilizlerin yanında savaşan isyancılara karşı dururken Medine'de işlerin kızıştığı dönemde Cemal Paşa'nın “İstersen tecrübeli alman pilotlardan gönderelim.” önerisini kabul etmemiş; bir İslam beldesi olan Medine'yi Müslüman askerlerle savunarak bu konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur. Böyle dikkati olan birisinin mukaddes yerlerin hakkına tecavüz etmekle suçlanması hainlik değilse cehaletin şeddelisidir olsa olsa… Varlıklarını İngilizlere borçlu olanların Osmanlıya böylesine dil uzatması çok doğal elbette.

Şimdi çalındıkları iddia edilen eserlere gelince işin aslı şudur: Medine'yi ele geçirmek isteyen İngilizlere karşı tüm imkânsızlıklara rağmen bu kutsal beldeyi 2 yıl 7 ay savunan Paşamız bu esnada yağma ihtimaline karşı 100 parçaya yakın kutsal emaneti İstanbul'a naklederek, belki de Kutsal Emanetleri British Museum'da sergilenmekten kurtardı. Acaba Hazreti Osman'ın ceylan derisine el yazmalı Kuran'ı, 5 adet eski el yazması Kuran ve 4 adet Kuran cüzleri, Değerli taşlarla bezenmiş, altın kaplamalı 5 adet Kuran kabı, Medine'de Sultan Mahmut Kütüphanesi ve diğerlerindeki değerli eserler şimdi Topkapı Saray Müzesinde değil de British Museum'da olsaydı bu zat aynı hassasiyet içinde olacak mıydı? Hiç sanmıyoruz, bilakis bilet alır efendilerinin müzesini hayranlıkla gezerdi!

Çöl Kaplanı ve Medine Kahramanı olan Fahrettin Paşa'ya neden şimdi hakaret ediliyor? Suudlular adına BAE Dış İşleri Bakanına ne oluyor? Recep Tayyip Erdoğan'ın şerefli dedelerine dil uzatan nesebi gayrı sahih tiplerin ne lafına ne adamlığına bakılır. Haremi şerifi İngilizlere karşı koruyan Paşa'ya hakaret edenlerin, diğer haremi Kudüs'ü korumak için çabalayan Erdoğan'a dil uzatmasından doğal bir şey olamaz. Zira Erdoğan'ın dedelerinin olmadığı yerde onlara devlet verildi, elbette onlarda efendilerine her fırsatta tekâpudan geri durmuyorlar.

Umarız ki BAE devlet yetkilileri bu gafı telafi edecek üst perdeden bir şeyler yaparlar.

Laf laf değil adamdaysa adamlığın izi yok ama dil uzatılan adamların adamlığı müsellem, tarihin şerefi sabit, hatırıysa bakidir…

Vesselam!